Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar,4139 ila 4223 adalarda davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazın miras bırakanın 14.11.1929 tarih,54/20 nolu tapu kaydı ile maliki bulunduğu tapu kaydı kapsamında kaldığını,taşınmazın kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakıldığını,tapu kaydının revizyon görmediğini ileri sürüp tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı,davaya konu idari işlemi Keçiören Tapu Kadastro Müdürlüğünün yaptığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,davacılar dayanağı tapu kaydının hukuki geçerliliğini yitirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.11.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. vekili Avukat A.Tarık Anıl geldi davetiye tebliğe rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava,tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden,toplanan delillerden;çekişme konusu taşınmazların 1951 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında “ziraate gayri salih arazi ve taşlık niteliği” ile tespit harici bırakılmak suretiyle tespitlerinin yapıldığı,daha sonra anılan yerde,2981/3290-10/c maddesinde öngörülen uygulama ile çekişme konusu yerlerin dava dışı bir çok kişi adına sicil kaydının oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Davacılar,dava konusu taşınmazların miras bırakanları Ş. E.adına kayıtlı bulunan 14.11.1929 tarih,54/20 sıra nolu tapu kaydı kapsamında kaldığını,ancak kadastro tespiti sırasında kaydın revizyona tabi tutulmaması sebebiyle açık kaldığını,oysa taşınmazların anılan kayıt kapsamında olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlar, mahkemece davacılar dayanağı tapu kaydının hukuki kıymetini kaybettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki,mülkiyet belgesi niteliğindeki tapu kaydının hukuki kıymetini yitirmesi için,3402 Sayılı Kadastro Yasasının 13-B/c maddesi hükmü ile buna paralel düzenleme getiren 4721 sayılı TMK.nun 713/2.maddesi hükmü uyarınca, kayıt malikinin kim olduğunun bilinmemesi, gaipliğine karar verilmiş olması veya kayıt malikinin ölüm tarihinden itibaren 20 yıl sürenin geçmiş olması ve kapsam dahilindeki taşınmazların kayıt malikinin mirasçılarının dışında 3.kişiler tarafından bu süre zarfında tasarruf edilmesi gerekir. Anılan koşulların gerçekleşmediğinin saptanması halinde ise kaydın hukuki kıymetini kaybettiğinden söz edilemez. Yapılacak uygulama sonunda taşınmazların dayanak kayıtların kapsamında kaldığının saptanması ve değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda gerekli soruşturma sonunda kaydın gerçektende hukuki kıymetini kaybedip kaybetmediğinin duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmesi zorunludur.Öte yandan öngörülen koşulların gerçekleştiğinin saptanması halinde 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12/4 maddesi hükmü uyarınca genel kadastro sırasında herhangi bir taşınmaza revizyon görmeyen tapu kayıtlarının delil durumuna düşeceği,fakat hukuki kıymetini kaybetmeyeceği tartışmasızdır.
Değinilen bu ilkeler karşısında, herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın mahkemenin tapu kaydının hukuki kıymetini kaybettiği şeklindeki gerekçesinin yasal olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca;tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması, dayanak tapu kaydının keşfen mahalline uygulanması,çekişmeli yerin kayıt kapsamında kalıp kalmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi,2981/3290-10/c maddesi ile getirilen düzenleme gereğince oluşturulan sicil kayıtlarınında irdelenmesi ve değerlendirilmesi,ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.