Esas No: 2018/623
Karar No: 2019/551
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/623 Esas 2019/551 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi :6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı :11-168
Nitelikli yağma suçundan sanık ..."ın beraatine ilişkin Eyüp (Kapatılan) 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 03.10.2006 tarihli ve 163-361 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 22.11.2012 tarih ve 17440-21384 sayı ile;
"...Sanık ... ile polis memuru olan sanık ...’ın uzun süredir tanıştıkları, olay günü sanık ...’ın yoğun bir şekilde sanık ...’le telefon görüşmelerinin bulunduğu, katılanın, sanık ...’ı ses ve eşkâlinden, yüzünde maske olan ve olay esnasında tabanca çeken şahıs olarak teşhis ettiği, sanık ..."ın ‘Olay günü görevde olduğunu, görev yerinden hiç ayrılmadığını’ savunduğu, savunma tanığının da bu doğrultuda beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında; sanığın olay günü ve saatlerinde telefon görüşmelerini gerçekleştirdiği baz istasyonları vasıtasıyla olay yerinde bulunup bulunmadığı saptanıp, sonucuna göre deliller bir bütün olarak değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde eksik araştırma ile karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan dosyanın devredildiği Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesince 08.05.2014 tarih ve 11-168 sayı ile;
“...Müdahilin sanık ...’ı yüzü maskeli diğer sanık olarak sesinden ve eşkâlinden teşhis ettiği, sanık ...’in olay günü sanık ... ile yoğun telefon görüşmelerinin olduğu ve birbirlerini önceden tanıdıkları, müdahilin soruşturma ve kovuşturma aşamalarında birbiri ile tutarlı ifadeleri bulunduğu" gerekçesi ile sanığın TCK"nın 149/1-a-c, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafisi ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 29.05.2018 tarih ve 5226-4231 sayı ile vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 12.11.2018 tarih ve 69253 sayı ile;
"...İtiraza konu olayda Başsavcılığımız ile Yüksek 6. Ceza Dairesi arasında itiraza konu edilen uyuşmazlık, temyiz kapsamında bulunan sanık ... yönünden suçun sübuta erip ermediği hususuna ilişkin bulunmaktadır.
Yargılamaya ve itiraza konu somut olay incelendiğinde; sanık ...’ın olay öncesinde katılandan borç para aldığı, olay günü 5.000 TL olan borcunu ödemek üzere katılanla Aksaray Metro İstasyonu yanında buluştukları, sanığın önermesi ile yemek yemek amacıyla Kemerburgaz tarafına yola çıktıkları, yolda tuvalet ihtiyacı olduğunu ileri süren sanık ...’in kullandığı aracı tenha bir yola sürdüğü, peşlerinden gelen aracın kendilerini geçmesini sağladığı, bu araçtan inen ve yüzünde maske bulunmayan sanık ... ile yüzü maskeli olan diğer şahsın silah tehdidi ile katılanın 700 TL parasını, maaş ve banka kartları gibi eşyasını yağmaladıkları anlaşılmaktadır.
