Esas No: 2015/1689
Karar No: 2015/1689
Karar Tarihi: 30.10.2018
Ölüm - Soruşturmanın makul süratle yürütülmemesi - Yaşam hakkı - AYM İkinci Bölüm 2015/1689 Esas 2015/1689 Karar Sayılı İlamı
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ABDULBAKİ ERTAKUŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/1689) |
|
Karar Tarihi: 30/10/2018 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Recep KÖMÜRCÜ |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör |
: |
Murat İlter DEVECİ |
Başvurucular |
: |
1. Abdulbaki ERTAKUŞ |
|
|
2. İmran ÇETİN |
|
|
3. İsmail ERTAKUŞ |
|
|
4. Perizade ÇETİN |
|
|
5. Sıddık ERTAKUŞ |
Vekili |
: |
Av. Timur DEMİR |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ölüm olayı ile ilgili soruşturmanın makul süratle yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu Bakanlık görüşüne cevap vermemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Ağrı iline bağlı Aşağıkent ve Sağırtaş köyü sakinleri arasında -iki köy arasında uzun süredir devam eden bir mera anlaşmazlığı bulunmaktadır- 1/8/2008 tarihinde saat 15.00-15.30 sıralarında bir kavga meydana gelmiş, yaşanan bu olay neticesinde üç kişi ölmüş, pek çok kişi de yaralanmıştır. Ölenlerden B.K.; başvuruculardan Sıddık Ertakuş ile Abdulbaki Ertakuş"un babası, başvurucu İsmail Ertakuş"un ise dedesidir. Ölen M.E.; başvurucu Perizade Ertakuş"un eşi, ölen Mu.E. ise başvurucu İmran Ertakuş"un babasıdır. Başvurucu Sıddık Ertakuş, ölen M.E. ve Mu.E.nin yeğeni olduğunu öne sürmüş olsa da söz konusu yakınlık Anayasa Mahkemesince tespit edilememiştir.
10. Meydana gelen olay hakkında Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı) derhâl ve kendiliğinden soruşturma başlatmıştır.
11. Soruşturma kapsamında olay yeri incelenmiş, elde edilen deliller muhafaza altına alınmış, Olay Yeri Tespit Tutanağı ve olay yeri krokisi düzenlenmiştir. Olay yerinin fotoğrafları çekilerek soruşturma evrakı arasına alınmıştır. Olay anını gösteren bir mobil telefona ait video kaydı üzerinde inceleme yaptırılarak videodaki kişiler teşhis edilmeye çalışılmıştır. Olaya dâhil olan kişilerden alınan el svapları ile olay esnasında havaya ateş eden kolluk görevlilerinin silahlarından çıkan kovanlar, olay yerinde ele geçirilen boş kovanlar ve kolluk görevlilerinin tabancalarından alınan numune kovanlar kriminal yönden incelettirilmiştir. Olay esnasında yaralanan kişilerin adli raporları aldırılmış, olaya karışan kişiler ile tanıkların ifadeleri alınmıştır.
12. Olay nedeniyle şüpheliler E.Y., S.Y., K.Y. ve B.Y Ağrı Sulh Mahkemesince tutuklanmış; firari şüpheliler M.N.Y. ve Eb.Y.nin yakalanması için de Ağrı Sulh Mahkemesince yakalama emri düzenlenmiştir.
13. Ölen M.Ç.nin cesedi üzerinde klasik otopsi işlemi yapılarak M.Ç.nin kesin ölüm sebebi tespit edilmiştir. Diğer maktüllerin kesin ölüm sebeplerinin tespiti için birtakım yazışmalara gereksinim duyulması nedeniyle M.Ç.nin öldürülmesi olayına ilişkin soruşturma, B.Ç. ve Mu.Ç.ninöldürülmesi olayıyla ilgili yürütülen soruşturmadan tefrik edilmiştir.
14. Cumhuriyet Başsavcılığı, M.Ç.nin öldürülmesiyle ilgili iddianameyi1/12/2008 tarihinde hazırlamıştır. İddianamede M.Ç.yi iştirak iradesiyle öldürdüğü iddia edilen E.Y., M.N.Y., B.Y., M.Y., Me.Y., S.Y., Ku.Y., Eb.Y. ve K.Y.nin kasten öldürme suçundan cezalandırılmaları istenmiştir. İddianamede; kalabalık iki grup arasında meydana gelen kavgada tarafların fazla olması, yaralı bir kısım kişinin şikâyetine ilişkin davanın asliye ceza mahkemesinde görülebileceği belirtilerek kasten öldürme suçuna ilişkin yargılamayı uzatmamak adına olayda meydana gelen yaralanmalarla ilgili asliye ceza mahkemesine dava açıldığı belirtilmiştir.
