Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/9447
Karar No: 2008/11790
Karar Tarihi: 13.11.2008

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/9447 Esas 2008/11790 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, dava konusu taşınmazda davalılarla birlikte paydaş olduklarını, davalıların taksim yapılmadan taşınmaza bina yaptırıp etrafını duvarla çevirerek taşınmaza müdahale ettiklerini iddia ederek elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, davacıların taleplerini kısmen kabul etmiş ve davanın açılmamasına ve bazı davacıların davanın reddine karar vermiştir. Davacılar taksim yapılmadan yapılan bina ve duvarın haksız eylem olduğunu belirtip davayı açmışlardı.
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Ancak, paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tap
1. Hukuk Dairesi         2008/9447 E.  ,  2008/11790 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : GAZİANTEP 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 19/06/2008
    NUMARASI : 2007/340-2008/288

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, dava konusu 257 parsel sayılı taşınmazda davalılarla birlikte paydaş olduklarını, davalıların taksim yapılmadan taşınmaza bina yaptırıp etrafını duvarla çevirerek taşınmaza müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuşlardır.
    Davalılar, taşınmazın annelerinden miras yoluyla intikal ettiğini, taşınmazın paylarına düşen kısmına bina yaptırdıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davacılardan A., H. A.ve F.B.yönünden davanın HUMK’nun 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, diğer davacılar S. Y.ve M. A. yönünden davanın kabulü ile taşınmazda paydaş olan davalıların rızai ve harici taksim olmaksızın bina yapıp etrafını duvarla çevirmek suretiyle haksız elattıkları gerekçesiyle, elatmalarının önlenmesi ile bina ve duvarın yıkımına karar verilmiştir.
    Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden toplanan delillerden, dava konusu 257 parsel sayılı taşınmazda, davacılarla birlikte davalılardan F.in paydaş olduğu görülmektedir.
    Davacılar, davalıların dava konusu taşınmazın bir bölümüne rızaları olmaksızın bina yapmak ve etrafını duvarla çevirmek suretiyle haksız olarak elattıklarını ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.
    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince; yukarıda değinildiği üzere, TMK’nun 692. maddesi hükmüne göre taşınmazdan yararlanılması konusunda yapı yapılmakla vasfının değişip değişmeyeceğinin irdelenmesi suretiyle ve bu konuda taraf delillerinin toplanarak değinilen ilkeler çerçevesinde soruşturmanın tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Hal böyle olunca,davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi