12. Ceza Dairesi 2014/6704 E. , 2015/4053 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık ve hakkı olmayan yere tecavüz
Hüküm : 1-Hakkı olmayan yere tecavüz suçu yönünden, beraat.
2-2863 sayılı Kanuna aykırılık suçu yönünden, 2863 sayılı Kanunun 65/b, TCK"nın 62, 51/1-3, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Hakkı olmayan yere tecavüz suçundan sanığın beraatine, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan ise mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle;
1- Hakkı olmayan yere tecavüz suçundan kurulan hükme yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
... Bakanlığı"nın hakkı olmayan yere tecavüz suçuna ilişkin açılan davaya katılma ve tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığından, katılan kurum vekilinin bu suçtan verilen beraat hükmüne karşı temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2- 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan hükme yönelik katılan vekili ile sanık müdafiinin temyiz isteminin incelenmesine gelince:
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı;
Belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, ... Yüksek Kurulu"nun 14.04.1978 tarih ve A-1069 sayılı kararıyla korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğu kabul edilen, ... ili, ...ilçesi, ...yolu üzerindeki...mevkiinde bulunan ... Köprüsünde ...Müze Müdürlüğü görevlilerince yapılan kontrolde, köprünün sanık ... tarafından işgal edilmiş olduğunun, köprünün üzerine ahşap korkuluk yapılıp üzerinin de sazlıklarla kaplandığının, köprünün batı tarafına ahşap çardaklar yerleştirildiğinin, yine buraya betonarme bir çeşme ile alabalık havuzlarının yapıldığının, köprünün doğu tarafına ise çay ocağı ve lokanta olarak kullanılan bir betonarme bina yapıldığının tespit edildiği, bu tespitler üzerine sanık hakkında soruşturmaya başlandığı ve 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, gerek dosya kapsamında bulunan olay yeri fotoğraflarının incelenmesiyle köprünün oldukça eski ve korunması gerekli kültür varlığı görünümünde olduğunun kolaylıkla anlaşılabilmesi, gerekse de sanığın verdiği ifadelerinde köprünün korunması gerekli kültür varlığı olduğunu bilmediğine dair beyanlarının bulunmaması karşısında, sanığın fiziki ve inşai müdahalelerde bulunduğu bölgenin, korunması gerekli bir alan içerisinde kaldığını bildiğinin kabul edilmesi gerektiği, olay yerinde yapılan 09.11.2007 tarihli keşfe iştirak eden sanat tarihçi bilirkişisi raporundan anlaşılacağı üzere, sanığın izinsiz inşai ve fiziki müdahalelerinin halen devam ettiği ve bu müdahalelerin tamamen kaldırılmadığı, tüm dosya kapsamından sanığın eylemlerinin sabit olduğu, 6498 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde öngörülen yaptırım miktarında sanık lehine herhangi bir değişiklik olmadığı anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması düzenlemesinin uygulanması gerektiğine ilişkin, katılan vekilinin ise bir sebebe dayanmayan temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 2863 sayılı Kanunun 5728 sayılı Kanun ile değişmeden önceki 65/b maddesinde, "iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş milyar liradan on milyar liraya kadar adli para cezası" yaptırımının öngörüldüğü, aynı Kanunun hüküm tarihinde yürürlükte olan 5728 sayılı Kanun ile değişik 65/b maddesinde ise, "iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası" düzenlemesinin yer aldığı, bu nedenle sanık hakkında hapis cezası tayin edilirken alt sınırın 2 yıldan aşağı olamayacağı düşünülmeden, temel hapis cezasının 1 yıl olarak belirlenmesi suretiyle sanık hakkında eksik ceza tayini, yine; 5728 sayılı Kanun değişikliği ile hapis cezası süresi aynı kalmakla birlikte adli para cezasının azami haddinin beş bin gün olarak belirlendiği, 5237 sayılı TCK"nın 52/1 maddesi uyarınca adli para cezasının beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yedi yüz otuz günden fazla olamayacağı, sanık hakkındaki cezanın teşdiden tayin edildiğine dair bir gerekçe bulunmadığı da dikkate alındığında, lehe kanun karşılaştırmasında hata yapılmak suretiyle sanık hakkında fazla adli para cezası tayini,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK"nın 53/4 maddesi uyarınca kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olan kişiler hakkında aynı Kanun"un 53/1 maddesinde öngörülen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceği gözetilmeksizin, mahkum olduğu 10 ay hapis cezası ertelenen sanığa yönelik olarak sözü edilen güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına karar verilmesi,Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince, mahkumiyete ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 04.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.