Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/555
Karar No: 2019/558

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/555 Esas 2019/558 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2016/555 E.  ,  2019/558 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı veren : Ceza Genel Kurulu
    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    Sayısı : 37-1

    Sanık ... hakkında görevi kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasının CMK’nın 231. maddesinin onuncu ve 223. maddesinin sekizinci fıkraları uyarınca düşmesine ilişkin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince verilen 21.01.2016 tarihli ve 37-1 sayılı hükmün katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "Onama" istemli 11.04.2016 tarihli ve 8 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Temyiz incelemesi yapan Ceza Genel Kurulunca dosya incelenip görüşülerek gereği düşünüldü:
    Sanık hakkındaki hükmün bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden önce verilmiş olması nedeniyle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca temyiz incelemesi, 1412 sayılı CMUK"nın, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan hükümlerine göre yapılmıştır.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasında, ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 27.05.2010 tarih ve 37 sayı ile; sanığın TCK’nın 257/1, 62/1 ve 53/5. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve CMK"nın 231. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve herhangi bir yükümlülük yüklenmeksizin beş yıl süreyle denetime tabi tutulmasına karar verildiği, bu kararın itiraz edilmeksizin 08.07.2010 tarihinde kesinleştiği,
    Denetim süresi sonunda dosyayı yeniden ele alan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 21.01.2016 tarih ve 37-1 sayı ile; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 08.07.2010 tarihinden itibaren işlemeye başlayan beş yıllık denetim süresinin dolduğu ve sanığın bu süre içerisinde kasıtlı suç işlemediği gerekçesiyle CMK’nın 231. maddesinin onuncu ve 223. maddesinin sekizinci fıkraları uyarınca kamu davasının düşmesine karar verildiği,
    Katılanın 01.03.2016 tarihli dilekçesinde; sanık tarafından gerçekleştirilen haksız işlemler nedeniyle zarara uğradığını, zararı giderilmediği hâlde sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hatalı olduğunu, bu karar nedeniyle verilen düşme hükmünün de hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirterek hükmü temyiz ettiği,
    Anlaşılmaktadır.
    5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen ve Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 tarihli ve 346–25 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıkça belirtildiği üzere; sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, kamu davasının CMK’nın 223. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu yönüyle sanık ile Devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, CMK"nın 231. maddesine, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanun"un 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun"un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, CMK"nın 231. maddesinin beş ve on dördüncü fıkralarında 5728 sayılı Kanun"un 562. maddesi ile yapılan değişiklikle, Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle maddenin altıncı fıkrasının sonuna "Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi, 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle de maddenin sekizinci fıkrasına "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez." cümlesi eklenmiştir.
    5560, 5728, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    1) Suça ilişkin olarak;
    a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
    b- Suçun Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
    2) Sanığa ilişkin olarak;
    a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
    b- Yargılamaya konu kasıtlı suçun, sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresi içinde işlenmemiş olması,
    c- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    d- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    e- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı hâlinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve on sekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir süjesinin talepte bulunması şart değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının varlığı hâlinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce resen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması hâlinde CMK"nın 231. maddesinin yedinci fıkrası göz önünde bulundurularak mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Bununla birlikte, 6008 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesinde; bu Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihe kadar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olanların, bu Kanun"un yürürlük tarihinden itibaren on beş gün içinde mahkemeye başvurmaları hâlinde, mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının geri alınacağı ve CMK"nın 231. maddesinin yedinci fıkrasındaki kayıtla bağlı olmaksızın, başvuruda bulunan sanık hakkında yeniden hüküm kurulacağı öngörülmüştür.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin objektif şartlarından biri, suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade ya da suçtan önceki hâle getirme yollarıyla veya tamamen giderilmesidir. Burada kast edilen, maddi zarar olup, manevi zarar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Objektif şartlardan diğeri, sanığın suç tarihinden önce kasıtlı bir suçtan cezalandırılmamış olmasıdır. Daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmakla birlikte adli sicilden silinme şartları oluşmuş mahkûmiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kanuni engel oluşturmayacak, ancak bu durum, sanığın suç işleme hususundaki eğilimini belirleme yönünden mahkemece değerlendirmeye tabi tutulabilecektir.
    Öte yandan, suça ve sanığa ilişkin koşulların varlığı hâlinde mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmekte ve bu karar doğrultusunda sanık, kararın kesinleşmesinden itibaren CMK"nın 231. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca beş yıl, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"na tabi sanıklar ise aynı Kanun"un 23. maddesi uyarınca üç yıl denetim süresine tabi tutulmaktadır. Ancak, sanığın denetim süresi boyunca uyması gereken yükümlülüklerini yerine getirip getirmemesine göre farklı sonuçlar doğacaktır.
