Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/492
Karar No: 2019/555

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/492 Esas 2019/555 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/492 E.  ,  2019/555 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 22-78

    Sanık ... hakkında kasten öldürme suçuna teşebbüsten açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanığın, TCK"nın 86/1, 86/3-e, 62/1, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Bilecik Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.05.2012 tarihli ve 27-85 sayılı hükmün sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 18.12.2014 tarih ve 5993-6375 sayı ile;
    "Oluşa ve dosya kapsamına göre; olay tarihinde sanık ... ile mağdurun arkadaşının eşi olan...’in, birlikte alkol alarak dışarıda vakit geçirdikleri, ..."in eve geç gelmesi üzerine, yanında mağdur ile birlikte evde kendisini bekleyen eşi ile tartışmaya başladığı, tartışmanın uzaması üzerine sanığı telefonla olay yerine çağırdığı, sanığın da bir süre sonra eve gelerek tartışmaya dâhil olduğu, tartışma esnasında mağdurun kendisine "Sen karışma, her şey senin başının altından çıkıyor" demesine sinirlenerek üzerinde taşıdığı ruhsatsız tabancayı çıkarttığı ve oturur vaziyette olan mağdurun ensesine doğru bir el ateş ettiği, mermi çekirdeğinin yumuşak doku seyirli olarak ilerlemesi sebebiyle hayati tehlike yaratmadan sağ meme altından vücudu terk ettiği olayda;
    Sanığın hedef aldığı vücut bölgesi, yara yeri ve yaralanmanın özelliği, kullanılan aletin elverişliliğine ilişkin hususlar birlikte dikkate alındığında; sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu hâlde, kasten öldürmeye teşebbüs yerine vasıfta yanılgıya düşülerek kasten yaralamadan hüküm kurulması," isabetsizliğinden sanığın ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkı saklı tutulmak suretiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 08.04.2015 tarih ve 22-78 sayı ile;
    "Mahkememizce sanığın eylemi yaralama suçu kapsamında kabul edilmiş ve hüküm de bu yönde kurulmuş ise de Yargıtay bozma kararı ile sanığın hedef aldığı vücut bölgesi, yara yeri ve yaralanmanın özelliği, kullanılan aletin elverişliliğine ilişkin hususlar birlikte dikkate alındığında, sanığın eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu hâlde, kasten öldürmeye teşebbüs yerine vasıfta yanılgıya düşülerek kasten yaralamadan hüküm kurulması nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay bozma kararına karşı 5320 sayılı Yasa"nın 8. maddesi gereği hâlen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nın 326/3. maddesi hükmü uyarınca direnme kararı verilerek;
    Sanık ..."ın, mağdur ..."a yönelik gerçekleştirdiği 6136 sayılı Yasa kapsamında yasak niteliği haiz atışa elverişli tabanca ile boyun kısmından bir kez ateş etmesi şeklinde sübut bulan ve mağdur ..."ın basit tıbbi müdahale ile iyileşmeyecek, hayati tehlike geçirmesine neden olmayacak şekilde yaralanmasına sebep olan eylemini;
    1- Sanık ... ile mağdur ... arasında öldürmeyi gerektirecek boyutta bir husumetin bulunmaması,
    2- Sanık ..."in mağdur ..."a yönelik tek el ateş etmesi,
    3- Silahlı atıştan sonra mağdurun vurulduğunu, ortamda bulunanların tamamının sanık ... ile mağdur ... da dâhil olmak üzere fark edememeleri ve buna rağmen sanık ..."in öldürme kastının doğal gereği olarak eylemine devam etmesi gerekirken bunu yapmaması,
    4- Silahın patlamasından sonra mağdur ..."ın ilk andaki beyanı ile de sabit olup diğer beyanlarla da doğrulandığı üzere sanık ..."in "Dua et sıyırdı, direkt girmedi" şeklinde beyanda bulunması ve yerine oturması,
    5- Silah patladıktan sonra mağdur ..."ın yaralandığını fark edemedikleri hâlde ortamda bulunanların hepsinin bir süre, kısmen de şaşkınlık içerisinde beklemeleri ve mağdurun boynundan kan aktığının bir süre sonra fark edilmesi ve akabinde mağdur ..."ın kendi iradesi ile evden ayrılıp hastaneye gitmesi,
    Dikkate alındığında; sanık ..."ın mağdur ..."a yönelik eylemini insan öldürme kastıyla gerçekleştirmediği ve en azından açıklanan hususların sanıktaki kastın insan öldürmeye yönelik olduğuna dair giderilmesi mümkün olmayan ciddi tereddütler ve şüpheler oluşturduğu, ceza hukukunun "şüphe sanık lehine yorumlanır" temel ilkesi karşısında sanık ..."in eylemine ilişkin kastının lehe değerlendirme ile yaralama olduğu" gerekçesiyle bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükmün de sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.05.2015 tarihli ve 154251 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 449-686 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.03.2017 tarih ve 218-952 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık... ... hakkında silahla tehdit ve kasten öldürme suçuna azmettirme, sanık... hakkında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçlarından verilen beraat kararları temyiz edilmeksizin; sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan verilen mahkûmiyet kararı Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü mü, yoksa kasten yaralama suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    27.01.2012 tarihli olay, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağında; 26.01.2012 tarihinde saat 22.30 sıralarında Bilecik Devlet Hastanesinde silahla yaralanan bir kişi olduğunun bildirilmesi üzerine görevlilerce hastaneye gidildiği, boyun kısmından yaralı ve tomografi çekilmekte olan mağdur ...’le görüşme imkânı bulunamadığı, hastane polisi ile yapılan görüşmede mağdurun kendi imkânları ve aracıyla hastaneye geldiği, hastane polisine hitaben “Beni..."in evinde arkadaşım ... isimli şahıs yaraladı” şeklinde beyanda bulunduğunun öğrenilmesi üzerine sanık ...’ın telefonla arandığı, saat 23.20 sıralarında sanık ... ile Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi önünde buluşulduğu, sanıkla yapılan ilk görüşmede mağdur ... ile aralarında herhangi bir olay meydana gelmediğini beyan ettiği, yapılan üst yoklamasında herhangi bir suç aletine rastlanılmadığı, sanığın polis merkezine getirildiği, sanık ...’in kendisine ait olan ve üzerinde bulunan bir adet koyu kahverengi renkli deri mont ve bir adet suni deri montu rızası ile teslim etmesi üzerine bahse konu eşyanın muhafaza altına alındığı; daha sonra inceleme dışı sanık...’in evine gidildiği, saat 23.40 sıralarında... ile yine inceleme dışı sanık... ...’in de polis merkezine getirildikleri, ... ... ile yapılan mülakatta “26.01.2012 tarihinde saat 19.00 sıralarında evine geldiğini, eşi... ...’in evde olmadığını, sonradan eve gelen eşi...’in moralinin bozuk olduğunu fark ettiğini, sorduğunda eşinin bu durumu açıklamak istemediğini söylediğini, saat 20.00 sıralarında yakın arkadaşı olan mağdur ...’in eve geldiğini, 20-25 dakika sonra yine arkadaşı olan sanık ...’ın eve geldiğini, birlikte evde oturup konuştuklarını, mağdur ... ve sanık ... arasında ağız münakaşası başladığını, sebebinin de eşi... olduğunu, tartışma esnasında sanık ...’in yanında getirdiği ve pantolonunun bel kısmında bulunan siyah renkli silahı çıkararak mağdur ...’ın oturduğu koltuğa yönelerek hamle yaptığını, eli ile mağdur ...’ın başından tuttuğunu ve korkutmak amaçlı silahı mağdurun sağ boyun kısmına yakınlaştırdığını, bu sırada silahın ateş aldığını, sanık ...’in daha sonra mağdur ...’ın karşısındaki koltuğa giderek oturduğunu, ..." a hitaben ‘Konuşmalarına dikkat et, adam ol’ gibi sözler sarf ettiğini, oda içerisinde bir iki dakika sessizlik olduğunu, akabinde...’in mağdur ..."a hitaben ‘Boynunda kan lekesi var” diyerek diğer odadan ıslak mendil getirdiğini, ..."ın önce lavaboya gittiğini, sonra da evden ayrıldığını, sanık ...’in ise telefonunun çaldığını ve silahı kendisine vererek saklamasını istediğini” beyan etttiği; ... ..."in eşi... ... ile yapılan mülakatta “Saat 19.00 sıralarında eve geldiğini, saat 20.00 sıralarında yakın arkadaşları olan mağdur ...’ın eve geldiğini, 20-25 dakika sonra da yine arkadaşları olan sanık ...’in eve geldiğini, birlikte evde oturup konuşmaya başladıklarını, mağdur ... ve sanık ... arasında ağız münakaşası başladığını, tartışma esnasında sanık ...’in yanında getirdiği ve pantolonunun bel kısmına sakladığı siyah renkli silahını çıkararak mağdur ...’ın oturmakta olduğu koltuğa yönelerek hamle yaptığını, eli ile mağdur ...’ın başından tuttuğunu ve korkutmak amaçlı silahı mağdur ...’ın sağ boyun kısmına yakınlaştırdığını, bu sırada silahın ateş aldığını, sanık ...’in daha sonra mağdur ...’ın karşısındaki koltuğa giderek oturduğunu, ..."a hitaben ‘Konuşmalarına dikkat et, adam ol’ gibi sözler sarf ettiğini, oda içerisinde bir iki dakika sessizlik olduğunu, akabinde kendisinin..."a hitaben ‘Boynunda kan lekesi var’ diyerek diğer odadan ıslak mendil getirdiğini ve..."ın odadan ben lavaboya gidiyorum diyerek evden ayrıldığını, kendisini telefon ile aradıklarında ulaşamadıklarını” beyan ettiklerinin belirtildiği,
    26.01.2012 tarihli muhafaza altına alma tutanağında; inceleme dışı sanık...’in, sanığın suçta kullandığı silahı kendisine verdiğini beyan etmesi üzerine... ile birlikte olayın meydana geldiği eve gidildiği, apartmanda ortak alan olarak kullanılan tavan arasında bulunan 9 mm çapında, siyah renkli tabanca ile bu tabancaya ait 1 adet şarjör ve şarjör içerisinde toplam 5 adet mermi ele geçirilerek...’in rızası doğrultusunda muhafaza altına alındığının bildirildiği,
    27.01.2012 tarihli olay yeri inceleme formunda; olayın meydana geldiği 3 katlı binanın 3. katındaki dairede yapılan incelemelerde, daire girişine göre mutfağın solundaki oturma odasında iki adet çekyat, TV masası, sehpa ve soba olduğu, içeride dağınıklığın ve karışıklığın bulunmadığı, herhangi bir kan izi, boş kovan ve çekirdeğin olmadığı, diğer odalarda da dağınıklığın ve karışıklığın olmadığı, apartmanın çatı katında ele geçirilen tabanca üzerinde yapılan parmak izi çalışmasında herhangi bir parmak izine rastlanılmadığı, sanık ..., mağdur ... ile inceleme dışı sanıklar ... ve...’in el svaplarının alındığının belirtildiği,
    Mağdur ... hakkında Bilecik Devlet Hastanesince düzenlenen 26.01.2012 tarihli genel adli muayene raporunda; saat 22.20"de acil servise ayakta gelen mağdur ...’ın kurşunlandığını ifade etmesi üzerine acil müdahale odasına alındığı, mağdurun boyun sağ arka tarafında giriş deliği ve sağ meme altında çıkış deliği olan kurşun yarası, sağ boyun bölgesinde sıyrık görüldüğü, genel durumu orta seviyede olan mağdurun 0,475 promil alkollü olduğu; aynı hastane tarafından düzenlenen 01.02.2012 tarihli kati raporda; mağdurun yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı ve yaşamını tehlikeye sokmadığı; Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 16.02.2012 tarihli raporda; mağdurun vücuduna giren kurşun deliğinin toraksa nafiz olmadığı, herhangi bir yaşamsal organa, büyük damar ve sinire isabet etmeden vücudu terk ettiği anlaşıldığından mağdurun yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu; Bursa Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 08.05.2012 tarihli raporda ise; mağdurdaki yaralanmanın yaşamını tehliye sokmadığı, vücutta kemik kırığı oluşmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı bilgilerine yer verildiği,
