17. Ceza Dairesi Esas No: 2015/1585 Karar No: 2015/4785 Karar Tarihi: 30.06.2015
Hırsızlık - Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2015/1585 Esas 2015/4785 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, sanığın sınır komşusu olan ve 175. parselde hak sahibi olan katılanın tarlasından kavak ağaçlarını keserek satması suçlamasıyla yargılandığı davada, kesilen ağaçların tamamının katılan tarafından dikildiğini, sanığın da bu durumu bildiğini ve ağaçların kimin olduğunu bilip bilmemesinin önemli olmadığını belirterek, suç kastına yönelik bir isabetsizlik görülmediği sonucuna vardı. Mahkeme, sanığı hırsızlık suçundan kısa süreli hapis cezası yerine, 5237 sayılı TCK'nın 50/1-f maddesindeki iş kamuya yararlı işte çalışma tedbirine çevirdi. Maddede belirtilen iş kamuya yararlı işlerde çalışma tedbirinin tür ve süresini belirtmesi yeterli olduğu belirtildi. Maddede yer alan diğer hususlar ise, kabahatler hakkında kanun, iş bankası kuruluşu, devlet işletmeleri ve orman işletmeleri tarafından işletilen işlerde çalışabileceği, yargı kararı almış usulsüz işçi çalıştıranlara ilişkin işyerlerinde de çalışabileceği gibi tedbirlerdir.
17. Ceza Dairesi 2015/1585 E. , 2015/4785 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemenin kısa süreli hapis cezasını 5237 sayılı TCK"nın 50/1-f maddesindeki iş kamuya yararlı işte çalışma tedbirine çevirdiği, tedbirin tür ve süresini belirtmesinin yeterli olduğu, hangi iş ve iş yerinde çalışacağını göstermesinin infazı kısıtlayacağı değerlendirilmekle tebliğnamadeki (1) numaralı bozma isteyen düşünce benimsenmeden yapılan incelemede; Hırsızlık suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Kast ise genel olarak suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Hırsızlık suçu yönünden ise failin, taşınabilir bir malı, başkasına ait olduğunu ve zilyedinin rızası olmadığını bilirek ve bunu isteyerek almış olması gerekmektedir. Failin başkasına ait bir malı kendisinin zannıyla alması durumunda ise esaslı hata söz konusu olur. Bu durumda kast ortadan kalktığı için ve hırsızlık da taksirle işlenebilen bir suç olmadığı için cezalandırılma mümkün değildir. Ayrıca failin malın başkasına ait olduğunu bilmesi yeterli olup kime ait olduğunu bilip bilmemesinin önemi yoktur. Bu açıklamalar ışığında, 176. parselde hak sahibi olan sanığın sınır komşusu olan ve 175.parselde hak sahibi olan katılanın tarlasından 40 civarında kavak ağacını keserek bunları satıp parasını alması şeklinde gerçekleşen somut olaya gelindiğinde; Keşif sırasında dinlenen tanıkların kesilen kavak ağaçlarının tamamının katılan tarafından dikildiğini, bu güne kadarki bakımlarının da katılan tarafından yapıldığını, çocukluğundan bu yana tarlada çalışan sanığın da bu durumu bildiğini söyledikleri, sanığın dahi savunmasında ağaçları kendisinin veya babasının diktiğine dair bir iddiada bulunmadığı, ağaçların kimin olduğunu eşinin babasına sorduğunu onun kesin cevap veremediğini bunun üzerine kestiğini beyan ettiği, ancak tanık olarak dinlenen eşinin babasının bu konuyla ilgili aralarında sanık ile ilgili bir konuşma geçmediğini ifade ettiği, yapılan keşifte mahkemece taraflar arasındaki sınıra ait gözlemde bulunulduğu, kararın gerekçesinde “mahkememizce yapılan keşifte suça konu kavak ağaçlarının dip kütüklerinin iki parsel arasındaki sınırdan ziyade 175. parsel tarafında kaldığı görüldü” şeklindeki ifadelerin kullandığı, bilirkişi raporunda kesilen ağaçların katılan tarafından kullanılan 175. parselde olduğunun, sanığın hak sahibi olduğu 176.parselde kesilen herhangi bir ağaç olmadığının saptandığı, raporun son kısmında ise “ancak normal-makul bir insan geldiğinde kadastro çalışmalarına göre tespit edilen durumu bilemeyeceğinin” bildirildiği, oysa tanık beyanları, kararın gerekçesine de yansıyan mahkeme gözlemine ve sanığın savunmasına göre sanığın bu sınır durumlarını bilmeyen normal-makul bir 3. kişi olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından, mahkemenin sanığın suç kastına yönelik kabülünde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma isteyen (2) numaralı düşünceye de iştirak olunmamıştır. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre sanık ..."ın temyiz talebi yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA, 30.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.