    CMK"nın 231. maddesinin onuncu fıkrası; "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.",
    On birinci fıkrası ise; "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir."
    Şeklinde düzenlenmiş olup, bu fıkralarla; denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, davanın düşmesine karar verileceği, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde ise mahkemece hükmün açıklanacağı öngörülmüştür.
    Denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve şayet yükümlülük yüklenmesine karar verilmişse yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde verilen düşme kararı "Hüküm" niteliğinde olmasına karşın, CMK"nın 223. maddesinin sekizinci fıkrasında gösterilen düşme sebeplerine göre değil, aynı Kanun"un 231. maddesinin onuncu fıkrasında gösterilen kendi özgü düşme sebebine dayanılarak verilen bir düşme karardır. Bununla, CMK’nın 223. maddesinin sekizinci fıkrasında gösterilen düşme nedenlerine yeni bir düşme nedeni eklendiği söylenebilir (Süheyl Donay, Ceza Muhakemesi Kanunu Şerhi, Beta Yayınları, İstanbul 2009, s. 374). Mahkeme denetim süresi dolduğunda, duruşma açıp tarafları duruşmaya çağırarak (gelmeseler bile) sanığa ait güncellenmiş adli sicil kaydını istemeli, kasıtlı bir suç işlemediğini gördüğünde düşme kararı vermelidir. Kamu davasının düşmesi kararı, CMK"nın 223. maddesinin sekizinci fıkrasına göre verilmiş bir karar olduğundan temyiz (veya istinaf) kanun yoluna tabidir (Mustafa Artuç, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, Adalet Yayınevi, 3. Baskı, Ankara, 2010, s. 416).
    Öte yandan, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun; CMK"nın 231. maddesinin beşinci fıkrası kapsamında kalan suçlar ve bu maddedeki koşulları taşıyan failler açısından doğurduğu sonuçlar itibarıyla yargısal sürecin kısaltılmasını, istinaf veya temyiz kanun yolu başvurularında inceleme konusunun ve buna bağlı olarak bir anlamda da yargı yükünün azaltılmasını hedeflediği söylenebilir. Bu amaç doğrultusunda CMK"nın 231. maddesinin onuncu fıkrasının da uygulanma şartları yönünden CMK"nın 223. maddesinin sekizinci fıkrasında sayılan diğer düşme nedenlerinden farklı olarak gündeme gelen ve incelenme sınırları açısından da hükmün esasından daha dar kapsamda ele alınması gereken bir düzenleme olduğu kabul edilmelidir.
    CMK"nın 231. maddesinin onuncu fıkrasında denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verileceği belirtilmek suretiyle düşme kararının temyiz edilmesi hâlinde yapılacak incelemenin CMK"nın 231. maddesinde öngörülen şartlarla sınırlı olarak yapılması gerektiğine işaret edilmiştir. Dolayısıyla CMK"nın 231. maddesinin onuncu fıkrası uyarınca kurulan düşme hükmüne yönelik kanun yolu başvurusunun her durumda genel hükümlere göre incelenmesi, diğer bir ifadeyle, ceza muhakemesi sürecinin başına dönülerek eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığına ya da sübuta dair inceleme yapılmasının kanunun amacına aykırılık oluşturacağı anlaşılmaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
    Olay tarihinde Ula Cumhuriyet savcısı olan sanık hakkında, görevi kötüye kullanma suçundan yapılan yargılama sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve herhangi bir yükümlülük belirlenmeksizin beş yıl süreyle denetim altına tutulmasına karar verildiği, bu kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, denetim süresi sonunda dosyayı yeniden ele alan İlk Derece Mahkemesince, CMK"nın 231. maddesinin onuncu fıkrasında yazılı koşulların gerçekleştiğinden bahisle sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verildiği ve hükmün katılan tarafından temyiz edildiği dosyada;
    CMK’nın 231. maddesinin on ikinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabileceği hüküm altına alınmasına karşın katılanın sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik itirazda bulunmaması ve sanığa herhangi bir yükümlülük yüklenmeksizin verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının bu şekilde kesinleşmesi, kararın kesinleştiği 08.07.2010 tarihinden itibaren işlemeye başlayan beş yıllık denetim süresi içinde sanığın kasıtlı bir suç işlemediğinin anlaşılması, CMK"nın 231. maddesinin onuncu fıkrasında yer alan düşme nedenlerinin, aynı Kanun"un 223. maddesinin sekizinci fıkrasında düzenlenen düşme nedenlerine göre özel düzenleme niteliğinde olup temyiz incelemesinin sınırlarının genel hükümlere nazaran kural olarak dar yorumlanmasının gerekmesi, CMK"nın 231. maddesinin onuncu fıkrasında denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verileceğinin belirtilmesi nedeniyle temyiz mercisince düşme hükmü haricinde incelenecek bir hüküm bulunmaması,