    Sanık ... hakkında Bilecik Devlet Hastanesince düzenlenen 27.01.2012 tarihli genel adli muayene raporunda; saat 01.05"te polis eşliğinde acil servise getirilen sanığın vücudunda darp ve cebir izine rastlanılmadığı, alkolmetreyle yapılan ölçümde sanığın 1,75 promil alkollü olduğunun belirtildiği,
    Bilecik Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 31.01.2012 tarihli tutanakta; mağdur ..."in alınan detaylı ifadesi esnasında kendisine yöneltilen ev ortamındaki olayın nasıl gerçekleştiğine ilişkin daha gerçekçi beyanlarda bulunması yönündeki sorulardan bir kısmına, “Bu konularda ifade tutanağına geçmemek koşulu ile açıklamada bulunabilirim. Eğer ..."ın bana anlattığı husus doğru ise ki elinde delil olmasa söylemez bana..."in de tutuklanacağını söyledi. ... ve..."in ailesinin dağılmasını istemediğimden ve kolluğa verdiğim ilk ifadede Servet hakkında şikâyetçi olup olmadığımı hatırlamadığımdan ve ne söylediğimi de anımsayamadığımdan fazla konuşmak istemiyorum. Bütün gerçekleri olduğu gibi anlatmış olsam her iki aile de dağılır. Ben kimsenin ceza almasını, ailesinin dağılmasını istemiyorum. ... ...’le olan ilişkime dair tutanağa bir beyan geçerse altını imzalamam. Kendisi neden bu şekilde itirafta bulunmuş bunu da anlamış değilim. Ben bu konunun evinde kaldığım, yiyip içtiğim, olaylardan habersiz... tarafından öğrenilmesini istemiyorum. Ayrıca...’le olan ilişkimiz nedeniyle Servet’in bana yönelik herhangi bir sorunu varsa o da kendi sorunudur. Ben daha detaylı ifadelerin tutanağa geçirilmesini istemiyorum. Aslında bu konuda konuşmak bile istemiyorum. Bu olayı unutmak istiyorum. Köyüme gidip koyun alıp merkezden uzaklaşmak istiyorum. Bu beyanlar tutanak altına alınır ve imzalamam istenirse imzalamayacağım. Olayı reddedeceğim." dediğine dair açıklamalara yer verildiği,
    Bilecik Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 01.02.2012 tarihli tutanakta; sanık müdafi tarafından getirilerek rızasıyla teslim edilen sanığa ait cep telefonunun incelenmesinde, “Cansu” ismiyle kayıtlı olan... ...’in sanığın cep telefonuna 26.01.2012 tarihinde mesajlar gönderdiği, saat 13.33’te gönderilen mesajda "Abi napıyorsun? işin yoksa iki bira içelim biryerlerde. ben daraldım.", saat 13.38’te gönderilen mesajda "Tamam ben ararım müsait olursam.", saat 21.32’de gönderilen mesajda "Kavga kıyamet yıkılıyo burda. Çok kötü.", saat 21.44’te gönderilen mesajda "Oturuyorum. Her şeyi... da bu da zor durumdayım.", saat 21.47’de gönderilen mesajda "Yok gülüm de. İstersen gel ben baş edemiyorum", saat 21.52’de gönderilen mesajda "Yok gülüm, gel s.ç ağızlarına şunların. Hemen çat kapı.", saat 21.52’de gönderilen mesajda "Söyledim ben Servetle oturduk diye", saat 22.02’de gönderilen mesajda "Tamam ..."ye deki nasıl adamsın sen. Gelince çıldır.", saat 22.05’te gönderilen mesajda "Anahtarı atıyım. Tuncayı kaçırma." şeklinde kayıtlar bulunduğu; cep telefonunun gönderilen mesajlar bölümünde kayıtlı herhangi bir mesaj bulunmadığının belirtildiği,
    03.02.2012 tarihli ev arama tutanağında; ... ve... Yurtsever"in evinde yapılan aramada, olayın meydana geldiği oda içerisinde bulunan girişe göre sol taraftaki sarı çekyatın kumaşla elyaf bölümü arasında deforme olmuş bir adet 9 mm çaplı mermi çekirdeği ele geçirildiğinin bildirildiği,
    Bursa Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 07.02.2012 tarihli ekspertiz raporunda; sanığın suçta kullandığı silahın, 9 mm çapında, yerli, el yapımı, yarı otomatik bir tabanca olduğu, normal olarak çalıştığı ve atışa engel mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, birlikte gönderilen 5 adet fişeğin de 9x19 mm çap ve tipinde olup çap ve tipine uygun ateşli silahlarda kullanılmak üzere imal edildikleri, söz konusu tabanca ile fişeklerin 6136 sayılı Kanun’a göre yasak niteliği haiz ateşli silah ve fişeklerden oldukları bilgilerine yer verildiği,
    Bursa Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 29.02.2012 tarihli ekspertiz raporunda; sanık ..."in sağ ve sol eli ile iki adet deri montundan alınan svaplarda atış artıklarına rastlanılmadığına dair belirleme yapıldığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Mağdur ... 27.01.2012 tarihinde Kollukta; 26.01.2012 tarihinde saat 20.30 sıralarında 7 yıldır arkadaşı olan ve ailece görüştükleri inceleme dışı sanık..."in evine muhabbet etmek amacıyla gittiğini, evde yalnız olan ...’nin, eşi...’in kafede olduğunu ve telefonlara cevap vermediğini, ona bakmaya gideceğini söylediğini, ...’yle birlikte evden çıktığını ve sokak üzerinde ...’den ayrıldığını, çarşı merkezinde gezindiğini, Valilik binasının önünde bulunan aracının yanına geldiğinde ...’yi tekrar aradığını, eşi... ile birlikte evde olduklarını öğrenmesi üzerine merakından tekrar ...’nin evine gittiğini, yerde oturmakta olan arkadaşı ..."nin moralinin bozuk olduğunu, ...’yi tutarak kaldırıp koltuğa oturttuğunu, ...’nin, eşi...’in kendisine nerede olduğunu söylememesi ve telefonla aramasından dolayı eşi..."in kendisine sinirlenmesi nedeniyle tartıştıklarını söylediğini, bu sırada..."in, ..."ye “Güvenmiyorsun” dediğini, daha sonra...’in ...’ye “Sana yalan söylemeyeceğim. Bunaldım ve ... ile birlikte Pelitözü köyü göletine gittik. Orada birlikte alkol aldık. Ben sana ihanet edecek olsam sen evdeyken de yaparım” dediğini, ...’in konuşurken bira içtiğini ve telefonla mesaj yazdığını, karşılarındaki koltukta oturduğundan kime ne yazdığını görmediğini, kendisinin ...’yle aynı çekyatta yan yana oturduklarını, yarım saat kadar bu şekilde sohbet ettiklerini, saatini tam olarak hatırlamadığı bir sırada odaya sanık ...’ın daha önceden odadan çıkan... ile birlikte girdiğini, sanık ...’in sol tarafta bulunan çekyata oturduğunu, ..."in de karşılarındaki çekyata oturduğunu, sanık ...’in “Benim hakkımda konuşuyorsunuz” dediğini, sanığa cevaben “Yok senin hakkında konuşmuyoruz” diye söylediğinde kendisine “Sen karışma, sus. Her şey senin başının altından çıkıyor. Ortalığı karıştırıyorsun. Seni vururum, öldürürüm” dediğini, kendisinin de sanığa “Vur, öldür” dediğini, o sırada sanığın elini montunun içine sokarak belinden siyah renkli tabancayı çıkartarak ayağa kalktığını ve kendisinin yanına geldiğini, sol eliyle kafasına bastırdığını ve sağ elinde bulunan silahı boynunun sağ tarafına tutarak ateş ettiğini, bu esnada ..."nin sağ tarafında oturduğunu, ..."in de karşılarında bulunan çekyatta oturduğunu, ..."in ayağa sıçrayarak “Ver o silahı bana” dediğini, bunun üzerine sanığın “Dua et direkt karşıya girmedi” diyerek yerine oturduğunu, silahın hâlen sanığın elinde olduğunu, sanığın kaç kez silah sıktığını ve o an yaralanıp yaralanmadığını tam olarak anlayamadığını, kanepede otururken sigara yakıp içtiği esnada karnına doğru akan bir ıslaklık hissettiğini ve yerinden kalkıp lavaboya giderken...’in de yanına gelerek “Boynun kanıyor silelim” dediğini, kabul etmeyip lavaboya gittiğini, boynunun kanadığını görünce hastaneye gitmeye karar verdiğini, evden tek başına çıktığını, kendisini silahla yaralayan sanık ...’dan davacı ve şikâyetçi olduğunu,
    Savcılıkta ve Mahkemede Kolluktaki ifadesinden farklı ve ona ek olarak; sanık ...’in neden sinirle yerinden kalkıp ensesine bastırarak silahın namlusunu ensesine dayayıp ateş ettiğini anlayamadığını, her şeyin şaka gibi geldiğini, Perşembe akşamı hastaneye gittiğini, Cuma günü saat 18.00 sıralarında taburcu olduğunu, sanığın Cumartesi ve Pazar günleri iki kez gelip kendisinden özür dilediğini, kendisine "Ben seni öldürmek istemedim. Alkolün etkisi ile ne yaptığımı bilmiyorum. Öldürsem elime ne geçerdi ki" dediğini, bu nedenle olayı ani gelişen şaka gibi algıladığını, olaydan önce sanığın eve geldiğinde kendilerine "Ne o beni mi çekiştiriyorsunuz" dediğini, sanık eve gelip odaya girdikten 4-5 dakika sonra olayın gerçekleştiğini, kendisi ile yakından hiçbir hukuku ve kavgası olmayan sanığın durduk yere kanepeden kalkıp şaka ile ensesine silahı dayadığını, ne olduğunu anlayamadan bir anda silahın patladığını, silahı kurusıkı zannettiğini, hastaneye gidene kadar canının yanmadığını, hastaneye gidince sanığın gerçek tabanca ile ateş ettiğini, ensesinden giren merminin sağ meme altından çıkmış olduğunu öğrendiğini, sanığın kendisini vurmasını gerektirecek ölçüde husumet beslemesi için hiçbir nedenin olmadığını, sanığın da kendisinden özür dilemesi nedeniyle istemeyerek yaptığını düşündüğünü, ancak sanığın kanepeden kalktığı sırada sinirli olduğunu ve kendisine “Ağzından çıkan kelimelere dikkat et. Ağzını topla” diye bağırdığını, ...’le ilişkisi olduğu hususundaki soruya cevap vermek istemediğini, böyle bir şeyi kabul etmediğini, ... ve kocası ... ile çok yakından görüştüğünü, hatta bazen ...’nin isteği üzerine evin ihtiyaçlarını giderdiğini, 3 öğün yemeği de onlarda yediğini, sanıktan şikâyetçi olmadığını, savcılık tarafından tutulan tutanak içeriğinin doğru olduğunu,
    İnceleme dışı sanık... ... 27.01.2012 tarihinde Kollukta bilgi veren sıfatıyla; ev hanımı olduğunu ve 13 yıldır... ile resmî nikâhlı evli olduklarını, 13 yaşında kızının olduğunu, eşi ...’nin şoför olarak çalıştığını, eşi ile ara sıra tartışmaları olduğunu, mağdur ..."i 7-8 yıldan beri tanıdığını, eşi ...’nin mağdur ... ile gayet samimi olduğunu, mağdur ...’ın evlerine gelip kaldığı zamanlar da olduğunu, olay tarihinde saat 15.00 sıralarında morali bozuk olduğu için evden çıkıp tek başına dolaştığını, saat 17.00 sıralarında tekrar evine döndüğünü, eşi ...’nin saat 19.00 sıralarında eve geldiğini, moralinin bozuk olduğunu anlayan eşi ...’nin kendisine moralinin neden bozuk olduğunu sorması üzerine ...’ye "Benimle hiç ilgilenmiyorsun. Sorumsuzsun” dediğini ve tartışmaya başladıklarını, saat 21.00 sıralarında mağdur ..."ın eve geldiğini, eşiyle tartışırken mağdur ..."ın da tartışmalarına ortak olduğunu ve eşini haklı bulunca kendisinin de mağdura kızdığını, yaklaşık 20-25 dakika sonra sanık ..."ın eve geldiğini, sanık ...’i 8-9 yıl önce eşiyle birlikte çalıştığı için tanıdığını, sanık ..."in evlerine devamlı gelip giden birisi olmadığını ama zaman zaman telefonla görüştüklerini, Servet’in evli olduğunu, olay günü sanık ... ile iki kez telefonla görüştüğünü ve moralinin bozuk olduğunu söylediğini, bu yüzden kendisiyle konuşmak için evlerine gelmiş olabileceğini, sanık ... ile mağdur ... arasında eskiye dayanan bir husumet olduğunu, konunun kendisinden kaynaklandığını, kendisini paylaşamadıklarını, evde tartışmaya sanık ..."in de dâhil olduğunu, mağdur ..."ın tam hatırlayamadığı bir kelime kullanması üzerine sanık ..."in sinirlendiğini ve ayağa kalkarak sağ eliyle belinde bulunan siyah renkli tabancayı çıkardığını, tabancayı mağdur ..."a doğrultarak "Kelimelerine dikkat et ağzını topla" şeklinde bağırıp korkutmak istediğini, bu arada silahın bir kez patladığını, sanık ..."in şaşkın bir şekilde "Hayret nasıl patladı" dediğini, mağdur ..."ın sağ boyun kısmından kan aktığını gördüğünü ve mutfağa ıslak mendil almaya gittiği esnada..."ın “Lavaboya gidiyorum” diyerek yerinden kalktığını, tahminen 5 dakika yanlarına gelmeyen mağdur ...’ın evde olmadığını fark ettiklerini, akabinde mağduru telefonla aradığını ve hastaneye gittiğini öğrendiğini, bir daha da kendisi ile görüşmediklerini, tabancadan çıkan kovanı çekyatın arkasındaki boşlukta gördüğünü, eşinin boş kovanı alıp sanık ..."e verdiğini, sanık ..."in “Silahı yanımda götürmeyeyim” diyerek eşine uzattığını ve evden ayrıldığını, eşinin silahı nereye koyduğunu ve sanık ..."in silah taşıdığını bilmediğini, sanıkla arasında herhangi bir ilişkisinin olmadığını, mağdur ...’la aralarında ilişki olduğunu, bu konudan eşinin haberinin olmadığını ama sanığın bu olanlardan haberdar olduğunu, bu yüzden sanıkla mağdurun geçinemediklerini,
    Savcılıkta önceki ifadesinden farklı ve ona ek olarak; olay günü canının sıkkın olduğunu, zira 100 TL para lazım olduğunu, bu nedenle sanık ...’i aradığını, kendisinden para isteyeceğini, sanığın kendisine “Akşam görüşürüz” demesi üzerine eve döndüğünü, eve dönünce eşiyle tartıştıklarını ancak kavga etmediklerini, saat 21.00 sıralarında mağdur ...’ın eve geldiğini, eşinin mağdura “Seni evlendirelim. Bu bekâr hayatından kurtul” dediğini, mağdur ...’ın kıpkırmızı olduğunu ve kendisini kastederek “Bunun gibi dırdırı olan bir bayanla mı evleneyim. Başımı yakayım” gibi şeyler söylediğini, sabahtan görüştüğü sanık ...’in kendisini araması üzerine sanığa “Eve gel oturuyoruz” dediğini, bir süre sonra sanığın eve geldiğini, sanığın da mağdur ...’ın evlilik meselesinden bahsetmesi üzerine mağdurun benzer şekilde sözler söylediğini, bunun üzerine sanığın bir anda sinirlenerek ayağa kalkıp mağdurun yanına yaklaştığını, mağdurun ensesini eğdikten sonra belinden çıkardığı silahı ensesine dayayarak “Kelimelerine dikkat et. Ağzını topla” diye bağırdığını, bu esnada nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde silahın patladığını, odanın içinde buz gibi hava estiğini, şoka giren sanık ...’in yerine oturarak “Hayret nasıl patladı” dediğini, sanığın bilerek ve isteyerek tetiğe basmadığını, silahın hata sonucu patladığını,
    Savcılıkta şüpheli sıfatıyla verdiği ifadesinde önceki beyanlarından farklı ve onlara ek olarak; mağdur ... ve sanık ... ile arasında ilişki olmadığını, mağdur ve sanığın bu yöndeki iddialarını kabul etmediğini, olay günü parasız kaldığı için sanığa mesaj attığını, sanığın mesai çıkışı evine geldiğini, evde bira içtikten sonra sanığın kendisini gezdirmek için Pelitözü’ne götürdüğünü, burada sanığın 8-9 adet, kendisinin ise 1 adet bira içtiğini, saat 20.30 sıralarında sanığın kendisini evine bıraktığını, sanıkla birlikteyken kendisini arayan eşi ...’ye bir kafede olduğunu söylediğini, evde eşiyle tartıştıklarını, eve gelen mağdur ...’ın da eşine destek verdiğini, baskılardan çok bunaldığı için sanığa 6-7 mesaj gönderdiğini, tutanakla tespit edilen mesajları kendisinin çektiğini, mesajların birisinde geçen “Gelince çıldır” cümlesinde geçen “Çıldır” kelimesinin yanlış anlaşıldığını, aslında “Gelince çaldır” demek istediğini, zira evin önüne geldiğinde anahtarı yukarıdan sanığa atacağını, bu nedenle gelince cep telefonunu çaldırmasını istediğini, ama numarayı tuşlarken yanlış tuşa bastığını, kendisine yakın hissettiği kişilere genellikle “Gülüm” diye hitap ettiğini, sanığın “Gülüm” demesinin aralarında bir şey olduğu anlamına gelmeyeceğini, çok bunaldığı için sanığın eve gelmesini istediğini, sanığın mağduru yaralamasını veya silahla tehdit etmesini istemediğini, eşi ve mağduru korkutması için sanığı eve çağırdığını,
    Mahkemede sanık sıfatıyla verdiği ifadesinde önceki beyanından farklı ve ona ek olarak; mağdur ... ile aralarında cinsel ilişki yaşandığını, bu durumu sanık ...’in de bildiğini, sanıkla hiçbir ilişkisinin olmadığını, mağdur ...’ın, sanık ...’le arkadaşlık yapmasını istemediğini, mağdurun 6-7 yıldır aileden birisi gibi evlerine gelip gittiğini, bazı geceler evde kaldığını, sanığı mağdur ...’ı vurması için azmettirmediğini, sanığın silahı olduğunu ve o esnada üzerinde taşıdığını bilmediğini; sanık müdafisinin sorusu üzerine, tabanca patladıktan sonra sanığın “Bu nasıl patladı. Ben seni korkutacaktım” dediğini, tabancanın nasıl patladığını ve ilk anda mağdurun vurulduğunu anlayamadıklarını, 5-10 dakika oturduktan sonra mağdurun boynundan kan geldiğini, sanığın mağduru öldüreceğine dair sözler söylemediğini,
    İnceleme dışı sanık... 27.01.2012 tarihinde Kollukta bilgi veren sıfatıyla; mağdur ...’ı 6-7 yıldan beri tanıdığını, aralarındaki dostluk ve samimiyetten dolayı mağdurun her zaman evine geldiğini, birlikte yemek yediklerini ve evinde kaldığı zamanlar da olduğunu, eşiyle de mağdurun arasının iyi olduğunu, evde olmadığı zamanlarda evin ihtiyaçlarını mağdurun giderdiğini, olay günü saat 19.00 sıralarında eve geldiğini, yaklaşık 45 dakika sonra eşinin eve tek başına geldiğini, eşine nerede olduğunu sorduğunda arkadaşı ile beraber kafede oturduklarını söylediğini, moralinin bozuk olduğunu anladığını, eşine sebebini sorduğunda devamlı evde olduğundan dolayı sıkıldığını ve dışarıya çıkıp dolaşmak istediğini söylediğini, daha sonra eve geç geldiği için tartışmaya başladıklarını, o esnada kendisini kaybedip yere düştüğünü ve kafasını yere çarptığını, saat 20.30-21.00 sıralarında mağdur ...’ın eve geldiğini, daha sonra hep beraber oturup çay içmeye başladıklarını, saat 21.30-22.00 sıralarında kendisini 10 yıldır tanıdığı, minibüs şoförlüğü ve servisçilik yapan sanık ...’in evlerine geldiğini, kendisini çağırmadığını ve nasıl geldiğini bilmediğini, eşiyle tartışmalarının nedeninin ise kendisinden sonra eve gelmesi olduğunu, tartışırken mağdur ..."ın konuya girdiğini, kendisinden yana olduğunu hatta eşine de kendisini kastederek "Bu adam işten geliyor sen evde yoksun yazık" dediğini, eşinin de mağdura “Sen karışma biz aramızda hallederiz” dediğini, tartışmanın şiddetlendiğini, bu arada mağdur ...’ın ileri geri konuşması üzerine sanık ...’in mağdura hitaben "Sen benim hakkımda da konuşuyormuşsun" dediğini ve tartışmaya başladıklarını, sanık ..."in belinden çıkardığı siyah renkli tabancayı mağdur ..."ı korkutmak için yaklaşık 1 metreden doğrulttuğunu ve bir anda silahın ateş aldığını, şaşırdıklarını ve korktuklarını, mağdur ..."ın ses çıkarmadığını, bir sessizlik olduğunu ve bir-iki dakika kanepede oturduklarını, şaşkın durumdaki sanık ..."i sakinleştirmeye çalıştıklarını, mağdur ..."ın kalkarak lavaboya gittiğini, daha sonra evin dış kapısının açıldığını, camdan dışarı baktığında mağdur ..."ı gördüğünü, eşinin telefonu ile..."ı aradığını, hastaneye gittiğini öğrendiğini, sanık ...’in evden çıkarken tabancayı yanında götürmeyeceğini söyleyerek kendisine verdiğini, kendisinin de tabancayı poşete koyup ortak kullanım alanı olan evin terasındaki tahtaların arasına bırakıp aşağı indiğini, olay esnasında silahtan atılan boş kovanı kanepenin arka kısmından aldığını ve telaşla sanık ..."e verdiğini, mağdur ... ile sanık ... arasında bir husumet olup olmadığını, sanık ..."in ise silah taşıdığını ve daha önceden de evine silahla geldiğini bilmediğini, daha sonra kendi rızası ile silahı polislere teslim ettiğini,
    Savcılıkta önceki ifadesinden farklı ve ona ek olarak; evde otururken mağdurun bekâr olması nedeniyle evlilik bahsini açtıklarını, sanık geldikten sonra mağdur ...’la ilgili sohbetin devam ettiğini, eve geldiğinde sanığın alkollü olduğunu bilmediğini, eve geldikten 4-5 dakika sonra bir anda öfke ile ayağa kalkıp mağdur ...’ın başını eğdiğini ve belinden çıkardığı tabancayı mağdurun ensesine dayadığını ve tabancanın kurma kolunu çekip bıraktığını, bir anda silahın patladığını, önce kurşunun mağdur ...’a isabet ettiğini anlamadıklarını, bildiği kadarıyla sanık ile mağdur arasında husumet bulunmadığını, olayın ani geliştiğini, sanığın silahı mağdurun ensesine dayadığını düşündüğünü ancak bunu görmediğini,
    Savcılıkta şüpheli sıfatıyla verdiği ifadesinde önceki beyanlarından farklı ve onlara ek olarak; eşi...’in mağdur ... ile bir ilişkisinin olmadığını, bu konuda karısına güvendiğini, ...’in akşam konuşma sırasında sanık ...’e mesaj attığını ve Servet’in eve geleceğini kendilerine söylediğini, yani sanığın eve geleceğini bildiklerini, eşi...’in aşağıya attığı anahtarla sanığın eve girdiğini, sanık ...’in zorla eve girmediğini,
    Mahkemede sanık sıfatıyla verdiği ifadesinde önceki beyanından farklı ve ona ek olarak; tabanca patladığında sanığın “Allah korudu. Verilmiş sadakamız varmış. Emniyeti kapalıydı. Nasıl patladığını anlayamadım” gibi sözler söylediğini, sanığın mağduru yaralamadan önce ölümle tehdit etmediğini, sanığın tetiğe basıp basmadığını ve silahı mağdurun ensesine dayayıp dayamadığını görmediğini,
    Tanık ... aşamalarda; genel cerrahi uzmanı olduğunu, olay tarihinde hastanede olduğu sırada silahla yaralanan bir kişinin geldiğinin bildirilmesi üzerine acil servise geçtiğini, mağdura önce olayın nasıl meydana geldiğini sorduğunu, ev ortamında ismini vermediği bir kişinin tartışma esnasında sol eliyle başını saçlarından tutarak öne eğdiğini ve belinden çıkardığı silahı boynuna dayayıp kendisini öldüreceğini söylediğini, "öldürürsün öldüremezsin" şeklinde yaşanan tartışma sırasında bu kişinin silahla ateş ettiğini söylediğini, mağdurun yarasına baktığında boynunun sağ arka kısmında yaklaşık 1 cm cilt defekti ve etrafında yoğun barut izi gördüğünü, yaranın hemen sağ tarafında bulunan şah damarında cilt defekti, dermabrazyon gördüğünü, ayrıca sağ meme alt, sağ meme başı hizasında ön aksiller çizgiyi çaprazladığı yerde yaklaşık 2 cm çapında cilt defekti gördüğünü, ensedeki yaranın kurşun giriş deliği, meme alt kısmındaki yaranın da çıkış deliği olduğunu, bu tür vakalarda milimetrik sapmaların ölüme neden olabileceğini, röntgen ve tomografi çekimlerinde vücutta mermi çekirdeği görmediğini, kurşunun akciğer ve diğer hayati organlara zarar vermediğini, yaranın özelliği ve mağdurun söylemlerine göre silah patlama olayının kaza sonucu meydana gelmediğini düşündüğünü, boyunda bulunan deliğin 4-5 cm yan tarafında bulunan yarayı da mermi sıyrığı olarak değerlendirdiğini, ancak bu yaranın mermi kovanının sıyırmasıyla da oluşabileceğini, kanaatince mağdurda iki ayrı mermi yarası olduğunu,
    Tanık ... aşamalarda; mağdurun hastane polisiyle birlikte acil servise yürüyerek geldiğini, şuurunun açık ve bilincinin yerinde olduğunu, ateşli silahla yaralandığını söylemesi üzerine yaptığı muayenede mağdurun vücudunda mermi giriş ve çıkış deliği ile sıyrık yarası tespit ettiğini,
    İfade etmişlerdir.
    Kollukta susma hakkını kullanan sanık Savcılıkta 27.01.2012 tarihinde müdafi eşliğinde; daha önce aynı fabrikada çalıştığı inceleme dışı sanık..."i ve eşi...’i tanıdığını, kendileriyle ailece görüştüklerini, mağdur ..."ı da ... ve..."in arkadaşları olduğu için tanıdığını, olay tarihinde...’in kendisini aradığını ve eve gelmesini istediğini, yaklaşık 10-15 dakika sonra eve gittiğinde mağdur ... ile ... ve...’i gördüğünü, birlikte çay içtiklerini, alkol almış da olabileceklerini, muhabbet etmeye başladıklarını, mağdur ..."a takılmaya başladığını, "Daha sen evlenmiyor musun, sana kız bulalım, senden başka bekâr yok" diyerek kızdırdığını, mağdur ..."ın da kendisine kızdığını ve "Sana ne ya, ben evlenmeyeceğim, benimle uğraşma" diye bağırdığını, bunun üzerine mağduru korkutmak ve şaka amacıyla oturduğu yerden kalkarak belindeki silahı çıkartıp mağdurun yanına gittiğini, mağdurun başına yaklaşık 15-20 cm kala kurma kolunu korkutmak ve şaka maksatlı çekip bıraktığını, nasıl olduysa elinin tetiğe değdiğini ve silahın ateş aldığını, bir anda bir sessizlik olduğunu, “Verilmiş sadakamız varmış. Hiçbir şey olmadı” diye konuşulduğunu, boş kovanı aradıklarını ve oturmaya devam ettiklerini, bir süre sonra mağdurun boynunda kızarıklık fark ettiğini, dikkatli bakınca da boynundan kan geldiğini gördüklerini, yarayı hemen kolonyalı mendille sildiklerini, mağdur ...’ın lavaboya gittiğini, sonra da "Ben hastaneye gidiyorum" diyerek kendi aracına binerek gittiğini, olayın çok vahim olmadığını düşünerek oturmaya devam ettiklerini, bir süre sonra da polis merkezinden aradıklarını, silahı evde bırakarak karakola gittiğini, mağduru öldürmek ve yaralamak gibi bir niyetinin olmadığını, amacının şaka yapmak olduğunu, alkollü olduğu için böyle bir şaka yaptığını,
    Savcılıkta 02.02.2012 tarihinde müdafi eşliğinde önceki ifadesinden farklı ve ona ek olarak; daha önce de kasten öldürme suçundan cezaevinde yattığını, cezaevinden çıktığından beri...’i tanıdığını, ...’in ... ile evli olmasına rağmen 7-8 senedir mağdur ... ile ilişkisi olduğunu, kendisinin de zaman zaman...’le cinsel ilişki yaşadığını, olay günü...’in kendisine mesaj attığını ve görüşmek istediğini söylediğini, mesaiden sonra...’in evine gittiğini, evde ikişer tane bira içtiklerini, daha sonra birlikte gölete gittiklerini, burada da bira içtiklerini, saat 20.30 sıralarında geri döndüklerini ve...’i evine bıraktığını, yaklaşık bir saat sonra...’in kendisine cep telefonundan 6-7 mesaj gönderdiğini, evde kavga çıktığını söylediğini ve kendisinden eve gelmesini istediğini, anahtarı aşağıya atacağını belirtip eve çat kapı girmesini istediğini, telefondaki mesajlarda ... ve...’ın ağızlarına s.çmasını, ...’a da gözdağı vermesini istediğini, daha sonra...’in evinin önüne gittiğini, ...’in yukarından attığı anahtarla kapıyı açarak eve girdiğini, daha önce de aynı amaçla eve gelip ... ve...’a kızdığını, yine aynı şeyi yapmak için eve gittiğini, eve girince “Beni mi çekiştiriyorsunuz, hakkımda mı konuşuyorsunuz” dediğini, oturma odasına geçip hep beraber oturduklarını, ortamın biraz gergin olduğunu, ... ve...’la kaba ve sert bir şekilde konuştuğunu, bu nedenle...’la tartıştıklarını, ...’ın kendisine laf yetiştirmeye çalışması üzerine...’a hitaben “Sen sus karışma, her şey senin başının altından çıkıyor, ortalığı karıştıran sensin, ne hakla konuşuyorsun, bak seni vurur öldürürüm” dediğini, ancak bu söyleminin...’ı öldürmek istediği anlamına gelmeyeceğini, aşırı alkollü olduğu için silahın emniyetinin açık olduğunun fark edemediğini, amacının sadece...’ı korkutmak olduğunu, gösteri amacıyla silahı çekip...’ın ensesine dayadığını ve silahın kurma kolunu çektiğini, kendi isteği ve iradesi dışında silahın patladığını, pişman olduğunu, boş kovanı ...’nin kendisine verdiğini, evden çıkınca kovanı dışarıdaki bir çöp konteynerine attığını, tek el ateş ettiğini, cep telefonundaki “Cansu” ismiyle kayıtlı olan kişiden gelen mesajları...’in kendisine yolladığını, silahın ruhsatsız olduğunu, içerisinde 5-6 tane mermi bulunduğunu,
    Mahkemede önceki savunmalarından farklı ve onlara ek olarak; ...’in kendisine gönderdiği mesajlardan birinde “Çıldır” tabirini kullandığını, bu mesajı "Eve gelip bağır, çağır" şeklinde anladığını, ancak...’in aslında “Gelince çaldır” demek istediğini, bu mesajın yanlış anlaşıldığını, ateş ettiği sırada kendisinin ayakta durduğunu, ...’ın ise kanepede oturmakta olduğunu, silahın namlusuyla... arasında en fazla 10 cm mesafe olduğunu,
    Savunmuştur.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun "Suça teşebbüs" başlıklı 35. maddesinde;
    “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” hükmü yer almaktadır.
