Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki olduğu 208 ve 209 parsel sayılı taşınmazlara, davalı şirketin hafriyat, taş vb. şeyler koyarak müdahale ettiğini, zarar verdiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, taşınmaz üzerindeki taş vb. şeylerin kaldırılması ve tazminat isteğinde bulunmuştur.
Davalı, şirketin çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazlara fırlayan taşların temizlenmesine davacının engel olduğunu, süreklilik arzeden müdahalenin olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı şirketin çalışmaları sırasında dava konusu 208 parsel sayılı taşınmazın bu bölümüne taşların dökülmüş olduğu, 209 parsel sayılı taşınmaza bir müdahalenin olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı şirket vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.11.2008 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat D. A.A. ile temyiz edilen N. Ş..geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmazlara elatmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi, ecrimisil ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 208 ve 209 parsel sayılı taşınmazlarda davacının irsen gelen payının bulunduğu, davalı şirketin taşınmazlarda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı, ancak 209 parsel sayılı taşınmaza eylemli olarak bir elatma olgusunun saptanamadığı ve bu taşınmaz bakımından davacı için doğmuş bir zararın da tespit edilemediği nedeniyle davanın reddine karar verilmesi, ayrıca 208 parsel sayılı taşınmazın ise davalı şirketin civar taşınmazlarda taş ocağı işletirken dinamit patlatmak suretiyle oradan çıkan taş vs. nin bu parselin bu bölümünü malikinin tasarruf edemeyeceği şekle dönüştürdüğü belirlenmek ve bu olgu mahkemece benimsenmek suretiyle davada yer alan istekler bakımından bu parsel hakkındaki davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur. Davalının, öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ancak, hemen belirtilmelidir ki; kötü niyetli zilyedin taşınmaza elatmasından dolayı taşınmaz malikine ödemekle mükellef olduğu haksız işgal tazminatı ecrimisildir. Bunun ise, en azı kira bedeli, en fazlası mahrum kalınan gelir olacağında şüphe yoktur.
Oysa, mahkemece, bir taraftan ecrimisil adı altında bilirkişi raporunda belirtilen meblağ hüküm altına alınırken diğer taraftan gelir kaybı adı altında ayrıca bir değere hükmedilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.
Diğer taraftan, taşınmaza haksız fiil oluşturacak şekilde taşların yayılmasına sebebiyetten dolayı davacı bunların kaldırılmasını, taşınmazın eski hale getirilmesini talep etmiş, 17.5.2007 tarihli dilekçesi ile buna karşılık olmak üzere 150.00.-YTL"nın karar altına alınmasını istemiştir.
Esasen, eski hale getirme talebi ile ilgili kurulacak hüküm nedeniyle ortaya çıkacak giderlerin infazla ilgili olduğu, infaz aşamasında belli olacağı kuşkusuz ise de; davacı, değinildiği gibi talebini 150.00.-YTL. ile sınırlandırdığına göre taleple bağlılık ilkesi gözardı edilerek, istek dışına çıkmak suretiyle 716.00.-YTL"nın karar altına alınmış olmasıda doğru değildir.
O halde, davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına , 14.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.