    Karşı oy gerekçesi olarak ileri sürülen hususlardan, düşme kararına yönelik temyiz incelemesinin CMK"nın 231. maddesinin onuncu fıkrası ile sınırlı yapılmasının sanığın aklanma talebinin görmezden gelinmesi anlamını taşıyacağı iddiasının; 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin sanığın kabulüne bağlı hâle getirilmesi, aynı Kanun"un geçici 2. maddesi ile hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olanların, anılan Kanun"un yürürlük tarihinden itibaren on beş gün içinde mahkemeye başvurmaları hâlinde, mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının geri alınacağının ve sanık hakkında yeniden hüküm kurulacağının öngörülmesi ve temyiz incelemesine konu dosyada sanığın, hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik itiraz yoluna başvurmaması nedenleriyle yasal bir geçerliliğinin bulunmaması ve dosya kapsamına uygun düşmemesi, karşı oyda değinilen, düşme hükmünün temyizinin esastan incelenmemesi hâlinde mağdur haklarının görmezden gelineceği ve suçun vasıflandırılmasındaki hataların giderilemeyeceği yönündeki sakıncaların ise Cumhuriyet savcısı, sanık ve varsa mağdur veya suçtan zarar görenin CMK"nın 231. maddesinin on ikinci fıkrası uyarınca itiraz yoluna başvurması üzerine itiraz mercisi tarafından hem maddi hem de hukuki denetimi kapsayacak şekilde yapılan inceleme aşamasında giderilebilecek nitelikte olması, mağdur veya suçtan zarar görenin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını sonradan öğrenmesi durumunda dahi, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde itiraz yoluna başvurma hakkının bulunması nedeniyle herhangi bir hak kaybının doğacağından söz edilememesi ve tüm bu hususların ötesinde CMK"nın 231. maddesinin onuncu fıkrasındaki, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verileceğine ilişkin yasal düzenleme karşısında, karşı oyda ileri sürülen hususların, anayasaya uygunluk denetimi sırasında dahi başvurulamayacak olan yasama organının takdir yetkisindeki, bir kanunun çıkarılmasındaki sebep ve âmillerin yerindeliğinin tartışılması anlamına gelmesi ve bu durumun hukuk devletinde kabulü mümkün olmayan sonuçlar doğuracak olması,
    Hususları birlikte değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince verilen düşme hükmü isabetli olup katılanın temyiz itirazlarının reddi ile sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kurulan düşme hükmünün, temyiz incelemesinin CMK"nın 231. maddesinin onuncu fıkrası ile sınırlı olarak yapılması suretiyle, onanmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyeleri ... ve ...; "CMK’nın 231. maddesinin onuncu fıkrasında; denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve varsa gözetim süresinde yükümlülüklerine uygun davranması durumunda, ertelenen hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı verilecektir (CMK md. 231/10). Bilindiği üzere, düşme kararı, CMK’nın 223/1. maddesinde yer verilen "Hüküm" niteliğinde bir karardır. Mahkemece düşme kararı verilmesiyle o ana kadar hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararıyla birlikte henüz hükme bağlanmamış durumda bulunan yani derdest olan uyuşmazlık hüküm verilerek çözümlenmiş olacaktır. Bu itibarla, bu son kararın hükümlere karşı başvurulabilecek kanun yollarına tabi olduğu da tartışmasızdır. HAGB kararı verilmesi üzerine denetim süresinin iyi hâlli geçirilmesinden sonra CMK’nın 231/10. maddesi anlamında bir düşme kararı verildiğinde bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilecektir (Baştürk, İhsan, Hükmün Açıklanmasının Ertelenmesi, Birinci Baskı, Adalet Yayınevi, 2014).
    CMK"nın 231. maddesinde "Düşme" kararının temyiz denetiminin şeklen ya da esasına yönelik yapılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Belirtelim ki, kanun koyucunun amacı HAGB "Düşme" kararının şeklen incelenmesi yönünde olsaydı kanun yollarını düzenleyen CMK"nın 260-323. maddelerinde bir düzenleme yapardı. Ancak böyle bir düzenleme yapma ihtiyacı duymamıştır.
    Kanun yolları, yargılama makamları tarafından verilen ve hukuka aykırı veya yanlış olduğu ileri sürülen kararların, kural olarak başka bir makam tarafından tekrar incelenmesini sağlayan yasal yollardır (Centel, Nur - Zafer, Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, Onikinci Baskı, Beta Yayınevi, 2015, s. 775). İlk derece mahkemesi tarafından verilen kararın hukuka aykırı olduğunu düşünen taraf, kanun yoluna başvuracak ve kanun yolu mahkemesince kontrol edilmesini sağlayacaktır. Yani kanun yoluna gidilmesinin amacı fertlerin menfaatlerine, hukuka aykırı mahkeme kararıyla zarar verilmesinin önlenmesidir (Öztürk, Bahri - Erdem, Mustafa Ruhan, Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Onbirinci Baskı, Seçkin Yayınevi. 2007, s. 824).
    HAGB "Düşme" kararının temyiz merciince sadece şeklen sınırlı olarak incelenmesi demek kanun yolu merciinin fail hakkında HAGB kararı verildikten sonra sadece denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işleyip işlemediği ile yükümlülüklerine uygun davranıp davranmadığına bakması demektir.
    Bu bağlamda, CMK’nın 231/10. maddesi uyarınca verilen davanın düşmesine ilişkin kararın temyiz kanun yolunda denetlenirken, sadece sınırlı inceleme yapılabileceği yönündeki kararının ilk sakıncası "Sanığın aklanma talebinin" görmezden gelinmesidir. Sanığın suçsuzluk/masumiyet karinesini korumak gerekir. Beraat etmek isteyen sanık CMK"nın 231/6. maddesine göre HAGB kararı verilmesini kabul etmeyebilir. Dolayısıyla sanığın devletle anlaşma sağlayarak hakkında HAGB kararı verilmesini kabul ediyorsa sonuçlarına katlansın yönündeki iddia gerçekçi değildir. Çünkü sanığın HAGB kararını kabul edip etmediği henüz mahkûmiyet veya beraat kararı verileceğinin bilinmediği bir anda sorulmaktadır. Sanığın ise HAGB kararını daha güvenceli bulup kabul etme ihtimali her zaman vardır ve genelde de böyle olmaktadır. Belirtelim ki itiraz mercilerinin sübut ve vasıflandırma yönünden hata yapma ihtimalleri her zaman vardır. Bu nedenle düşme kararının temyiz edilmesinde beraat edip aklanmak isteyen sanığın her zaman hukuki yararı bulunmaktadır. Kaldı ki CMK"nın 223/9. madde ve fıkrasında, derhal beraat kararı verilebilecek hâllerde düşme kararı verilemeyeceği belirtilmektedir. Kanun yolu denetiminin sınırlı olması hâlinde CMK"nın bu emredici hükmünün de uygulanması mümkün olmayacaktır.
    CMK’nın 231/10. maddesi uyarınca verilen "Düşme" kararına yönelik temyiz kanun yolunda incelemenin sınırlı olarak yapılabileceğinin ikinci sakıncası davaya katılması aynı Kanun"un 233-243. maddelerinde düzenlenen mağdurun hakları görmezden gelinmektedir. İstisna da olsa mağdur davadan haberdar edilmemiş olabilir. Duruşmadan haberdar edilme mağdur ve şikâyetçi için kovuşturma aşamasında kullanılabilecek bir hak olarak düzenlendiği düşünüldüğünde, kanun yolu merciince düşme kararı sınırlı inceleneceği için bu husustaki hak kaybını gideremeyecektir.
    Diğer bir sakınca ise suçun vasıflandırılmasında yapılan hatalar vasfa ilişkin inceleme yapılamaması nedeniyle giderilemeyeceğinden, mağdurun iddiaları göz ardı edilmek suretiyle haklarına zarar verilmekte adalete erişimi yok sayılmaktadır. Örneğin adam öldürmeye teşebbüs suçunun kasten yaralama, yağma suçunun hırsızlık suçu olarak yanlış vasıflandırılmasında temyiz kanun yolunda bu hatalar düzeltilemeyecektir.
    Bu nedenlerle CMK"nın 231/10. maddesi uyarınca verilen davanın düşmesine ilişkin karara yönelik temyiz kanun yolunda sadece sınırlı inceleme yapılabileceği yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz." şeklinde,
    Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Ceza Genel Kurulu Üyesi de; "Temyiz incelemesinin dosyanın esasına ilişkin olarak yapılması gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanarak İlk Derece Mahkemesince verilen düşme hükmünün, esastan incelenmek suretiyle onanmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin usul ve kanuna uygun olan 21.01.2016 tarihli ve 37-1 sayılı düşme hükmünün ONANMASINA,
    2- Dosyanın, Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.09.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi