Hukuk Genel Kurulu 2017/2818 E. , 2021/857 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki "karşılıklı boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesince verilen asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine ilişkin karar davalı-karşı davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı-karşı davacı vekilince temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı-Karşı Davalı İstemi:
4. Davacı-karşı davalı vekili 21.08.2013 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 19.06.2010 tarihinde evlendiklerini, fiili evlilik süresince davalının ablasının evliliğe müdahale ettiğini, davalının ailesinin tarafları boşatmak istediğini, müvekkilinin eşi tarafından bir ay önce ailesinin evine bırakıldığını ve tekrar alınmadığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına, davacı yararına aylık 5.000TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 200.000TL maddi, 200.000TL manevi tazminat ödenmesine, ayrıca dilekçede bildirilen ziynet eşyalarının aynen veya bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-Karşı Davacı İstemi:
5. Davalı-karşı davacı vekili 10.10.2013 tarihli karşı dava dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, bu evlilikte asıl mağdur olanın erkek eş olduğunu, davacının evlilik boyunca sadece istediği kişiler ile görüştüğünü, aşırı titizlik takıntısı nedeni ile davalıya rahat vermediğini ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 200.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesinin 07.07.2014 tarihli ve 2013/782 E., 2014/565 K. sayılı kararı ile; erkek eşin, tarafların evliliğine karışan ve kadın eşe karşı hakaret edici sözler söyleyen ablasını engellemediği, aksine ablasından taraf olduğu ve davacıyı terk ettiği, bu şekilde gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın eş yararına 38.400TL toplu yoksulluk nafakası ile 20.000TL maddi, 15.000TL manevi tazminat ödenmesine, erkeğin davasının ise reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 29.04.2015 tarihli ve 2014/23604 E., 2015/8783 K. sayılı kararı ile;
“…Hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından, her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Mahkemece; “davalı-karşı davacının evlilik hayatlarına karışan ve davacı-karşı davalıya hakaret edici sözler söyleyen ablasını engellemediği, aksine ablasından taraf olduğu ve davacıyı terk ettiği” gerekçesiyle boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenen, ablasının eşine yönelik hakaret fiili nedeniyle, davalı-karşı davacının ablasına eşinin ve annesinin de bulunduğu ortamda yeterli şekilde tepki gösterdiği, bu olay sebebiyle eşinin yanında yer aldığı, bu olaydan sonra ablası ve annesi ile görüşmek amacıyla tarafların bulundukları yazlıktan müşterek konutun bulunduğu İstanbul"a gittiği ve sonrasında tarafların yeniden bir araya gelmedikleri anlaşılmakta olup, bu fiiller davalı-karşı davacıya kusur olarak yüklenemez. Davacı-karşı davalı tanıklarının diğer olaylara ilişkin sözleri ise Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, kadının da boşanma davasının reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır,...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
8. Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesinin 18.02.2016 tarihli ve 2015/960 E., 2016/139 K. sayılı kararı ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında tarafların evlilik hayatına sürekli olarak erkek eşin ablasının karıştığı, kadın eşe karşı ters sözler söylediği, haddini bilmemekle ve terbiyesizlikle suçladığı, buna karşılık erkeğin annesinin ve eşinin yanında ablasına böyle yapmamasını söylemesinin, ablasına karşı eşini tutması değil, eşinden gelecek tepkileri önlemek için yapılan bir davranış olduğu, gerçekte ablasının eşine karşı yaptığı hakaretlere müdahale etmediği, sözde karşı çıkmasına rağmen hiç bir önlem almadığı, en azından ablası ile eşinin bir arada bulunmasını engellemediği aksine, yazlıkta dahi kadın eşin ablasından hakaret görmesine neden olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
9. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, boşanmaya sebep olan olaylarda erkek eşten kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispatlanıp ispatlanmadığı, buradan varılacak sonuca göre kadın eşin boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
11. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, direnme kararının davalı-karşı davacı vekili Av. Ayşe Hülya Özpirinçi’ye 17.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği, ancak vekilin dosyaya 14.03.2016 tarihinde vekillik görevinden istifa ettiğine dair dilekçe sunduğu, bunun üzerine mahkemece istifa dilekçesi ile gerekçeli karar asile tebliğe çıkarılmış ise de tebligatın bila ikmal iade edildiği, direnme kararının davalı-karşı davacı asil tarafından 19.04.2016 tarihinde temyiz edildiği, mahkemece 06.06.2016 tarihli ek karar ile temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verildiği, ek kararın asıla 23.06.2016 tarihinde tebliğ edildiği, bu arada davalı-karşı davacı vekili Av. ... tarafından dosyaya 20.06.2016 tarihinde sunulan dilekçe ile direnme kararına ilişkin tavzih kararı verilmesi talep edildiği, mahkemece davalı-karşı davacı vekilinin 20.06.2016 tarihli dilekçesinin ek karara yönelik temyiz istemi olarak kabul edilerek dosyanın Özel Daireye gönderildiği anlaşılmakla, 20.06.2016 tarihli dilekçenin ek kararın temyizine yönelik dilekçe olarak kabul edilip edilemeyeceği, burada varılacak sonuca göre temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın kaldırılmasının gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
12. Bir nihaî kararın Yargıtay tarafından temyizen incelenebilmesi için, taraflardan birinin kararı temyiz etmiş olması gerekir. Taraflardan birinin temyiz talebi olmadıkça, kararı vermiş olan mahkeme dava dosyasını kendiliğinden Yargıtaya gönderemez. Temyiz talebi dilekçe ile yapılır (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. V, İstanbul 2001, s. 4574-4575).
