3. Hukuk Dairesi 2017/2313 E. , 2017/12661 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, davalı hakkında kira alacağının tahsili için takip başlattıklarını,davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini, daha önce davalı hakkında açtıkları tahliye davasının kabulüne karar verildiğini, davalının tahliye davasının açıldığı tarihten tahliyenin gerçekleştiği tarihe kadar olan kira bedellerini ödemediğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile, davalının icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazının 1650 TL asıl alacak ve 190,73 TL asıl alacağa işlemiş faiz yönünden iptaline, takibin 1650 TL asıl alacak ve 190,73 TL asıl alacağa işlemiş faiz olmak üzere toplam 1840,73 TL üzerinden faize faiz yürütülmemek kaydıyla ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak sureti ile devamına, asıl alacağın %20 si olan 330 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 28/08/2013 tarihinde başlattığı icra takibinde, 26.500 TL kira alacağının tahsilini talep etmiştir. Taraflar arasında yazılı kira sözleşmesi bulunmamaktadır. Aylık kira bedeli konusunda davalının beyanı alınmamıştır. Bu nedenle öncelikle davalıya isticvap davetiyesi çıkarılarak, kira bedeli konusunda beyanda bulunmasının sağlanması, daha önceki kira dönemlerinde yapılan ödemeler değerlendirilerek aylık kira bedelinin belirlenmesi gerekir.
Davacı, tahliye davasının açıldığı tarihten, kiralananın tahliye edildiği tarihe kadar olan kira alacağının takibe konu edildiğini beyan etmiş olup tahliye tarihi konusunda bir beyanda bulunmamıştır. Mahkemece, tahliye davasının açıldığı 07/10/2010 tarihinden, tahliye tarihinin kesinleştiği 18/07/2013 tarihine kadar olan kira alacakları yönünden değerlendirme yapılmış ise de tahliye kararının kesinleşme tarihinin tahliye tarihi olarak kabul edilmesi doğru değildir. Kiracı, taşınmazı fiilen tahliye edip anahtarlarını teslim ettiği
tarihe kadar işleyen kira bedellerinden sorumludur. Bu durumda Mahkemece davalı kiracının, taşınmazı fiilen tahliye ettiği tarihi tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.