Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2862
Karar No: 2021/859
Karar Tarihi: 29.06.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2862 Esas 2021/859 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2862 E.  ,  2021/859 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “Tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Eskişehir 2. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1999 yılından itibaren eşi Reşat Aydoğmuş"un hak sahibi olarak ölüm aylığı aldığını, 2002 yılında babasının vefatı sonrası talebi üzerine babasından dolayı da ölüm aylığı bağlandığını, Kurumun 09.07.2014 tarihli yazısı ile eşinden aldığı ölüm aylığının brüt asgari ücretten fazla olması nedeni ile babasından aldığı aylığın borç çıkarıldığını, davalı Kurumun 23.07.2014 tarihli işleminin iptalini, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkilinin 27.925,60TL"nin iadesi ile yükümlü olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davacının eşinden vazife malülü ölüm aylığı hak sahibi olarak aylık aldığını, babası İsmail Kavak"ın Bağ-Kur sigortasına tabi iken 31.05.2002 tarihinde vefat ettiğini, ölüm tarihi itibarı ile 08.08.2001-01.08.2003 tarihleri arasında ölüm aylığı bağlanabilmesi şartlarına tabi olduğunu, davacının 4/c vazife malulü ölüm aylığının brüt asgari ücretten fazla olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle ölüm aylığının başlangıç tarihi itibarı ile iptal edildiğini, 27.925,60TL tutarında borç çıkarıldığını, borcun faizsiz olarak tahsil edileceğini, belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 17.11.2014 tarihli ve 2014/578 E., 2014/726 K. sayılı kararı ile; davacının babasının 31.05.2002 tarihinde vefatı nedeniyle kendisine aylık bağlanabilmesi için 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu’nun (1479 sayılı Kanun) o tarihte yürürlükte olan 45/2-c maddesi uyarınca; kız çocukları için geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulunu taşıması gerektiği, davacının tahsis talep tarihi itibarıyle Emekli Sandığı iştirakçisi olan ölen eşinden aldığı aylığın brüt asgari ücretten fazla olması nedeniyle bu koşulu taşımadığından, davacının babasından aylık almaya hak kazandığının tespitine ilişkin talebinin reddine; davacının babasından aylık bağlanması için talepte bulunduğu sırada, eşinden aylık almakta olduğunu Kuruma bildirmiş olması, davacının Kurumu yanıltır şekilde herhangi bir işlem ve eylemde bulunmamış olması gözetildiğinde davacının iyiniyetli olduğu, yersiz ödenen aylıkların iadesi talebinin temelini davalının sebepsiz zenginleşmesi oluşturduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 79/1. maddesi ile 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 63. maddesinde ifadesini bulan iyiniyetle zenginleşen kimsenin zenginleşmenin geri verilmesinden dolayı zenginleşme hiç olmasaydı bulunacağı durumdan daha kötü duruma düşürülemeyeceğine ilişkin hukukî ilke karşısında bu aylıkların davalıdan (davacıdan) tahsilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davacıya ödenen aylıkların yersiz ödeme nedeni ile tahsiline ilişkin Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
    Özel Dairenin Bozma Kararı:
    7. Eskişehir 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 13.06.2016 tarihli ve 2015/1979 E., 2016/9746 K. sayılı kararı ile; “..1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerekçelere göre sair temyiz itirazlarının reddine;
    2-Yersiz ödemelerin geri alınmasına ilişkin konuya gelince; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 506 sayılı Kanunun anılan hükmü yürürlükten kaldırılmış ve konu 5510 sayılı Kanunun 96. maddesinde düzenlenmiştir.
    5510 sayılı Yasanın 96. maddesinde “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
    b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.
    Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır.” denilmekle kurumca yersiz ödemelerin geri alınmasına ilişkin esas ve usuller belirlenmiştir.
    Elde 17.11.2014 tarihinde açılan davada; davacının 1999 tarihinden itibaren eşinden ölüm aylığı bağlandığı, 01.10.2002 tarihinden itibaren de babasından dolayı 1479 sayılı Kanun’un 45. Maddesi hükümlerine göre davacıya aylık bağlandığı anlaşılmış olup Kurumca 23.07.2014 tarihinde davacıya yazılan yazı içeriğinde, 03.08.2013 tarihinde yapılan işlem neticesinde davacıya babasından dolayı sehven aylık bağlandığının ve bu işlemin Kurum hatasına dayandığının belirtildiği belirgindir. Mahkemece ise, kısmen kabul kararı ile babasından ölüm aylığına hak kazanamayacağı ancak Borçlar Kanunu hükümleri gözetilerek davacının iyiniyetli olduğu gözetilip yersiz ödenen aylıklar yönünden Kurum işlemi iptal olmuştur. Mahkemenin bu kabulü hatalıdır. Mahkemece, davacıya tebliğ edilmiş borç bildirim yazısının bulunup bulunmadığı, bulunması halinde davacıya tebliğ tarihi araştırılıp belirlenmeli, Kurumdan tebliğ tarihinin belirlenememesi halinde, davacı tarafından Kurum aleyhine açılan dava tarihi gözetilerek, yersiz aylıklara 5510 sayılı Kanunun 96/b maddesi kapsamında işleyecek faizin başlangıç tarihi de belirlenerek, 5510 sayılı Kanun’un 96/b maddesine göre karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 09.02.2017 tarihli ve 2016/535 E., 2017/70 K. sayılı kararı ile; mahkememizin 16.02.2015 tarihli ve 2014/917 E., 2015/63 K. sayılı kararında da aynı gerekçe ile davanın kısmen kabulü ile yersiz ödeme nedeniyle tahsile ilişkin Kurum işleminin iptaline karar verildiği ve kararın 21. Hukuk Dairesinin 18.02.2016 tarihli ve 2015/8893 E., 2016/2359 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, aynı gerekçe ile aynı yönde verilen kararlarda temyiz incelemesi sonucunda farklı daireler tarafından farklı sonuçlara ulaşılmasının hukukî belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırı olduğu; 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile Sosyal Güvenlik Kurumu kurularak, mevzuat birliğini sağlamaya yönelik olarak 5510 sayılı Kanun’un kabul edildiği, tüm modern sosyal güvenlik sistemlerinde yer alan ölüm sigortası, sigortalının yaşamını yitirmesi durumunda geride kalan ve hak sahibi olarak nitelendirilen (tanımlanan) kişilerin geleceklerini güvence altına almayı amaçlamakta olduğu (Yargıtay 10. HD.15.12.2011 gün ve 2011/4350 E.-2011/18230 K.), davacıya babasından kaynaklı olarak yapılan ödemelerin iadesine hükmedilmesi hâlinde, sosyal güvenlik mevzuatına, 10. Hukuk Dairesinin kararında açıklanan amaçlarına ve mevzuatın genel amacına aykırı bir sonuç ortaya çıkacağı, kanunun bir maddesinin, sadece madde metniyle sınırlı ve amacına aykırı olarak yorumlanmasının mümkün olmadığı belirtilerek önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yersiz ödendiği ihtilaflı olmayan ölüm aylığının davacıdan istirdadı gereken tutarının 5510 sayılı Kanun"un 96. maddesine göre mi yoksa 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümlerine göre mi belirlenmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.

