Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/427
Karar No: 2019/559

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/427 Esas 2019/559 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/427 E.  ,  2019/559 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 48-117

    Elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan sanık ..."ın TCK"nın 142/1-f, 62, 51 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ertelemeye ve hak yoksunluğuna ilişkin Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.05.2012 tarihli ve 334-421 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 12.10.2012 tarih ve 29811 sayı ile 6352 sayılı Kanun"un geçici 2/2. maddesi uyarınca yeniden değerlendirme yapılmak üzere dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmiş,
    Yeniden inceleme yapan Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesince 09.01.2013 tarih ve 992-39 sayı ile değişen suç vasfına göre karşılıksız yararlanma suçundan sanığın TCK"nın 163/3, 62 ve 51. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ertelemeye karar verilmiştir.
    Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 16.12.2013 tarih ve 32937-39811 sayı ile;
    "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iade yazısından sonraki tensip ara kararında, sanığa kurumun zararını gidermesi hâlinde hakkında cezaya hükmolunmayacağına dair ihtarat yapılmasına karar verilmiş ise de, dosya içerisinde bu bildirimin tebliğine ilişkin bir belge olmamasına göre, bu husus araştırılıp ihtarat tebliğ edilmemiş ise 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki Kanun"un geçici 2. maddesi gereğince sanığa "doğan gerçek zararı giderdiği takdirde hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verileceğine" dair bildirimde bulunularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininin gerekli olduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 30.01.2014 tarih ve 48-117 sayı ile;
    "...05.07.2012 tarihinde 28344 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesi; "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun ve doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısıyla bu Kanun"un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, zararı tamamen tazmin etmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar. " hükmünü getirmiştir.
    Bu maddeye göre 6352 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği tarih olan 05.07.2012 tarihinden itibaren 05.01.2013 tarihine kadar zararın tamamen tazmin edilmesi hâlinde cezaya hükmedilmeyecektir. Kanun koyucu bu maddede zararın ödenmesi gereken tarihi belirterek kesin bir süre vermiştir. Kanun koyucunun vermiş olduğu 6 aylık süre içerisinde zararın ödenmemesi hâlinde bu maddeden yararlanılamayacaktır. Madde metni dikkate alındığında herhangi bir yoruma gerek yoktur. Uygulayıcı olan mahkemelerin, kesin sürelerle belirlenmiş bir süreyi yorum ile genişletmesi mümkün değildir.
    "Kanun koyucu abesle iştigal etmez" ilkesi de dikkate alındığında, bozma ilamındaki düşüncede olan kanun koyucunun; "Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kendisine bildirilen zararın altı ay içerisinde ilgilisi tarafından ödenmesi hâlinde cezaya hükmolunmaz." şeklinde bir düzenleme yapabilme imkanına sahip olmasına rağmen bu yola başvurmaması düzenlemedeki sürenin kesin ve net olduğunu ortaya koymaktadır.
    Henüz kesinleşmeyen ve Yargıtay tarafından iade edilen dosyalarda 05.01.2013 tarihinden sonra ödeme yapılması hâlinde TCK"nın 168/5. maddesine göre etkin pişmanlık hükümlerine göre ceza indirimi yapılabilecektir.
    Somut olayda ise;
    Mahkememizin 2011/334 esas sayılı dosyasında en geç ikinci celsede zarardan haberdar olan ve ödeme yapmayacağını beyan eden sanığın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dosyanın iade edilmesi üzerine, 2012/992 esas sayılı dosyada 09.01.2013 tarihinde savunmasının alındığı, katılan kurum tarafından 07.01.2013 tarihinde zararın ödenmediğinin bildirildiği, sanık, kurum zararını bilmese de, kanuni sürenin 05.01.2013 tarihinde dolduğu, kanun koyucu tarafından düzenlenen kesin sürenin uygulayıcı tarafından genişletilemeyeceği, bu tarihten sonra yapılan ödeme nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceği, sadece ödeme yapılması hâlinde 6352 sayılı Kanun ile eklenen TCK"nın 168/5. maddesinin uygulanabileceği," şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi karşılıksız yararlanma suçundan sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
    Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.01.2015 tarihli ve 154450 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 52-1811 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 13. Ceza Dairesince 05.04.2017 tarih ve 210-3701 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan dava açılan sanığa, sonradan yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun"un geçici 2/2. maddesi gereğince katılan kurum zararının giderilmesi hâlinde ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunulmadan atılı suçtan mahkûmiyet kararı verilmesinin isabetli olup olmadığının tespiti bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Kaçak ve usulsüz elektrik tespit tutanağında; Söğütlü Mahallesi Şen Sokak Aras Apartmanı Kat: 2 sayılı mesken olarak kullanılan yerde 12.11.2010 tarihinde yapılan kontrolde, 01434651 seri numaralı ve 1997 model sayacın fabrika mühürlerinin olmadığı, sayaç klemensinin yandığı, bu nedenle eve giren enerjinin sayaçtan geçirilmeksizin direk bağlantı yapılmak suretiyle kaçak elektrik kullanıldığının tespit edildiği bilgilerine yer verildiği,
    Kaçak elektrik tüketim makbuzunda; 15.08.2010 ile 12.11.2010 tarihleri arasında kaçak elektrik kullandığı tespit edilen sanığa, 1.504 TL enerji bedeli, 542,10 TL ceza enerji bedeli, 298,25 TL dağıtım bedeli ve diğer giderler olmak üzere toplamda 2.977,25 TL tüketim borcu tahakkuk ettirildiği,
    Mahallinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda; kaçak tespit tarihi öncesinde, kaçak tespit tarihinden sonraki döneme nazaran fahiş oranda düşük tüketim olduğu, sanığın bahse konu yerde ne kadar süredir oturduğunun belli olmaması nedeniyle sayaç modeline göre 1997 yılından bu yana oturduğu kabul edilerek tükettiği enerji miktarının hesaplandığının bildirildiği,
    03.04.2012 tarihli kolluk araştırma tutanağında; sanığın bahse konu dairede yaklaşık dört yıldır oturmakta olduğunun tespit edildiğinin bildirildiği,
    Katılan kurum tarafından gönderilen 26.04.2012 tarihli yazıda; sanığın asıl alacak ve diğer giderler olmak üzere toplamda 3.805,18 TL; 07.01.2013 tarihli yazıda ise toplamda 4.226,53 TL kaçak elektrik borcunun bulunduğu ve borcu ödemediğinin bildirildiği,
    Anlaşılmıştır.
    Katılan kurum vekili; suç nedeniyle meydana gelen zararın sanık tarafından giderilmediğini,
    Tutanak tanığı Hasan Yeşil kovuşturma aşamasında; tutanak içeriğinin doğru olduğunu, yaptıkları denetimde sayaç dışı elektrik kullanıldığını tespit ettiklerini,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... soruşturma aşamasında; bahse konu dairenin kendisine ait olduğunu, tutanağın düzenlendiği tarihte eşi ile birlikte yurt dışında bulunduklarını, eşinin kardeşi olan Tamila Allaverdiyeva"nın evde olduğu sırada kurum görevlilerinin gelerek tutanak düzenlediklerini, sayacın aboneliğinin olmadığını bildiğini, ancak yurt dışında olması nedeniyle ilgilenemediğini,
    Kovuşturma aşamasında önceki beyanlarından farklı olarak; tutanağın düzenlendiği tarihte bahse konu dairede eşi Feride Allahverdiyeva ile baldızı Tamila Allahverdiyeva"nın oturmakta olduğunu, bildiği kadarıyla beş ay süreyle burada kaldıklarını, kendisinin ise o dönemde aynı apartmanın başka bir dairesinde ikamet ettiğini, bir süreliğine de yurt dışında bulunduğunu, eşi ve baldızının taşınmasından sonra bu daireyi kiraladığını, kolluk araştırma yazısını kabul etmediğini, bir buçuk yıldır burada oturduğunu, baldızının adını vermesi nedeniyle tutanağın kendisi adına düzenlendiğini, kaçak elektrik kullanmadığını, suçlamayı kabul etmediği için kurumun zararını ödemeyeceğini,
    Bozma ilamından sonra dinlenmesinde; suçu kabul etmediğini,
    Savunmuştur.
    Abonelik esasına göre yararlanılan su ve elektrik enerjisine karşı gerçekleştirilen eylemler TCK"nın 141. maddesinde;
    "1- Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
    2- Ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de, taşınır mal sayılır.",
    Aynı Kanun"un 142. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde;
    1- Hırsızlık suçunun;
    ...
    f) Elektrik enerjisi hakkında,
    ...
    İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." şeklinde hırsızlık suçu olarak düzenlenmişken 05.07.2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun"un 105. maddesi ile TCK"nın 141. maddesinin ikinci fıkrası; 82. maddesi ile de 142. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi yürürlükten kaldırılmış, yerine, aynı Kanun"un 83. maddesi ile karşılıksız yararlanma suçunun düzenlendiği TCK"nın 163. maddesine;
    "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." şeklindeki üçüncü fıkra eklenerek, abonelik esasına göre yararlanılan su, doğal gaz ve elektrik enerjisine karşı gerçekleştirilen eylemlerin karşılıksız yararlanma suçu kapsamında kaldığı belirtilmiştir.
    6352 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ise;
    "(1) Bu Kanunda yapılan değişiklikler karşısında; ilgili suçlardan dolayı açılan ve temyiz aşamasında bulunan dava dosyalarından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunanlar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; Yargıtay ilgili dairesinde bulunan dosyalar ise bu dairece, hükmü veren mahkemeye gönderilir.
    (2) Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun ve doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısıyla bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, zararı tamamen tazmin etmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar." biçiminde düzenlenmiştir.
    6352 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları birlikte değerlendirildiğinde, 05.07.2012 tarihinden önce işlenen suçlar yönünden öncelikle kurum zararının giderilmesi hâlinde işin esasına girilmeden ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilerek bu dosyaların bir an önce sonuçlandırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Kanun"un genel gerekçesindeki "İş yükü açısından önemli yer tutan bazı davaların daha hızlı sonuçlandırılması amacıyla yeni düzenlemeler yapılmakta ve ceza yargılamasına ilişkin süreci hızlandıracak değişiklikler öngörülmektedir." şeklindeki açıklama da bu düşünceyi doğrulamaktadır.
    Her ne kadar Kanun"da “yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde” ibaresine yer verilmiş ise de, suç nedeniyle meydana gelen zararın tespitinin, bilirkişi marifetiyle mümkün olduğu dikkate alınarak, tespit edilen zararın tazmin edilmesi hâlinde ceza verilmeyeceğine ilişkin bildirim yapıldıktan sonra sanığın durumunun değerlendirilmesi gerekmekte olup bu görüş af niteliğinde bir düzenlemeyle sanığa ikinci bir şans veren kanun koyucunun amacına daha uygun olacaktır.
    Bu nedenle 05.07.2012 tarihinden önce işlenen karşılıksız yararlanma suçlarından dolayı kurum borcu ödendiği takdirde ceza verilmesine yer olmadığı kararı verileceğine dair ihtarat yapılıp, zararın ödenmesi için makul bir süre verilerek, ödemede bulunulması hâlinde sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmeli, ödemede bulunulmaması hâlinde ise sanığın hukuki durumu değerlendirilmelidir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Iğdır Cumhuriyet Başsavcılığınca sanığın elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, Yerel Mahkemece 18.05.2012 tarih ve 334-421 sayı ile verilen, sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine ilişkin kararın sanık tarafından temyiz edilmesinden sonra 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun uyarınca, Kanun"un yürürlük tarihten itibaren 6 ay içinde suçtan kaynaklanan zarar ödendiği takdirde cezaya hükmolunamayacağına ilişkin düzenleme yapıldığı, bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 6352 sayılı Kanun hükümlerine göre yeniden değerlendirme yapılması amacıyla dosyanın mahalline iade edildiği, Yerel Mahkemece devam olunan yargılama sırasında 12.11.2012 tarihli ara kararda sanık adına “Hakkınızda 6352 sayılı Kanun ile değişik TCK"nın 163/3. maddesi ve 168/5. maddelerinin uygulanma ihtimaline binaen ek savunma hakkı verileceği ve 6352 sayılı Kanun"un geçici 2/2. maddesi uyarınca Kanun"un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde kaçak elektrik bedelini ödemeniz hâlinde hakkınızda cezaya hükmolunmayacağı...” meşruhatını içerir davetiye tebliğine karar verildiği, ancak dosya içerisinde davetiyenin sanığa tebliğ edildiğine dair bir belge bulunmadığı, kaldı ki, meşruhatta sanığın ödemesi gereken gerçek zarar miktarının da gösterilmediği, Yerel Mahkemece, yargılama sırasında tespit edilecek olan gerçek zarar miktarını, 6352 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı aylık süre içinde ödediği takdirde hakkında cezaya hükmolunmayacağına ilişkin yasal sonuçları da hatırlatılmak suretiyle sanığa bir bildirimde bulunulmadığı gibi altı aylık sürenin de kovuşturma aşamasında dolduğu olayda;
    Kaçak ve usulsüz elektrik tespit tutanağına göre sanığın ikamet ettiği evinde kurum görevlileri tarafından yapılan kontrolde, dairede 01434651 seri numaralı ve 1997 model bir elektrik sayacının bulunduğu ancak sayacın klemensinin yanması nedeniyle eve giren enerjinin sayaçtan geçirilmeksizin direk bağlantı yapılmak suretiyle kaçak elektrik kullanıldığının tespit edilmesi, sanığın soruşturma aşamasında; bahse konu dairenin kendisine ait olduğunu, tutanağın düzenlendiği sırada baldızının hazır olduğunu, sayacın aboneliğinin olmadığını bildiğini, ancak yurt dışında olması nedeniyle ilgilenemediğini beyan etmesi, kovuşturma aşamasında ise tutanağın düzenlendiği tarihte bahse konu dairede eşi ve baldızı olan Feride Allahverdiyeva ile Tamila Allahverdiyeva"nın oturmakta olduğunu, onların taşınmasından sonra kendisinin burayı kiraladığını, bir buçuk yıldır bu dairede oturduğunu, baldızının adını vermesi nedeniyle tutanağın kendisi adına düzenlendiğini savunması, bununla birlikte 03.04.2012 tarihli kolluk araştırma tutanağında, sanığın bahse konu dairede yaklaşık dört yıldır oturmakta olduğunun tespit edildiğinin belirtilmesi, mahallinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda da kaçak tespit tarihi öncesinde, kaçak tespit tarihinden sonraki döneme nazaran fahiş oranda düşük tüketim olduğunun bildirilmesi karşısında, her ne kadar bilirkişi tarafından sanığın bahse konu yerde ne kadar süredir oturduğunun belli olmaması nedeniyle sayaç modeline göre 1997 yılından bu yana oturduğu kabul edilerek tükettiği enerji miktarının hesaplandığı belirtilmiş ise de sanığın tutanağın düzenlendiği tarihten dört yıl öncesine kadar burada oturmakta olduğuna ilişkin kolluğun araştırma yazısı dikkate alınarak; öncelikle sanığın, ikametinde tükettiği enerji miktarının yeniden hesaplanması ile bu tüketime göre vergiler dahil ve cezasız kaçak kullanım bedeline ilişkin bilirkişiden rapor alınması, ikametinde bulunan elektrik sayacının yanması nedeniyle sayaçtan geçirmeksizin ve gerçek tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde direk bağlantı yapıp elektrik enerjisini tüketerek karşılıksız yararlanma kastı ile hareket eden sanığa, bilirkişi tarafından tespit edilecek olan vergiler dahil ve cezasız kaçak kullanım bedeline ilişkin gerçek zararın, mahkemece belirlenecek makul bir süre içerisinde ödenmesi hâlinde hakkında cezaya hükmolunmayacağına ilişkin bildirimde bulunulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, usulünce bir tebligat yapılmadan 6 aylık sürenin dolduğu ve bu tarihten sonra yapılan ödeme nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceğinden bahisle eksik araştırmaya dayalı olarak sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
    Bu nedenle, tespit edilecek gerçek zarar miktarının, mahkemece belirlenecek makul bir süre içerisinde ödenmesi hâlinde hakkında cezaya hükmolunmayacağına ilişkin yasal sonuçları da hatırlatılmak suretiyle sanığa bildirimde bulunulması ve sonuca göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizliğinden Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Iğdır 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.01.2014 tarihli ve 48-117 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığa, 6352 sayılı Kanun"un geçici 2/2. maddesi gereğince bilirkişi tarafından tespit edilecek olan katılan kurumun zararını gidermesi hâlinde hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunulmadan atılı suçtan mahkûmiyet kararı verilmesinin isabetli olup olmadığının tespiti bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.09.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi