Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla kardeşleri ile çapraz satışlar yapmak suretiyle 246 ada 47 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalılara satış yoluyla temlik ettiğini, satışların gerçek bulunmadığını ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazdaki pay satışlarının bedeli karşılığında yapıldığını, murisin davacıya da taşınmaz devrettiğini, davalılar C.ve H.un mirasçı olmadıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, murisin denkleştirme amacıyla hareket ettiği, çekişme konusu taşınmaz payının bu nedenle temlike konu edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı ve karşı temyiz eden davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.11.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden H.G.vekili Avukat C. Ö.ile yine temyiz eden S.Ç.vekili Avukat E.U.geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan S.’nin çekişme konusu 47 parsel sayılı taşınmazın evveliyat kaydı olan 246 ada 40 parsel sayılı taşınmazdaki 1/12 payını davalı H.’a, 3/12 payını davalı C.e 31.12.1985 tarih, 6836 yevmiyeli akitle, yine dava dışı N.in ise aynı taşınmazdaki 4/12 payını aynı tarih,6835 yevmiyeli akitle davalı H.’ye satış yoluyla temlik ettiği, daha sonra 20 ve 40 parsel sayılı taşınmazların tevhidi ile 47 parselin oluştuğu ve 47 parselde kat karşılığı inşaat yapılarak 13.07.1992 tarihinde kat irtifakı tesis edilerek bağımsız bölümlerin meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, davalılardan H.ye miras bırakan S.’den intikal eden pay veya taşınmaz temliki yoktur. Davalı H.’ye dava dışı N. tarafından pay temliki yapılmış olup davacı S.Nu.’in mirasçısı bulunmadığına göre muris muvazaası hukuksal nedeniyle davacı S.’ın davalı Hüsnü’ye karşı açtığı davanın dinlenilmesine olanak yoktur.
O halde, davalı H..aleyhine açılan davanın reddedilmiş olması bu gerekçeyle ve sonucu itibariyle doğrudur. Bu yöne değinen davacının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Ancak; yukarıda da değinildiği üzere, davalılardan C. ve H.’a davacının miras bırakanı S.tarafından satış suretiyle yapılan pay temlikine gelince; mahallinde yapılan keşif neticesinde temlike konu edilen taşınmazdaki payların gerçek değeri ile satış tarihi değerleri arasında aşırı fark bulunduğu, miras bırakan S.’nin zengin ve varlıklı bir kişi olup mal satmaya ihtiyacı olmadığı, diğer taraftan muris S.’nin mirasçıları arasında mal paylaştırma amacı ile hareket ettiğine dair savunmanın kayden doğrulanmadığı gibi, mirasçı olmayan davalılar C.m ve H.’a yapılan temlikler sebebiyle bir denkleştirmenin varlığından da bahsedilemeyeceği açıktır.
Somut olaya bu işleyiş tarzı içerisinde bakıldığında, miras bırakanın kardeşi N.t’in çocukları olan davalılar Ce.ve H.a kendi paylarını temlik etmesi,buna karşılık kardeşi N.’in paylarını ise davalı H.’ye intikal ettirmesi şeklindeki olgunun mirasçıdan mal kaçırma amacının kamufle edilmesine yönelik olduğu biçiminde değerlendirmeli ve kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca; davalılar C. ve H.’a yönelik davanın miras bırakan S.den gelen paya ilişkin olarak davacının miras payı oranında kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
Bozma sebebine göre; davalıların, temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz edenden alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.