(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2020/1485 E. , 2021/4520 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... İlçesi ...- ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 225 ada 73 parsel sayılı 17.317,33 metrekare ve 231 ada 1 parsel sayılı 5.587,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, Sulh Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmişlerdir. Davacılar ... ve ... tarafından, miras yoluyla gelen hakka, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayalı olarak, Hazine ve ... Belediye Başkanlığı aleyhine Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davası, davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Yargılama sırasında ..., tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacıların davasının kabulüne, müdahil davacının davasının reddine, dava konusu 231 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile 225 ada 73 parsel sayılı taşınmazın 04.05.2016 tarihli teknik bilirkişi raporunda (D1), (D2) ve (D3) harfleri ile gösterilen bölümlerinin eşit paylarla davacılar ... ve ... adına tesciline, taşınmazın aynı raporda (A1), (A2), (A3), (E1) ve (E2) harfleri ile gösterilen bölümlerinin mera vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmiş; hüküm, müdahil ... mirasçılarından ... ve ..., müdahil ... mirasçılarından ... ve müşterekleri, müdahil ... mirasçılarından ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, aktarılan davanın konusunun 225 ada 73 parsel sayılı taşınmazın, hükme esas alınan 04.05.2016 tarihli teknik bilirkişi raporunda (D1), (D2) ve (D3) harfleri ile gösterilen bölümleri olduğu, buna rağmen 225 ada 73 parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 231 ada 1 parsel sayılı taşınmazın malik hanesinin, aktarılan davanın konusu olduğundan bahisle Kadastro Müdürlüğü tarafından açık bırakıldığı, taşınmazların malik haneleri açık bırakıldığı için de Mahkemece doldurulması gerektiği, dosya arasında bulunan Asliye Hukuk Mahkemesinin 1978/183 Esas ve 1995/168 Esas sayılı dava dosyalarının davacı taraf lehine güçlü delil teşkil ettiği, müdahil tarafından da bu güçlü delilin aksini ispatlayacak bir delil sunulmadığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Davacılar ... ve ..., dava dilekçelerinde hudutlarını belirttikleri 6.472,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın babaları Hidayet’den geldiğini ve taksimen kendilerine kaldığını, dava konusu taşınmazın daha önce Asliye Hukuk Mahkemesinin 1978/183 Esas ve 1995/168 Esas sayılı dosyalarına da konu edildiğini ve bu yerin kendilerine ait olduğunun verilen kararlarla da sabit olduğunu ileri sürerek, taşınmazın eşit paylarla adlarına tescili istemiyle Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açmışlardır. Yargılama sırasında ..., tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak, dava konu edilen taşınmazın adına tescili istemiyle davaya katılmıştır. Mahallinde 14.10.1996 gününde yapılan keşif sonrası, teknik bilirkişiden 23.12.1996 tarihli bilirkişi raporu aldırılmış, bilahare Mahkemece dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede kadastro çalışması yapılması üzerine dosya Kadastro Mahkemesine devredilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1978/183 Esas, 1979/97 Karar ve 1995/168 Esas, 1996/84 Karar sayılı dava dosyaları, 23.12.1996 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; aktarılan davanın konusunun, 225 ada 73 parsel sayılı taşınmazın, hükme esas alınan 04.05.2016 tarihli teknik bilirkişi raporunda (D1), (D2) ve (D3) harfleri ile gösterilen bölümleri olduğu anlaşılmakta olup, bu husus Mahkemenin de kabulündedir.
Hal böyle olunca, 225 ada 73 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (A1), (A2), (A3), (E1) ve (E2) harfleri ile gösterilen bölümleri ile 231 ada 1 parsel sayılı taşınmaz (raporda (C1), (C2) ve (C3) harfleri ile gösterilen bölümler), aktarılan davanın konusu olmadığına göre, Mahkemece 225 ada 73 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (A1), (A2), (A3), (E1) ve (E2) harfleriyle gösterilen bölümleri (bu bölümlerin parselden ifrazıyla) ile 231 ada 1 parsel sayılı taşımaz hakkında olağan usule göre kesinleştirme işlemleri yapılmak üzere, dosya arasında bulunan taşınmazlara ait kadastro tutanak asıllarının Kadastro Müdürlüğüne iadesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda, söz konusu taşınmaz/bölümler yönünden işin esasına girilerek karar verilmesi isabetsizdir.
Aktarılan davanın konusu olan, 225 ada 73 parsel sayılı taşınmazın, hükme esas alınan 04.05.2016 tarihli teknik bilirkişi raporunda (D1), (D2) ve (D3) harfleri ile gösterilen bölümleri yönünden ise; dosya kapsamından, müdahil davacı ...’in dayandığı Şubat 1315 Y. tarih 183 sıra numaralı tapu kaydının, dava konusu taşınmaz bölümlerine aidiyeti kanıtlanamadığı gibi, 3402 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde yer alan zilyetlikle iktisap koşullarının da müdahil davacı yararına gerçekleşmediği anlaşıldığına göre, müdahil ... mirasçılarından ... ve ..., müdahil ... mirasçılarından ... ve müşterekleri ile müdahil ... mirasçılarından ... vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1978/183 Esas ve 1995/168 Esas sayılı dava dosyalarının davacı taraf lehine güçlü delil teşkil ettiği kabul edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1978/183 Esas, 1979/97 Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde, davaya konu olan taşınmazın, eldeki davada hükme esas alınan 04.05.2016 tarihli teknik bilirkişi raporunda (A1), (A2) ve (A3) harfleri ile gösterilen ve aktarılan davanın konusu olmayan yere ilişkin olduğu; Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/168 Esas, 1996/84 Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde ise, davanın, ... ve ... tarafından, ... aleyhine, eldeki davada hükme esas alınan 04.05.2016 tarihli teknik bilirkişi raporunda (D1), (D2) ve (D3) harfleri ile gösterilen ve aktarılan davanın konusu olan yere, Belediye Başkanlığının müdahalesinin men’i istemiyle açıldığı ve Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece söz konusu ilama değer verilmiş ise de, bu ilamın, davada taraf olmayan Hazineyi bağlamayacağı kuşkusuzdur. Öte yandan, dosya arasında bulunan Doğanhisar Kaymakamlığı’nın 28.12.1994 tarih 28 nolu idari men kararı ve ekleri incelendiğinde; karara ekli 24.12.1994 tarihli krokide (D) harfi ile gösterilen yerin (aktarılan davanın konusu olan yerin) “meradan sökülme yer” olarak belirtildiği ve tek ziraat mühendisi bilirkişiden aldırılan bilirkişi raporunun 2. sayfasına ekli resimlerde, dava konusu taşınmazın sınırındaki yer, “mera” olarak gösterildiği halde, Mahkemece yöntemince mera araştırması yapılmamış; 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmaz bölümlerinin niteliğinin, kullanım şekli ve süresinin ne olduğunu açıklayan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmamış; bu hususun açıklığa kavuşturulması için hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için, dava tarihinden (1996 yılından) 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı dönemde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğü’nden getirilip dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, komşu köylerde ve taşınmazların bulunduğu köyde yaşayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişi katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, dava konusu taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğu, öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, taşınmazların imar-ihyaya konu edilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı kayıtlarla denetlenmeli, beyanlar arasındaki doğabilecek çelişkiler usulen giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmaz bölümlerini, komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğunu, taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazların imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, üzerilerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlettirilmeli ve bundan sonra 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca gerçek hak sahipleri belirlenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup, dvalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
31.05.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.