    Buna göre suça teşebbüs, işlenmesi kastolunan bir suçun icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir.
    Öte yandan, suça teşebbüsle ilgili değerlendirme yapılabilmesi, failin hangi suçu işlemeyi kastettiğinin belirlenmesini gerektirir ki buna "subjektif unsur" denir. Failin gerçekleştirdiği davranış ile bir suçu işlemeye teşebbüs edip etmediğini, eğer etmişse hangi suça teşebbüs ettiğini belirleyebilmek için öncelikle kastın varlığının belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, tıpkı tamamlanmış suçta olduğu gibi, teşebbüs aşamasında kalan suçta da, işlenmek istenen suç tipindeki bütün unsurlar failce bilinmelidir. (İçel Suç Teorisi, Kayıhan İçel, Füsun Sokullu-Akıncı, İzzet Özgenç, Adem Sözüer, Fatih S. Mahmutoğlu, Yener Ünver 2. Kitap, 2. Baskı, İstanbul, 2000, s.315.)
    Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 765 sayılı TCK"nın yürürlükte olduğu dönemde verilmiş olup kabul edilen ilkeler açısından 5237 sayılı TCK"nın teşebbüse ilişkin 35. maddesi yönüyle de varlığını devam ettiren 04.06.1990 tarihli ve 101-156 sayılı kararında da; “Teşebbüste aranan kast, icrasına başlanmış cürmü teşebbüs aşamasında bırakma kastı olmayıp, söz konusu suçu tamamlamaya yönelmiş kasttır” şeklinde açıklanmıştır.
    Kasten yaralama suçu ile kasten öldürme suçuna teşebbüs arasındaki ayırıcı kriter manevi unsurun farklılığına dayandığından, sanığın kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.
    5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesindeki, olay sırasındaki ve olay sonrasındaki davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
    İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrarlı ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.
    Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    İnceleme dışı sanık...’in, inceleme dışı diğer sanık ... ile resmî nikâhlı evli olduğu, sanık ...’in, kendisiyle daha önce aynı fabrikada çalışan ...’yi tanıması nedeniyle...’i de tanıdığı, sanık ... ile... arasında yakınlık olduğu ve zaman zaman cinsel ilişkiye girdikleri, mağdur ...’ın da ... ile...’i tanıdığı ve çoğu zaman yanlarında kalıp evin ihtiyaçlarını giderdiği, mağdur ... ile... arasında da gönül ilişkisi bulunduğu ve zaman zaman cinsel ilişkiye girdikleri, ...’in, eşi ... ve mağdur ...’ın baskılarından sıkılıp bunaldığı zamanlarda sanık ...’i arayıp eve çağırdığı, sanık ...’in de eve gelerek ... ve mağdur ... ile bu hususta konuştuğu, olay tarihinde...’in sanık ...’i arayarak buluşmak istediğini söylediği, birlikte Pelitözü Göleti’ne gidip bira içtikleri, bu sırada mağdur ...’ın...’i arayarak nerede ve kiminle olduğunu öğrendiği, akşam saat 20.30 sıralarında sanık ...’in...’i evine bıraktığı, evde bulunan ... ile mağdur ...’ın, eve geç gelen ve sanık ...’le buluşan...’in üzerine gittikleri, bu durumdan bunalan...’in sanık ...’e mesajlar göndererek eve gelmesini ve ... ile...’a kızmasını, bağırıp çağırmasını, ...’ı elinden kaçırmamasını ve...’a gözdağı vermesini istediği, bunun üzerine sanık ...’in, ...’in yaşadığı apartmanın önüne geldiği, ...’in evin anahtarını yukarıdan apartman önünde bekleyen sanık ...’e attığı, sanık ...’in bu anahtarla eve girdiği, sanık ..., mağdur ..., ... ve...’in oturup konuşmaya başladıkları, mağdur ... ile sanık ... arasında tartışma çıktığı, sanığın mağdura “Sen sus karışma, her şey senin başının altından çıkıyor, ortalığı karıştıran sensin, ne hakla konuşuyorsun, bak seni vurur öldürürüm” şeklinde sözler söyleyerek belinden çıkardığı tabancayla mağdurun yanına gittiği, sanığın, sol eliyle kanepede oturan mağdurun saçlarından tutup başını öne eğdiği ve sağ elinde bulunan tabancayı da kurma kolunu çekerek mağdurun ensesine dayadığı, hemen ardından bir el ateş ettiği, mağdurun ensesinden giren mermi çekirdeğinin iç organlara ve büyük damarlara zarar vermeden sağ meme altından çıktığı, mağdurun hayati tehlike geçirmeyecek ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde yaralandığı olayda; sanık ... ile mağdur ... arasında her ikisinin de... ile olan ilişkilerinden kaynaklanan önceye dayalı husumet bulunması, olaydan kısa bir süre önce de...’in sanığa gönderdiği mesajlarda sanıktan eve gelerek bağırıp çağırmasını, ...’ı elinden kaçırmamasını ve...’a gözdağı vermesini istemesi, yanına aldığı ruhsatsız silahıyla sinirli bir şekilde eve gelen sanığın mağdur ... ile tartışması ve silahla ateş etmeden hemen önce mağdura “Seni vurur öldürürüm” şeklinde sözler sarf etmesi, her ne kadar mağdurun hayati tehlike geçirmeyecek şekilde yaralandığı anlaşılmış ise de sanığın yakın mesafeden mağdurun hayati bölgesini hedef alarak ateş etmesi ve sanığın suçta kullandığı silahın elverişliliği birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, söz ve eyleme bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu nedenle, sanığın kastının yaralama olduğunu kabul eden Yerel Mahkemenin direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünde isabet bulunmamaktadır.
    Öte yandan, hükümden sonra 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi karşısında, sanık hakkında belirtilen maddenin uygulanması bakımından Mahkemece yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması nedeniyle de hükmün bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Bilecik Ağır Ceza Mahkemesinin 08.04.2015 tarihli ve 22-78 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün;
    1. Sanığın eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğu gözetilmeden kasten yaralama suçundan hüküm kurmak suretiyle suç vasfında yanılgıya düşülmesi,
    2. Hükümden sonra 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin iptal edilen hükümleri gözetilerek, sanık hakkında yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
    Nedenlerinden ceza miktarı bakımından sanığın kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA,
    3. Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.09.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi