11. Ceza Dairesi 2017/7009 E. , 2020/4334 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, Resmi Belgede Sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
A- Sanıklar hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik katılan ve sanıklar ..., ..., ...’un temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
1- Kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanunu"nda öngörülen bütün unsurları taşıması gerekli olup; ayrıntıları Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu"nun 14.12.1992 tarih ve 1/5 ve Ceza Genel Kurulu"nun 24.03.1998 gün ve 51/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere; kambiyo senetlerinde bulunması zorunlu olan keşide yerinin bir duraksamaya meydan vermeyecek biçimde açık ve anlaşılır olması gerekmektedir. Suça konu bononun dosyada bulunan fotokopisinde keşide yerinin bulunmaması ve unsurları tam olmayan bononun özel belge olduğunun anlaşılması karşısında, sanıkların özel belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülmesi ile resmi belgede sahtecilik suçundan hükümler kurulması, yasaya aykırı,
2- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan ve sanıkların temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
B- Sanıklar hakkında “dolandırıcılık” suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik katılan ve sanıklar ..., ..., ... temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK’nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişinin de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği, 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nin 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağının da düzenlendiği değerlendirildiğinde yukarıdaki kabule göre; “mağdur” kavramı, suçun konusunun ait olduğu kişi ya da kişiler olarak "suçtan zarar görme" kavramı ise, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Dairemizin kararlarında; "suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali" olarak yorumlanıp uygulandığında; sahtecilik suçuyla dolandırıcılık suçunun mağdurunun ayrıştığı, sanıkların üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunun mağdurunun kamu olduğu, dolandırıcılık suçunu ise katılan ...’a karşı işlediği ve ...’ın bu suçun mağduru olduğu dolayısıyla sanıklara isnat edilen resmi belgede sahtecilik suçu ile dolandırıcılık suçunun mağdurlarının farklı olduğu anlaşılmakla, sanıklara yüklenen ve 5237 sayılı TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, 24/10/2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan ve sanıklar ..., ..., ...’un temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.07.2020 tarihinde üye ..."ın Dolandırıcılık suçu yönünden uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı, kararın Onanması gerektiği karşı oyu ile diğer yönlerden ise oy birliğiyle karar verildi.
KARŞI OY
Dairemizin 2017/14724 esas, 2020/1903 karar sayılı 27.02.2020 tarihli, 2017/14699 Esas, 2020/755 Karar sayılı 03.02.2020 tarihli, 2017/16549 Esas, 2020/1332 Karar sayılı 13.02.2020 tarihli kararlarına ilişkin karşı oylarımızda ayrıntılı olarak açıkladığımız üzere;
CMK"nin 253. maddesinin 3. Fıkrasının son cümlesi ile uzlaşma kapsamına giren bir suçun uzlaşma kapsamına girmeyen bir başka suç ile birlikte farklı mağdura (gerçek kişi) karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Sanıkların sahte olarak düzenledikleri 16/07/2013 tanzim ve 16/09/2013 ödeme tarihli 28.500 TL bedelli bonoyu satın aldıkları hayvanların bedeli karşılığında müşteki ..."a verdikleri iddia ve kabul edilen olayda uzlaştırma kapsamına giren dolandırıcılık suçunun, bu kapsama girmeyen sahtecilik suçuyla birlikte aynı mağdur (gerçek kişi) ..."a karşı işlenmiş olması nedeni ile dolandırıcılık suçu yönünden uzlaşma hükümleri uygulanamayacağından;
Mahkumiyet kararının onanması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun dolandırıcılık suçu yönünden uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin bozma düşüncesine katılmıyorum. 09.07.2020
Karşı Oy
...