Sanık ... ile polis memuru olan sanık ...’ın olay günü öncesinde de yoğun bir şekilde telefon görüşmelerinin olması, sanık ..."ın olay günü görevde olduğunu, görev yerinden hiç ayrılmadığını savunması ve tanık ..."un bu doğrultuda beyanda bulunması, olay günü ve saatinde sanık ..."ın telefon görüşmelerini gerçekleştirdiği baz istasyonlarının olay yerinden sinyal vermemesi karşısında, katılanın sanık ..."ı olaydan yaklaşık 2 ay sonra, çoklu olmayan ortamda sesinden ve çoklu ortamda boy ve kalıp olarak teşhis etmesinin tek başına sanığın atılı suçu işlediğinin kesin kanıtı olamayacağı bu durum karşısında suçu işlediğine dair mahkûmiyetine yeterli kuşku sınırlarını aşan kesin ve inandırıcı delil bulunmayan sanık ... hakkında yağma suçundan "şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo)" ilkesi gözetilerek beraat kararı verilmesi gerektiği,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 22.11.2018 tarih, 3680-7162 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar ... ve Gülen Tozar hakkında nitelikli yağma suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri Yargıtay 6. Ceza Dairesince düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında nitelikli yağma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; nitelikli yağma suçunun sanık tarafından işlendiğinin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
İnceleme dışı sanık ... ile katılan ...’in İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışmaları nedeniyle birbirlerini tanıdıkları, sanık ...’ın İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Cinayet Büro Amirliğinde polis memuru olarak çalıştığı ve beyanına göre komşusu olması nedeniyle ...’i tanıdığı, katılanın birlikte çalıştığı ...’e 5.000 TL borç verdiği, ...’in emekli olması nedeniyle aldığı ikramiyeden borcunu ödeyeceğini söylemesi üzerine 05.01.2005 tarihinde Aksaray Metro İstasyonu çıkışında katılan ile buluşukları, ...’in kullandığı araçla Kemerburgaz’a yemeğe gitmeye karar verdikleri, önce yolda durup benzin aldıkları, bir süre sonra tekrar durup bu kez bira ve çerez aldıkları, Kemerburgaz yol ayrımına geldiklerinde ...’in tuvalet ihtiyacı nedeni ile Kemerburgaz Evleri ile Yaşamkent Sitesi arasındaki tenha yolda durduklarında arkalarından gelen beyaz renkli, Kartal marka araçtan inen biri maskeli iki kişinin yanlarına geldiği, maskeli olan şahsın silah doğrultup araçtan inmelerini istediği, ardından katılanın kafasına silahın kabzası ile vurarak kanattığı, cebindeki 700 TL"yi, maaş, kredi ve kimlik kartlarını aldığı, ...’in beyanına göre maskeli şahsın kendisinin de yüzüklerini ve çantasını aldığı, her iki şahsın geldikleri araçla olay yerinden kaçtıkları iddiasıyla kamu davası açıldığı;
SSK Eyüp Hastenesinin 05.01.2005 tarihli geçici raporunda; katılanın kafatasında üç farklı yerde şişlik ve yüzeysel sıyrıkların bulunduğu, katılanın hayati tehlikesinin olmadığının bildirildiği,
06.01.2005 tarihli olay yeri tespit ve yer gösterme tutanağında; olay yerinin Pirinççi-Habipler yön levhasından sola dönülüp Kemerevleri Sitesini geçince soldaki yoldan 400-500 metre içerideki moloz yığını ile su deposunun bulunduğu alan olduğu, her iki sanığın da olay yeri olarak aynı yeri gösterdikleri, olay yerinde herhangi bir delil, iz ya da emareye rastlanmadığının belirtildiği,
02.03.2005 tarihli ses teşhis tutanağında; sanığın Jandarma Karakolunun idari kısım odasına alındığı, kapının aralık bırakılıp katılanın gizlice kapının önüne getirildiği, sanığın önce alçak sesle üç dakika kadar konuşturulup ardından tartışma ortamı hazırlanarak beş dakika kadar daha yüksek sesle konuşmasının sağlandığı, katılanın tereddütsüz şekilde “Beni gasp ve darbeden kişinin sesi ile bana dinlettiğiniz ses aynıdır. Kesin eminim.” dediği, ardından sanığın iki şahısla birlikte yemekhanede katılana gösterildiği, katılanın “Boy ve şekil olarak bu şahıs beni tabanca ile kafama vurarak darbetti. Bana ait para ve şahsi malzemelerimi gasbeden bu şahıstır. Ancak yüzünü görmedim. Ses, boy ve kalıp olarak eminim.” diyerek sanığı teşhis ettiği,
İstanbul Valiliği Emniyet Müdürlüğünün, Asayiş Şube Müdürlüğüne hitaben yazdığı 05.01.2005 tarihli "aslı gibidir" kaşeli yazıdan; sanığın B Bölgesi Ekipleri arasında 45-44 koduyla tanık komiser yardımcısı ... ile birlikte 05.01.2005 tarihinde saat 08.00’dan 06.01.2005 tarihinde saat 09.00’a kadar görevli olduğu,
Sanığın savunmasında (B Bölgesi) olarak adlandırılan mıntıkanın Beyoğlu, Beşiktaş, Şişli, Sarıyer, Kağıthane ilçelerini kapsadığı ve açık kaynaklardan yapılan araştırmada; olay yeri olan Kemerburgaz ile Beşiktaş arasının yaklaşık 25 km olduğu ve araç ile 28 dakikada ulaşılabildiği, Şişli ilçesiyle arasının yaklaşık 21 km olduğu ve araç ile 25 dakikada ulaşılabildiği, Beyoğlu ilçesiyle arasının yaklaşık 22 km olduğu ve araç ile 29 dakikada ulaşılabildiği, Sarıyer ile arasının yaklaşık 20 km olduğu ve araç ile 35 dakikada ulaşılabildiği, Kağıthane ile arasının yaklaşık 17 km olduğu ve araç ile 21 dakikada ulaşılabildiği,
Baz istasyonu bilgilerine göre;
1- Sanığa ait 5.. 4.. 2. 2. numaralı GSM hattına ilişkin olarak;
Olay günü sanık ...’ın inceleme dışı sanık ...’i farklı saatlerde toplam beş defa aradığı, katılan ile ...’in saat 17.00’de buluştukları, yağma eyleminin ise saat 18.00 sıralarında meydana geldiği gözetildiğinde sanığın en son saat 16.48"de yani katılan ile ..."in buluşmasından 12 dakika önce ...’i aradığı, 2 dakika 20 saniye görüşme yaptıkları, bu sırada sanığın cep telefonunun Etiler’den sinyal verip ardından yaklaşık iki saat boyunca sinyal vermediği, saat 18.49’da dosya kapsamından kime ait olduğu tespit edilemeyen 5.. 2.. 2. 1. numaralı hat sahibi ile görüşme yaptığı, baz istasyonu bilgilerine göre mağdurun bu sırada Mahmut Şevket Paşa Mahallesinde bulunduğu, açık kaynaklardan yapılan araştırmada Etiler ile katılan ve inceleme dışı sanık ...’in buluştuğu Aksaray Metro İstasyonu arasındaki mesafenin yaklaşık 16 km olduğu ve araç ile 26 dakikada ulaşılabildiği, olay yeri olan Kemerburgaz Evlerinin Etiler’e 22 km mesafede olduğu, bu mesafenin araç ile 22 dakikada katedilebildiği, Mahmut Şevket Paşanın olay yerine uzaklığının ise 21 km olup araç ile olay yerine 20 dakikada gidilebildiği,
2- Sanığa ait 5.. 2.. 1. 0. numaralı diğer GSM hattına ilişkin olarak;
Katılan ile inceleme dışı sanık ...’in saat 17.00 sıralarında buluştukları gözetildiğinde sanığa ait hattın saat 16.28’de tespit edilmeyen bir numaradan arandığı ancak görüşme yapılmadığı, baz istasyonu bilgilerine göre sanığın bu esnada Nispetiye Caddesi, Dalmaz Center Etiler adresinde bulunduğu, 19.50’ye kadar baz istasyonu bilgisi alınamadığı, saat 19.50’de sanığın Vatan Caddesi, Emniyet Müdürlüğünde olduğu, diğer telefondaki tespitlerin bu tespitler ile uyum gösterdiği,
Sanığa ait her iki GSM hattı kayıtlarına göre suç ortağı olduğu iddia edilen inceleme dışı sanık ... ile olay öncesi ve sonrası herhangi bir görüşmesinin olmadığı,
Anlaşılmaktadır
Katılan ... 06.01.2004 tarihinde Kollukta; inceleme dışı sanık ...’in ev alırken kendisinden borç istediğini, 5.000 TL kredi kullanarak bu parayı kendisine verdiğini, ...’i çok uzun zamandır tanıdığı ve kendisine güvendiğini, emekli olan ...’i olay günü arayarak parasını ne zaman vereceğini sorduğunu, ilk başta emeklilik evrakının gelmediğini söyleyen ...’in aynı gün kendisini arayarak evrakının geldiğini, ikramiyesini bankadan çekip borcunu ödeyeceğini söyleyip Aksaray Metro İstasyonunun önüne gelmesini istediğini, saat 17.10 sıralarında ... ile buluştuklarını, ...’in emekliliğini kutlamak için yemek yemek üzere Kemerburgaz’a gitmeyi teklif ettiğini, bu teklifi kabul edip ...’in kullandığı araçla yola çıktıklarını, bir süre sonra araca benzin almak için durduklarını, 30 TL tutan benzin bedelini kendisinin verdiğini, bir süre sonra ...’in isteği üzerine dört adet bira, sigara ve kuruyemiş aldığını, Kemerburgaz Evlerini geçtikten sonra Yaşamkent Sitesine varmadan önce ...’in tuvalet ihtiyacının geldiğini söylediğini, moloz yığınını geçip deponun yanına yalaştıklarında arkadan gelen bir aracı fark ettiklerini, ...’in “Durayım bu araç geçsin ondan sonra tuvaletimi yaparım.” dediğini, arkadan gelen beyaz renkli, Kartal marka, plakasının son iki rakamı 02 olan aracın yanlarında durduğunu, biri maskeli iki kişinin araçtan indiğini, maskeli şahsın elindeki silahla cama vurarak araçtan inmelerini istediğini, “Cebinde ne varsa çıkar.” dediğini, başına vurup 700 TL’sini, maaş kartını ve kredi kartını aldığını, şahısların ...’e herhangi bir kötü davranışlarının olmadığını, anlayamadığı şekilde bileklerindeki ve kulaklarındaki takılarını almadıklarını, şahısların kendisine “Çantayı ver. Çantanın içerisindeki zarfları ver.” diye bağırdıklarını, çantanın fermuarının kapalı olmasına rağmen içerisinde zarf olduğunu nereden bildiklerini anlayamadığını, karanlık olması nedeniyle maskeli şahsın elbiselerini tam olarak göremediğini, maskesiz olan şahsın 1,70 metre boyunda kirli sakallı, bıyıksız, 20-25 yaşlarında, esmer tenli, 65-70 kg ağırlığında erkek bir şahıs olduğunu, durumu kolluk görevlilerine bildirmek üzere hareket ettiklerinde ...’in kendisine doğrudan polise gidip olayın Alibeyköy’de, Çobançeşmesi mevkisinde bir parkta olduğunu söylemelerini istediğini, polislere olayı bu şekilde anlatıp 3.000 TL’sinin yağmalandığını söyleyince ..."den şüphelendiğini, zira “Sen şikâyetçi olma, ben aracımı satar senin zararını öderim.” dediğini, ..."den şikâyetçi olduğunu,
06.01.2005 tarihinde Savcılıkta; inceleme dışı sanık ...’in iddia ettiği gibi kendisine iki zarf içerisinde 5.000 TL vermediğini, kollukta 3.000 TL’sinin çalındığını söylemişken kendisine nasıl 5.000 TL vermiş olabileceğini, ..."in başkaları ile bu yağma senaryosunu hazırladığını, şikâyetçi olduğunu, görmesi hâlinde diğer faillerden birisini tanıyabileceğini, ötekinin maskeli olduğunu, ..."e kollukta maskeli şahsı tanıdığını, parasını bulacağını söylemediğini,
29.03.2005 tarihinde Savcılıkta; teşhis tutanağında beyan ettiği üzere sanık ...’ı yüzünü gördüğü için değil ses ve fiziki özelliklerinden dolayı teşhis ettiğini, sanığın olay tarihinde görevli olduğu söylenince; sanığın sesini çok iyi tanıdığını, sanığı üç kişi arasından teşhis ettiğini,