13. Temyiz dilekçesinde; temyiz eden ile karşı tarafın davadaki davacı veya davalı olduklarına ilişkin sıfatları, ad, soyad ve adresleri, tarafların varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri, temyiz edilen hükmün hangi mahkemeden verilmiş olduğu ve tarihi ile sayısı, ilamın temyiz edene tebliğ edildiği tarih, hükmün özeti, temyiz sebepleri, duruşma istenmesi hâlinde bu istek, temyiz edenin veya varsa kanunî temsilci yahut vekilinin imzasının bulunması gerekir.
14. Eldeki davada; direnme kararına karşı davalı-karşı davacı asılın temyiz talebi hakkında yerel mahkemenin 06.06.2016 tarihli ek kararı ile temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verdiği, ek kararın asıla 23.06.2016 tarihinde tebliğ edildiği, bu arada davalı-karşı davacı vekili tarafından dosyaya 20.06.2016 tarihli dilekçe sunulduğu, bu dilekçeden başka ek karara karşı verilen herhangi bir temyiz dilekçenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
15. Davalı-karşı davacı vekilinin 20.06.2016 tarihli dilekçesinin incelenmesinde; dilekçenin “Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesi Sayın Hakimliğine” hitaben yazıldığı, “Konu” başlığı altında “Direnme kararında zuhulen yer almayan vekalet ücreti hususu yönünde Kararın tavzihi istemidir.” şeklinde açıklamanın yer aldığı, “Açıklamalar” başlığı altında dosyanın kronolojik olarak kısa özeti yapılarak direnme kararında müvekkili yararına vekalet ücretine hükmedilmemesine yönelik hak ihlalinden bahsedildiği, “Sonuç ve İstem” başlığı altında ise aynen “Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle, Mahkemenizce verilen boşanma kararında direnilmiş olup, Direnilen kararda yer alan müvekkil lehine avukatlık ücreti hususunun, direnme kararında da yer alması zorunlu bir durum olacağından ve buna zuhulen yer verilmediği anlaşıldığından, bu yanlışlığın TAVZİH yolu ile giderilmesi yönünde karar verilmesi” istemini içerdiği anlaşılmakla, bu dilekçe ile direnme kararına veya ek karara yönelik bir temyiz isteminden söz edilemez.
16. Yerel mahkemece verilen 06.06.2016 tarihli ek kararla davalı-karşı davacının temyiz talebinin süre yönünden reddine karar verildiği ve bu karara karşı temyiz yoluna başvuru hakkının usule uygun şekilde gösterildiği, kararın asıla usule uygun şekilde 23.06.2016 tarihinde tebliğ edildiği, ancak karara karşı tarafın veya vekilinin temyiz dilekçesi sunmadığı, bu nedenle yerel mahkemenin 06.06.2016 tarihli ek kararının kesinleşmiş olduğu tartışmasızdır.
17. Hâl böyle olunca davalı-karşı davacı vekilinin 20.06.2016 tarihli dilekçesinin temyiz dilekçesi mahiyetinde olmadığı anlaşılmakla incelenmeksizin mahalline iade edilmesi gerekmektedir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı-karşı davacı vekilinin 20.06.2016 tarihli dilekçesinin İNCELENMEKSİZİN MAHALLİNE İADESİNE, 29.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.