Esas No: 2008/9330
Karar No: 2008/11641
Karar Tarihi: 12.11.2008
Kamu Malları - Tapu İptali Ve Tescil - Umuma Ait Mallar - Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/9330 Esas 2008/11641 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2008/9330 E., 2008/11641 K.
1. Hukuk Dairesi 2008/9330 E., 2008/11641 K.
- KAMU MALLARI
- TAPU İPTALİ VE TESCİL
- UMUMA AİT MALLAR
- 633 S. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ KURULUŞ VE GÖREVLE... [ Madde 35 ]
- 2908 S. DERNEKLER KANUNU (MÜLGA) [ Madde 64 ]
- 2981 S. İMAR VE GECEKONDU MEVZUATINA AYKIRI YAPILARA UY... [ Madde 10 ]
"İçtihat Metni"
Davacı Hazine, dava konusu 30177 ada 4 sayılı parselin 270/1900 payının kendesi adına, 1630/1900 payının davalı adına kayıtlı bulunduğunu ve imar planında cami yeri olarak ayrılmış olup üzernide de merkez camiinin yer aldığını, taşınmazın imar planında ayrıldığı amaç doğrultusunda kullanılmak üzere ilgili kuruma tahsisinin yapılabilmesi için 2981 Sayılı Yasanın 10/b maddesi uyarınca davalı payının kendisine devri gerektiğini ileri sürerek iptal-tescil istemiştir.
Davalı, taşınmazın imar uygulaması ile oluştuğunu, ancak kamulaştırma ya da satın alma halinde Hazineye devredilebileceğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı payının davacıya devri için yasal bir dayanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Murat Ataker"in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 270/1900 payının davacı Hazine, 1630/1900 payının ise davalı Belediye adlarına kayıtlı çekişme konusu 30177 ada 4 sayılı parsel kaydının beyanlar hanesinde “
“iş bu taşınmaz cami yeri olarak ayrılmıştır”
” şerhinin olduğu, imar planında da cami yeri olarak ayrıldığı ve zeminde İncirli Merkez Camii, cami yaptırma derneği hizmet binası, yemek ve toplantı salonu ve lojman bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı Hazine, taşınmazın imar planında ayrıldığı amaç doğrultusunda kullanılmak üzere ilgili kuruma tahsisinin yapılabilmesi için davalının payının kendi adına tescil edilmesi gerektiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki, camiler, Müslümanların ibadetine mahsus umuma açık mabetlerdir. Bu nitelikleri gereği de kamu mallarındandır. Bilindiği üzere 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 16. maddesi kamunun ortak kullanımına ayrılan cami,namazgah ve benzeri yerlerin hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye, köy veya mahalli idare birlikleri tüzel kişilikleri adına tesbit olunacağı hükmünü içermektedir.Bunun yanında Medeni Kanunun 715. maddesinde de menfaati umuma ait malların kural olarak devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğuna değinilmiş, bunların işletilme ve kullanılmasının özel hükümlerle düzenleneceği belirtilmiştir.
Bu cümleden olarak; 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 35. maddesinin değiştirilmesine dair 4379 Sayılı Yasa ile değişik söz konusu maddede cami ve mescitlerin Diyanet İşleri Başkanlığının izni ile açılıp başkanlıkça yönetileceği, gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapıldığı halde izinli veya izinsiz olarak ibadete açılmış bulunan cami ve mescitlerin yönetiminin üç ay içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığına devredileceği hükmü getirilmiştir.
Öte yandan; 2908 Sayılı Dernekler Kanununun 64. maddesine göre dernekler, ikametgahları ile amaç ve faaliyetleri için gerekli olanlardan başka taşınmaz mala sahip olamazlar. Bu edinme yasağının sadece satın alma, yahut bağış kabul etme anlamında değil, derneğin elinde olanın da tasfiyesini kapsamına aldığı açıktır. 2908 Sayılı Yasa’nın 64/2 maddesi bu tasfiyenin ne suretle yapılacağını da hükme bağlamıştır.
Bütün bu düzenlemeler karşısında, kamunun yararlanmasına mahsus kamu mallarından olan cami ve müştemilatlarının, kamu tüzel kişileri dışında özel ve tüzel kişilerin (vakıf,dernek vs.) mülkiyetine konu olamayacağı gibi, bu yerlerin yönetim ve tasarrufunda özel ve tüzel kişilere bırakılamayacağı kesin sonucuna varılmaktadır.
Ayrıca, din hizmetlerinin bir bütün olarak topluma sunulması amacıyla cami ile birlikte oluşturulan imam evi, kuran kursu ve bu yerleri yaşatma amacının ekonomik desteğini sağlayan aynı külliye içerisindeki iş yerlerinin yek diğerinden ayrılma olanağı bulunmadığı, buraların da özel ve tüzel kişilerin edinme ve yönetme yasağı kapsamında olacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda, davalı belediye kamu tüzel kişisi olup, yukarıda açıklanan ilkelerde öngörüldüğü anlamda kamunun yararlanmasına mahsus caminin bulunduğu taşınmazın bir kısım payının anılan tüzel kişiliğe ait olmasında yasal bir engel mevcut değildir.Öte yandan 3420 Sayılı Yasanın 16/A maddesinin açık hükmü de değinilen nitelikteki taşınmazların aralarında belediyenin de bulunduğu kamu tüzel kişileri adına tescilini öngörmektedir.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi, yukarıda yazılı gerekçelerle doğrudur. Davacının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle, usül ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA,Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,12.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.