Mahkemede farklı olarak; yağma suçunun faillerine ait aracın karşıdan geldiğini, bu şahıslardan maskeli olanı sesinden tanıdığını, bu şahsın huzurdaki sanık ... olduğunu, inceleme dışı sanık ...’in diğerlerine “Çantanın içerisindeki zarfları da alın, zarfları bırakmayın.” dediğini, beyaz renkli, Kartal marka aracın plakasının son iki rakamının 02 veya 07 olduğunu,
Tanık ... bozma öncesi Mahkemede; sanığı aynı yerde polis memuru olması nedeni ile tanıdığını, 5 Ocak 2005 tarihinde sanık ... ile birikte Beyoğlu, Beşiktaş, Şişli, Sarıyer ve Kâğıthane ilçelerinde nöbetçi ekip olarak görevli olduklarını, saat 9.00’da görevi teslim aldıklarını, görevlerinin 24 saat sürdüğünü, sanığın ertesi gün saat 08.00 civarında kendisini evine bıraktığını, sanığın bu süre zarfında yanından hiç ayrılmadığını, zira sanığın ekip otosunun şoförü olduğunu, görev mıntıkalarının dışına hiç çıkmadıklarını,
İnceleme dışı sanık ... Kollukta; katılanı 15 yıldır tanıdığını, yakın arkadaşı olduğunu, saat 12.00 sıralarında katılanın kendisini arayıp espri tarzında “Bir çay ısmarlasana” dediğini, saat 15.00 sıralarında tekrar arayıp “Bugün izinliyim. İş yerine gelme. Saat 17.00 gibi Aksaray Oteli karşısındaki Edirnekapı Metro durağında buluşalım.” dediğini, bahsi geçen yerde buluştuklarını, katılanın daha önce mangal yedikleri Kemerburgaz’a gitmeyi teklif ettiğini, kendisine ait araçla hareket ettikten bir süre sonra benzin almak için durduklarını, Yeşil Haliç Spor Kulübü Derneği yanındaki büfeden katılana bir kutu bira aldırdığını, aracı kullanırken bu birayı içtiğini, Kemerburgaz tabelasından sağa girdiğini, tuvalet ihtiyacı nedeniyle Kemerburgaz Evleri ile Yaşamkent Sitesi arasındaki stabilize yola saptığını, durup aracın kapısını açtığında arkadan bir aracın geldiğini gördüğünü, bunun üzerine araçla biraz daha ilerleyip yeniden durduğunda çantasının içerisindeki 12.800 TL’nin iki adet zarf içerisindeki 5.000 TL’sini katılana verdiğini, katılanın da bu parayı alıp cebine koyduğunu, aracın arka tarafına geçip tuvalet ihtiyacını giderecekken iki kişinin koşarak yanlarına geldiğini, hemen araca binip kapıları kilitlediğini, ancak maskeli olan şahsın elinde tabanca olduğunu ve kendisini çekerek zorla araçtan indirdiğini, “Ziynet eşyalarını, çantanı, cep telefonunu getir.” dediğini, parmaklarındaki dört adet yüzüğü ve araçtaki çantasını aldığını, maskesiz olanın katılan ile mücadele etmekte zorluk çekmesi üzerine maskeli şahsın katılanın kafasına silah ile vurduğunu, katılanın başından kan akmaya başladığını, şahısların katılanın üzerinden herhangi bir şey aldıklarını görmediğini, her iki şahsın geldikleri yöne doğru koşarak araçlarına bindiklerini “Koş plakalarını al.” dediği katılanın “Sakin ol, yüzü açık olanı tanıyorum. Paranı bulacağım.” şeklinde cevap verdiğini, bunun üzerine “Jandarmaya gidelim.” dediğini, katılanın bu kez de “Jandarmaya gidemem. Ailem duyar ormanda bir bayan ile ne işin var diye dedikodu olur. Senin paranı bulup getireceğim. Alibeyköy Polis Karakoluna gidelim, olayın oralarda bir yerde olduğunu söyleriz ancak ben Alibeyköyü pek bilmem sen bir adres söylersin.” dediğini, bu teklifi kabul ettiğini, önce polise gittiklerini, yer gösterirken katılanın burası değil deyip kendisini yalancı çıkartması üzerine doğru yeri görevlilere gösterdiğini, bunun üzerine polislerin kendilerini jandarma karakoluna götürdüklerini,
06.01.2005 tarihinde Savcılıkta; yağma suçunu işleyen kişileri tanımadığını, iddiaları kabul etmediğini, katılana olan borcunu ödemişken böyle bir tertibe girmesinin mümkün olmadığını,
07.03.2005 tarihli ek ifadesinde; inceleme dışı sanık ...’i tanımadığını, sanık ...’ın komşusu olduğunu, olay günü araçla giderken sanığı katılanın yanında aradığını, kendi oğlu Eren’e iş bulacağını daha önceden söylediği sanığa son durumu sorduğunu, sanığın da iş bulamadığını söylediğini, yağma suçuyla sanık ve inceleme dışı sanık ...’ın bir ilgisinin bulunmadığını, para ve takıları başkalarının yağmaladığını,
Mahkemede önceki ifadelerinden farklı olarak; katılan ile Aksaray Metro İstasyonu önünde buluştuklarında katılana borcunu ödeyerek, “Hakkını helal et.” dediğini, daha önceleri katılanın sık sık yanına geldiğini, telefon ettiğini, çiçekler yolladığını, buna bir anlam veremediğini, katılanın bu davranışlarından rahatsız olduğunu, katılandan borç para istemediğini, katılanın kendisine masasına bırakmak suretiyle zorla para verdiğini, borcunu metro istasyonu önünde ödedikten sonra da katılanın son bir kez yemek yemek istediğini, bundan sonra kendisini rahatsız etmeyeceğini söylediğini, yağma esnasında maskesiz olan şahsın kendisine saldırdığını, pis hareketler yapıp göğüslerini ellediğini, huzurda bulunan inceleme dışı sanık ... değil, zayıf, esmer, doğu şiveli birisinin bunları yaptığını, “Çantamı alın, arabayı da alın, bana dokunmayın” dediğini, olay esnasında çantasında 5.500 TL olduğunu, ayrıca çantasının içerisindeki cep telefonunun da gasbedildiğini, katılanın daha önce iş yerinde, herkesin içerisinde kendisine yirmi yıldır aşık olduğunu söylediğini, bunun üzerine kavga çıkarttığını, katılanın görev yerinin değiştirildiğini, bu nedenle kendisine kinlenmiş olabileceğini,
İnceleme dışı sanık ... aşamalarda benzer şekilde; olay tarihinde evinde ve babasının dükkânının çevresindeki esnaflar ile birlikte olduğunu, katılan tarafından teşhis edilen 34 D.. 72 plakalı aracın babasının adına kayıtlı olduğunu ancak aracı bazen kendisinin de kullandığını, acemi olması nedeniyle trafiğe girmediğini, olay tarihinde de aracın evlerinin önünde park hâlinde olduğunu, katılanı daha önce hiç görmediğini, tanımadığını, inceleme dışı sanık ...’in kardeşi olan Mutlu Taşkara’yı gittiği ortamlardan tanıdığını, ...’i tanımadığını, polis memuru olan sanığı hiç görmediğini ve tanımadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... aşamalarda benzer şekilde; Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğinde görevli olduğunu, olay günü saat 09.00"dan ertesi gün sabah saat 09.00"a kadar 24 saat boyunca görevde olduğunu ve yanında komiser yardımcısı ..."un bulunduğunu, katılanı daha önce hiç görmediğini, sadece karakolda gördüğünü, inceleme dışı sanıklardan ..."i komşusu olması nedeniyle tanıdığını, inceleme dışı sanık ..."ı da adliyede gördüğünü, Kartal marka aracının olmadığını, olay günü gündüz saatlerinde ..."in kendisini aradığını, oğluna iş bulması hususunda görüştüklerini, komşuları olması nedeniyle ..."in oğluna iş bulma konusunda daha önce birkaç girişiminin bulunduğunu, inceleme dışı sanık ..."in akşam saatlerinde kendisini arayarak para ve takılarının gasbedildiğini, karakola gittiklerini söylediğini, bunun üzerine "Evet karakola gidin." dediğini, hatta o gece de birkaç kez telefonda görüştüklerini, gasbedilme olayının sonucunun ne olduğunu sorduğunu, ertesi gün sabah 09.00"da görevi bırakınca evine döndüğünü, oğlunun gelerek durumu kendisine anlattığını, annesinin jandarma karakolundan bırakılmadığını söyleyince saat 10.00 sıralarında Kemerburgaz jandarma karakoluna gittiğini, inceleme dışı sanık ..."in durumunu sorduğunu, karakol komutanıyla görüştüğünü, bu şahsın işlerine müdahale etmemesi gerektiğini söylediğini, oradan ayrılıp avukatlarına haber verdiğini,