15. Bahse konu iddianame Ağrı Ağır Ceza Mahkemesince (Ceza Mahkemesi) kabul edilerek E.2008/298 sayılı dava dosyası üzerinden yargılamaya başlanmıştır.
16. Cumhuriyet Başsavcılığı;
i. 11/8/2008 tarihinde vefat eden B.E.nin kesin ölüm nedeninin tespiti için klasik otopsi yapılmak üzere cesedi Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup Başkanlığına (ATK Grup Başkanlığı) göndermiş, ATK Grup Başkanlığınca kesin ölüm nedeninin tespit edilememesi üzerine tüm tıbbi tedavi evrakı ile soruşturma dosyasını Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kuruluna göndererek kesin ölüm nedeni konusunda rapor aldırmış ve bu şekilde B.Ç.nin ölümü ile olay arasında illiyet bağı bulunduğunu saptamıştır. 18/8/2008 tarihinde vefat eden Mu.Ç.nin kesin ölüm nedeninin tespiti için Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan klasik otopsinin ardından ölenin organları, üzerinde toksikolojik inceleme yapılması için ATK Grup Başkanlığına, histopatolojik inceleme yapılması için ise Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş ve bu kurumlardan temin edilenraporlarla Mu.Ç.nin ölümü ile olay arasında illiyet bağı bulunduğu tespit edilmiştir.
ii. B.E. ve Mu.Ç.nin kesin ölüm nedenlerinin belirlenmesi üzerine 21/7/2009 tarihinde, adı geçen iki şahsın öldürülmesi olayıyla ilgili iddianameyi düzenlemiştir. B.E. ve Mu.Ç.yiiştirak iradesiyle öldürdüğü iddia edilen E.Y., M.N.Y., B.Y., M.Y., Me.Y., S.Y., Ku.Y., Eb.Y. ve K.Y.nin kasten öldürme suçundan cezalandırılmalarının istendiği söz konusu iddianame Ceza Mahkemesince kabul edilmiş ve E.2009/163 sayılı dava dosyası üzerinden yargılamaya başlanmıştır. Ancak Ceza Mahkemesi 23/10/2009 tarihinde, olayların aynı gün meydana geldiği, delillerin ortak olduğu ve yargılamalar arasında fiilî ve hukuki bağlantı bulunduğu gerekçesiyle davanın E.2008/298 sırasına kayıtlıdiğer davayla birleştirilmesine karar vermiştir.
iii. Kasten yaralama ve/veya ruhsatsız ateşli silahlar ile bunlara ait mermileri bulundurma suçlarını işledikleri iddiasıyla on sekiz müşteki şüpheli/şüpheli hakkında 2/12/2008 tarihli iddianame ile Ağrı 1. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açmıştır. Ağrı 1. Asliye Ceza Mahkemesi 10/2/2010 tarihinde, aralarında fiilî ve hukuki irtibat bulunduğu, Ceza Mahkemesinin muvafatinin bulunduğu gerekçesiyle davanın Ceza Mahkemesinin E.2008/298 sırasına kayıtlı davayla birleştirilmesine karar vermiştir.
iv.B.Y.ye karşı kasten yaralama suçunu işledikleri iddiasıyla 22/9/2011 tarihli iddianameyle başvurucu Sıddık Ertakuş ile H.E. ve T.C. hakkında Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açmıştır. Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesi 21/12/2011 tarihinde, aralarında fiilî ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle davanın Ceza Mahkemesinin E.2008/298 sırasına kayıtlı davayla birleştirilmesine karar vermiştir.
17. Ceza Mahkemesi yürüttüğü yargılama kapsamında;
i. Sanıklar E.Y. ve M.Y.nin; katılan sanıklar K.Y., S.Y., B.Y., M.S.C., Es.Ç., T.C., T.Ç., H.E., S.E., Me.Y., Ku.Y., hakkındaki yakalama emri 11/1/2010 tarihinde infaz edilen Eb.Y. ve yargılamada katılan sanık olarak yer alan başvurucular Sıddık Ertakuş, Abdulbaki Ertakuş ve İsmail Ertakuş"un; tanıklar N.İ., N.D., E.B., S.U., A.E., Me.Ç., Ne.D., S.N., H.K., M.K.K., A.Y., M.G., Meh.Y., T.U., Z.B., Hü.E., C.A., Ce.A., Ş.K., K.E., S.K., A.A., A.Y., Sa.Y., Kı.Y., Ke.Y., B.K.ve R.Y.nin ve katılanlar F.Ç. ile M.E.nin ifadelerini doğrudan, tanıklar R.B. ve Ke.Y.nin ifadelerini ise istinabe suretiyle almıştır.
ii. 13/11/2009 tarihinde bilirkişi refakatinde olay yerinde keşif yapmış ve bilirkişiden rapor almıştır.
iii. Me.Y. ve Es.Ç.nin yaralanmalarına ilişkin adli raporları aldırmıştır.
iv. Olay anını gösteren video kaydının netleştirilmesi ile yavaşlatılıp büyütülmesi için TRT, TÜBİTAK, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bilişim Suçları Ve Sistemleri (Siber Suçlarla Mücadele) Şube Müdürlüğü ve Hacettepe Üniversitesi Adli Bilişim Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğüne müzekkereler yazmıştır.