    III. ÖN SORUN
    12. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

    IV. GEREKÇE
    13. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
    14. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
    15. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, yeni hüküm olarak kabul edilir.
    16. Somut olayda; mahkemece ilk kararda davacının 1479 sayılı Kanun’un o tarihte yürürlükte olan 45/2-c maddesi uyarınca kız çocukları için geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulunu Emekli Sandığı iştirakçisi olan ölen eşinden aldığı aylığın brüt asgari ücretten fazla olması nedeniyle taşımadığından babasından aylık almaya hak kazandığının tespitine ilişkin talebinin reddine; davacının babasından aylık bağlanması için talepte bulunduğu sırada, eşinden aylık almakta olduğunu Kuruma bildirmiş olması, davacının Kurumu yanıltır herhangi bir işlem ve eylemde bulunmamış olması gözetildiğinde davacının iyiniyetli olduğu, yersiz ödenen aylıkların iadesi talebinin temelini davalının sebepsiz zenginleşmesi oluşturduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 79/1. ve mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 63. maddesi hükümler gereği yersiz aylıkların davacıdan tahsilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davacıya ödenen aylıkların yersiz ödeme nedeni ile tahsiline ilişkin Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
    17. Davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yersiz aylıklara 5510 sayılı Kanunun 96/b maddesi kapsamında işleyecek faizin başlangıç tarihi de belirlenerek, 5510 sayılı Kanun’un 96/b maddesine göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulması sonrası Mahkemece “..Mahkememizin; 2014/917 Esas, 2015/63 Karar sayılı ve 16/02/2015 tarihli bir başka kararında aynı gerekçe ile davanın kısmen kabulü ile yersiz ödeme nedeniyle tahsile ilişkin kurum işleminin iptaline karar verilmiş, verilen Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin 2015/8893 Esas, 2016/2359 Karar sayılı ve 18/02/2016 tarihli kararı ile onanarak kesinleşmiştir. Aynı gerekçe ile aynı yönde verilen kararlarda temyiz incelemesi sonucunda farklı daireler tarafından farklı sonuçlara ulaşılması hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır. ..Tüm modern sosyal güvenlik sistemlerinde yer alan ölüm sigortası, sigortalının yaşamını yitirmesi durumunda geride kalan ve hak sahibi olarak nitelendirilen (tanımlanan) kişilerin geleceklerini güvence altına almayı amaçlamaktadır. (Yargıtay 10.H.D.15.12.2011 gün ve 2011/4350 E.-2011/18230 K.) ..Davacıya babasından kaynaklı olarak yapılan ödemelerin iadesine hükmedilmesi halinde ise, Sosyal güvenlik mevzuatlarının, Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin kararında açıklanan amaçlarına aykırı sonuçlar ortaya çıkacaktır. ..Ödemelerin iadesine karar verilmesi halinde ise, mevzuatın genel amacına aykırı bir sonuç ortaya çıkacaktır. Kanunun bir maddesinin, sadece madde metniyle sınırlı ve kanunun amacına aykırı olarak yorumlanması mümkün değildir..” gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
    18. Görüldüğü üzere mahkemece ilk kararda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümleri kapsamında iade ile yükümlü olmadığı gerekçesiyle karar verilmiş iken, direnme adı altında verilen kararda sosyal güvenlik mevzuatlarının amaçları ile aynı gerekçe ile aynı yönde verilen emsal kararlar kapsamında değerlendirmeler yapılarak Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve değişik gerekçe ile karar verilmiştir.
    19. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, yeni ve değişik gerekçe ile verilen yeni hüküm bulunmaktadır.
    20. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.
    21. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

    V. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 29.06.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi