(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2017/3782 E. , 2021/5258 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "tapusuz taşınmazın kazanılabilmesi için diğer koşulların yanında taşınmazın niteliği itibariyle de kazanılmaya elverişli yerlerden olması gerektiği,davalı Hazine’nin mera iddiası bulunduğu halde mera araştırması yapılmadığı açıklanarak yöntemine uygun şekilde mera araştırması yapılması gerektiği, öte yandan yörede 1964 yılında Toprak Tevzii çalışması yapıldığına göre taşınmazın sınırında yer alan 144 ve 145 parsellerin belirtmelik ve dayanaklarının getirtilip uygulama yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında çekişmeli taşınmaz, 156 ada 77 parsel sayısı ve 3900,24 metrekare yüzölçümü ile Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiş, davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde, çekişmeli parsel tutanağı ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sırasında ... ve ..., satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacılar ... ve ...’ın davasının reddine, müdahilller ... ve ...’in davasının kabulü ile çekişmeli 156 ada 77 parsel sayılı taşınmazın ... ve ... adlarına müştereken tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz üzerinde müdahiller ... ve ... lehine Kadastro Kanun"un 14 ve 17. maddesinde belirtilen zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazın zilyetlikle kazanılabilmesi için, öncelikle zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bundan sonra da 3402 sayılı Yasa"nın 14 ve 17. maddeleri uyarınca, emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur.
Somut olayda; dinlenen tanıklar, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ev, ahır ve samanlıkların müdahiller tarafından tadilattan geçirildiği, yine müdahillerin ev ile ahırları yaptıklarını açıklamışlardır. Ziraat bilirkişi raporunda ise, çekişmeli taşınmazın uzun yıllardır tarla olarak kullanılmadığı, halen ev yeri ve müştemilat kısımlarının kullanıldığı, boş olan kısımlarda tarım alet ve makinelerinin bulunduğu, zirai değeri olmayan toprak yapısında olduğu bildirilmiştir. O halde müdahillerin, Yasanın aradığı şekilde ekonomik amaca uygun zilyetliklerinin bulunmadığı, sadece yapı yapma ve tarım aletlerini koyma şeklinde gerçekleşen bir kullanımın imar-ihya ve ekonomik amaca uygun bir zilyetlik olarak değerlendirilemeyeceği ve buna bağlı olarak müdahiller lehine imar-ihya ile kazanım koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Mahkemece, müdahiller lehine zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve çekişmeli taşınmazın Hazine adına tesciline, müdahiller tarafından yapılan ev, ahır ve samanlıkların müdahillere ait olduğu hususunda 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19. maddesi gereğince beyanlar hanesine muhdesat şerhi verilmesine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.