18. Bir kısmı sadece tutuklu sanığın tutukluluk durumunun incelenmesine hasrettiği elli celse sonunda Ceza Mahkemesi 24/4/2012 tarihinde, kasten yaralama ve ruhsatsız ateşli silahlar ile bunlara ait mermileri bulundurma suçları yönünden sanıklar hakkında hüküm kurmuş; sanık Ku.B.nin beraatine karar vermiş; M.Ç. ve Mu.Ç.ye yönelik eylemleri nedeniyle yedi sanığın kasten öldürme suçundan mahkûmiyetlerine hükmetmiş ve hakkında yakalama emri bulunmasına rağmen yakalanamayan sanık M.N.Y. hakkındaki suçlamalara ilişkin davalar ile bir kısım sanığın B.E.ye karşı kasten öldürme suçunu işlediği iddiasıyla açılan davaların birlikte değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle söz konusu davaların mevcut davadan ayrılmasına karar vermiştir.
19. Tefrik edilen dava Ceza Mahkemesinin E.2012/75 sırasına kaydedilmiştir.
20. Ceza Mahkemesince verilen kararın Cumhuriyet savcısı, sanık müdafileri ve katılanlar vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi (Ceza Dairesi) dosyayı incelemiş ve 31/3/2014 tarihinde usule ilişkin başka sebepler yanında, soruşturma aşamasında dahi ifadesi alınamayan sanık M.N.Y. hakkında düzenlenen yakalama emrinin infazının makul bir süre daha beklenerek yakalama emrinin infaz edilmesi halinde delillerin birlikte değerlendirilmesi amacıyla sanıklar hakkında maktul B.E.yi öldürme suçu yönünden açılan dava ile sanık M.N.Y. hakkında açılan davaya ilişkin tefrik edilen dosyanın yeniden birleştirilmesi ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tespiti gerektiği ve aynı öldürme eylemlerinin failleri olarak yargılanan sanıklardan birisinin savunulmasının diğer sanık yönünden savunmada zaafiyet yarattığı durumlarda sanıkların ayrı ayrı müdafiler tarafından savunulmasının lazım olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
21. Bozma ilamı sonrasında dava dosya Ceza Mahkemesinin E.2014/121 sırasına kaydedilmiş ve ilk duruşma 26/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
22. Bu esnada sanıklar K.Y., S.Y. ve B.Y.nin makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasıyla 2013 yılında yaptıkları başvuru (B. No: 2013/6241) Anayasa Mahkemesince 16/9/2015 tarihinde karara bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesi söz konusu başvuruda, davada yer alan kişi sayısı ve davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliğinin yargılamanın karmaşık olduğunu ortaya koyduğunu belirtmiş; bununla birlikte başvurucuların tutuklu olduğu ve söz konusu yargılamanın yaklaşık 7 yıl 1 aydır devam ettiği dikkate alındığında yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varmıştır.
23. Bozma sonrası yapılan yargılamada Ceza Mahkemesi E.2012/75 sayılı dava dosyasında mevcut belgeleri incelemiş, sanık M.N.Y. hakkında düzenlenen yakalama emrinin infazını beklemiş ve 15/10/2015 tarihinde, kasten yaralama ve ruhsatsız ateşli silahlar ile bunlara ait mermileri bulundurma suçları yönünden sanıklar hakkında hüküm kurmuş; sanık Ku.B.nin beraatine karar vermiş ve M.Ç. ile Mu.Ç.ye yönelik eylemleri nedeniyle yedi sanığın kasten öldürme suçundan mahkûmiyetlerine hükmetmiştir.
24. Kararın sanık müdafileri ve katılanlar vekilince temyiz edilmesi üzerine Ceza Dairesi 26/4/2017 tarihinde, sanık Me.Y.nin maktullere yönelik kasten öldürme suçuna katıldığına ilişkin her türlü kuşkudan uzak yasal ve yeterli delil bulunmadığı nazara alınarak beraati yerine, oluşa uygun düşmeyen gerekçeyle mahkumiyetine karar verildiğini belirterek Me.Y. yönünden kurulan hükmün bozulmasına, diğer sanıklar hakkında kasten öldürme suçu yönünden kurulan hükümlerin ise onanmasına karar vermiştir. Böylece M.Ç. ve Mu.Ç.ye yönelik eylemler nedeniyle sanık Me.Y. dışındaki altı sanığa verilen mahkûmiyet cezaları 26/4/2017 tarihinde kesinleşmiştir.
25. Bozma sonrası sanık Me.Y. hakkındaki dava dosyası Ceza Mahkemesinin E.2017/425 sırasına kaydedilmiş, bozma sonrası yapılan yargılamada bozma ilamına uyulmuş ve 31/10/2017 tarihinde sanık Me.Y.nin beraatine karar vermiştir. Söz konusu karar katılanlar vekilince temyiz edilmiş olup henüz kesinleşmemiştir.
26. B.E.nin öldürülmesi ile ilgili davada yürütülen yargılama, Ceza Mahkemesinin E.2012/75 sayılı dosyası üzerinden devam etmekte olup sanık M.N.Y. hakkında çıkarılan yakalama emrinin infaz edilememesi nedeniyle sonuçlandırılamamıştır.
27. Yargılamada, başvurucular Perizade Çetin ile İmran Çetin katılan sıfatıyla yer almıştır.
28. Yargılama sırasında sanık E.Y. 20/8/2010 tarihinde, sanıklar B.Y., K.Y. ve S.Y. ise 9/5/2014 tarihinde tahliye olmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
29. Mahkemenin 30/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
30. Başvurucular, yargılamanın sürüncemede kalmaması amacıyla yakalanamayan sanık yönünden ayırma kararı veren Ceza Mahkemesinin diğer sanıklar yönden kurduğu hükmün "yakalama emrinin infaz edilmesinin makul bir süre daha beklenmesi gerektiği" gerekçesiyle Yargıtayca bozulduğunu, bu arada azami tutukluluk süresinin dolması nedeniyle tutuklu sanıkların tahliye edildiğini ve makul sürede sonuçlandırılamayan yargılamanın devam ettiğini belirterek Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
31. Bakanlık görüşünde, bazı Anayasa Mahkemesi kararları ve başvuruya konu soruşturmada yapılan işlemlere yer verilerek başvurunun incelenmesinde bahse konu soruşturmanın ivedi ve özenli biçimde yürütülüp yürütülmediğinin değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
B. Değerlendirme
32. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, yaşama... hakkına sahiptir."
33. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının özü, yakınlarının ölümü ile ilgili soruşturmanın makul sürede sonuçlandırılmamasına ilişkindir. Bu nedenle söz konusu iddia, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşama hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
34. Yaşama hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuruya konu olayda ölenlerden B.K. başvuruculardan Sıddık Ertakuş ile Abdulbaki Ertakuş"un babası, başvurucu İsmail Ertakuş"un ise dedesidir. Ölen M.E. başvurucu Perizade Ertakuş"un eşi, ölen Mu.E. ise başvurucu İmran Ertakuş"un babasıdır. Bu nedenle başvuruda başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
35. Diğer taraftan açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan yaşama hakkının usule ilişkin boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
36. Devlet yaşama hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmi bir soruşturma yürütmek durumundadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
37. Yürütülen bu soruşturma makul bir özen ve süratle yürütülmelidir (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30). Bu husus, hukuk devletine bağlılığın sağlanması ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi yönünden bir gerekliliktir.
38. Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yapılıp yapılmadığına ilişkin tespit; başvuruya konu olayın kendi koşullarına, soruşturmadaki şüpheli veya sanık sayısına, suçlamaların niteliğine, olayın karmaşıklık derecesine ve soruşturmanın ilerlemesine engel olan unsurlar ya da güçlüklerin bulunup bulunmadığına göre farklılık gösterebilecektir (Fahriye Erkek ve diğerleri, B. No: 2013/4668, 16/9/2015, § 91).
39. Somut olayda başvurucuların yakınlarının 2008 yılında vefat ettiği, inceleme tarihi itibarıyla hakkında yakalama emri bulunmayan sanık Me.Y. hakkındaki davanın dahi sonuçlandırılamadığı ve sanıklar K.Y., S.Y. ve B.Y.nin makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasıyla yaptıkları başvuru hakkında Anayasa Mahkemesince verilen karar dikkate alındığında başvurucuların yakınlarının ölümüyle ilgili soruşturmanın makul süratle yürütüldüğünün söylenemeyeceği kanaatine varılmıştır.
40. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşama hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden
41. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
42. Başvurucular, yaşama hakkının usul boyutunun ihlali nedeniyle ayrı ayrı 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
43. Başvuruda, yaşama hakkının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
44. Yaşama hakkının usul boyutunun ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara müştereken net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
45. Kararın bir örneğinin Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
46. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşama hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşama hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara net 30.000 TL manevi tazminatın müştereken ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.