Esas No: 2020/8313
Karar No: 2022/3494
Karar Tarihi: 27.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8313 Esas 2022/3494 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı banka ile işyeri için bir anlaşma yapıldığını ancak davalının çalışanı tarafından imza taklit edilerek paraların çekildiğini ve uğradığı zararın tahsilini istemiştir. Davalı banka ise çalışanın işlemlerinin denetim sorumluluğunun davacıya ait olduğunu savunmuştur. İlk derece mahkemesi, davacının rızası dahilinde işlemlerin gerçekleştirildiği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. İstinaf mahkemesi de bu kararda bir isabetsizlik görmediği için itirazı reddetmiştir. Kanun maddeleri olarak HMK'nın 353/b-1, 370/1 ve 372 kullanılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.02.2019 tarih ve 2014/1703 E- 2019/151 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 08.10.2020 tarih ve 2019/633 E- 2020/970 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı banka ile davacı arasında işyerine ilişkin bir anlaşma bulunmakla birlikte davalı bankanın "acquirer banka" olarak müvekkilinin iş yerine hizmet verdiğini, buna göre davalı bankanın müvekkiline ait işyeri üzerinde TTNET ve Telekom tahsilatı yaptığını ve karşılığında ilgili anlaşma çerçevesinde ticari komisyon aldığını, diğer davalının davacı çalışanı olduğunu, muhtelif tarihlerde davacının imzasını taklit etmek suretiyle davalı bankadan paralar çektiğini, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2012/32639 sayılı soruşturma dosyası ve Kayseri 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2013/384 esas sayılı dosya kapsamında, alınan grafoloji raporlarında durumun tespit edildiğini, ayrıca bu davalının Yapı Kredi A.Ş. Yeni Sanayi Şubesi'nde talimattan sorumlu memurlarla yakinen ilişki kurduğunu, bu şekilde talimatların gereği olan teyit, geri dönüş ve yoklamaların hiçbir şekil ve surette davalı banka tarafından yapılmadığının banka personellerinin ifadelerinden anlaşıldığını, uğradığı zararın tahsili istemiyle ihtar gönderdiğini ancak ödeme yapılmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, hükmedilecek olan maddi tazminata haksız fiil tarihlerinden itibaren ticari temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, davacının kendisinin de güvendiği ve iş yerinin idaresini bıraktığı çalışanı ile arasındaki güven ilişkisinin sarsılmasından bankanın sorumlu tutulamayacağını, diğer davalının, davacının usulsüz olduğunu iddia ettiği işlemleri gerçekleştirirken, banka çalışanlarının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini ve kanun hükümleri çerçevesinde imzayı kontrol ederek işlemleri gerçekleştirdiğini, söz konusu imzaların karşılaştırıldığını ancak iki imza arasında ayırt edilemeyecek derecede bir benzerliğin olduğu durumlarda grafoloji uzmanı olmayan bu kişilerin sahteliği ayırt etmesinin beklenemeyeceğini, davacının adam çalıştıran olarak, çalıştırdığı kişinin işlemlerini kontrolsüz bıraktığını, istihdam ettiği kişilerin seçiminde ve çalıştırılmasına da yeterli dikkat ve ihtimamı göstermediğini, personelinin yaptığı işlemleri etkin bir şekilde denetleyerek usulüne uygun işlem yapıp yapmadığını takip etmediğini, davalı ile kendi arasındaki hizmet ve güven ilişkisi neticesinde davacı bir zarara uğramış ise bu zararın bankaya yükletilmeye çalışılmasının hakkaniyetli olmayacağını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, önce davacı ile arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmaktayken daha sonraları ikili arasındaki güven ve arkadaşlığın gelişmesi sonucunda 2010 yılının başında tarafların anlaştığını ve söz konusu işyerinin işletilmesi için aralarında kira sözleşmesinin akdedildiğini, bu sözleşmenin amacının, Best Telekom adlı iş yerinin işletilmesi olduğunu, davacının şehir dışına çıktığını ve talimat yazısının yazılması konusunda davalıya kendi adına talimatı yazmasını ve kendi imzasını atarak bankaya başvurmasını bildirdiğini, ayrıca davacının, kendi banka hesaplarına ait ATM kartlarını da verdiğini ve 1.000,00 TL.'sinin altındaki para çekmelerinde talimat yazısıyla uğraşmadan, paralan ATM vasıtasıyla çekmesini bildirdiğini, bu işletme faaliyetinin ilk sözleşmenin sonuna kadar bu şekilde devam ettiğini, Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2013/383 Esas sayılı dosyası kapsamında görülen kovuşturma sonucunda yapılan işlemlerin taraflar arasındaki ticari ilişkide mutad-olağan hale geldiği ve suç işleme kastının olmadığı tespit edilerek hakkında beraat kararı verildiğini, davalı Yapı Kredi Bankasında yapılan işlemler açısından Kayseri 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/384 Esas sayılı dosyası kapsamında görülen kovuşturma sonucunda ise Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki kovuşturma baz alınarak kamu davasının açılmasının reddedilmesine karar verildiğinden davalının bankalardan yapmış olduğu işlemleri kira sözleşmesi çerçevesinde işletme faaliyetini gerçekleştirmek için yaptığını, işlemlere zımnen rıza verdiğinin göstergesi olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, ceza yargılaması sonucu ulaşılan tespite göre, davalı ... ile davacı ... arasında bir hizmet ilişkisinin bulunmadığı, davacının 2010 yılından itibaren iş yerini bu davalıya kiralayıp devrettiği, davacının kendi rızası ile pos cihazlarını davalı ...'e bıraktığı, bu davalının da iş yeri kira sözleşmelerine tekabül eden tarihler içinde işletme kiracısı sıfatıyla kendi çalışmasının karşılığı olan parayı değişik zamanlarda yine davacının rızası dahilinde davalı bankadan çektiği, davalının, davacı aleyhine her hangi bir haksız menfaatinin bulunmadığı, paranın çekilmesi sırasında davalı banka yetkililerinin davacıyı bilgilendirdiği, yapılan bütün iş ve işlemlerin davacının rızası dahilinde gerçekleştiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince, ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 90,08 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, 27/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.