Savunmuştur.
Yağma suçu TCK"nın 148. maddesinde;
"1-Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2- Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet hâline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi hâlinde de aynı ceza verilir.
3-Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hâle getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Aynı Kanun"un TCK"nın suç tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle 149. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun nitelikli hâlleri;
"a) Silâhla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde,
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
h) Gece vaktinde,
İşlenmesi hâlinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." biçiminde sayılmıştır.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Yağma suçunun temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK"nın 148. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da mal varlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi hürriyeti, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuki değerlerdir.
Suç tarihi itibarıyla TCK"nın 149. maddesinde yağma suçunun; "Yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde" işlenmesi nitelikli hâl olarak kabul edilmiş, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 64. maddesi ile yağma suçunun konut ve iş yerlerinin eklentilerinde işlenmesi hâli de diğer bir nitelikli hâl olarak Kanun maddesine eklenmiştir.
Suç tarihi ve teşhis işleminin yapıldığı tarih itibarıyla ceza yargılaması hukukumuzda teşhise ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta olup bu konu ilk kez Yerel Mahkemenin karar tarihinden sonra 02.06.2007 tarih ve 5681 sayılı Kanun"un 5. maddesiyle 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu"nun Ek 6. maddesinde yapılan değişiklikle mevzuatımıza girmiştir.
Ceza muhakemesi hukukunda serbest delil sistemi geçerli olduğundan teşhis, uygulamada özellikle yağma gibi bir kısım suçlarda yaygın biçimde başvurulan beyana dayalı bir delildir. Yağma suçlarında eylemin sabit olup olmadığı hususu somut olayda da olduğu gibi çoğu zaman yalnızca mağdurun anlatımlarından hareket edilerek ulaşılan delillerle belirlenebilmektedir. Bu nedenle mağdur anlatımlarının doğruluğunun, elde edilen diğer deliller de değerlendirilerek her türlü şüpheden uzak bir şekilde ispatı gerekir. Teşhise dayalı olarak sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi için teşhisin her türlü şüpheyi ortadan kaldıracak şekilde gerçekleştirilmesi zorunludur.
Suç ve teşhis işleminin yapıldığı tarihte 2559 sayılı Kanun"un Ek 6. maddesindeki değişikliğin henüz yürürlüğe girmemiş olması nedeniyle teşhis işleminin gerçekleştirilme şekline ilişkin mevzuatımızda bir düzenleme yer almaması, teşhisin gelişigüzel yapılabileceği anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla teşhis işlemi kesin bir kanaat oluşturacak şekilde yapılmalıdır.
Görüldüğü üzere suç tarihinden sonra teşhis işleminin nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak belirlenmişse de Kanun"da teşhis işleminin “görme” duyusuyla yapılan şekli düzenlenmiş olup görme engelli olan, gözleri bağlanan veya kapalı bir yerde tutulan kişilerin ne şekilde teşhis yapacağı konusunda hâlâ herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanan uygulamalarında belirtildiği üzere ayrıntılı düzenleme olmaması teşhis işleminin gelişigüzel yapılacağı anlamına gelmez. Bu kapsamda mağdur veya tanığın fail ya da faillerin sesini dinleyerek karar vereceği bir teşhis işleminde mağdur veya tanıktan sesin sahibinin cinsiyeti, yaş durumu, sesinin özellikleri, şivesinin bulunup bulunmadığ gibi hususlar öğrenilip, aynı cinsiyet, benzer yaş grubu ve şiveye sahip birden çok kişinin teşhise katılmaları sağlanarak eşit sürede konuşturulmaları gerekmektedir.
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemeli, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Katılan ile inceleme dışı sanık ...’ın aynı belediyede çalışmaları nedeniyle birbirlerini eskiden beri tanıdıkları, katılanın ev satın alan ...’e 5.000 TL borç verdiği, katılan ile ..."in 05.10.2005 tarihinde söz konusu borcun ödenmesi için Aksaray Metro İstasyonunda saat 17.10 sıralarında buluştukları, emekli olmasını kutlamak üzere ...’in kullandığı araçla Kemerburgaz’a gitmeye karar verdikleri, yol üzerinde durarak bira aldıkları, ...’in tuvalet ihtiyacı nedeniyle Kemerburgaz Evleri ile Yaşamkent Sitesi arasındaki stabilize yola girdiği, moloz yığınları ile su deposunun bulunduğu yerde aracını durdurduğu, bu esnada katılan tarafından soruşturma aşamasında teşhis edilen beyaz renkli, Kartal marka araçtan inen biri maskeli iki kişinin yanlarına geldiği, maskeli olan şahsın katılana silah doğrultup cebinde ne varsa çıkarmasını istediği, ardından silahın kabzası ile katılanın kafasına vurup yaraladığı, katılanın cebindeki 700 TL’yi, banka ve kredi kartlarını aldığı, şahısların ...’in çantasını da alıp geldikleri araçla olay yerinden ayrıldıkları, ...’in jandarma karakolunda bulunması nedeniyle 06.01.2005 tarihinde durumunu öğrenmek için gelen sanık ...’dan görevlilerce şüphe edilmesi ve ...’in olay tarihinde ve öncesinde sanık ile sık sık telefon görüşmesi yaptığının tespit edilmesi üzerine sanık hakkında soruşturma başlatıldığı anlaşılan olayda; sanığın ..."i komşusu olması nedeniyle tanıdığına ve oğluna iş bulmasını istemesi nedeniyle sık sık telefon ile görüşme yaptıklarına yönelik istikrarlı savunmaları ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Cinayet Büro Amirliğinde polis memuru olduğuna, olay günü saat 09.00’dan ertesi gün saat 09.00’a kadar nöbetçi ekipte görev yaptığına ve olay günü görev yerini hiç terk etmediğine yönelik savunmasının aynı ekipte görevli komiser yardımcısı tanık ... tarafından da doğrulanması, sanığın olay günü saat 08.00’den ertesi gün saat 09.00’a kadar nöbetçi olduğuna ilişkin resmî yazı sureti, sanığa ait iki GSM hattına ilişkin baz istasyonu bilgilerine göre katılanın ... ile buluştuğu saat 17.10 ile olay saati olan 18.00’i de kapsayacak şekilde yaklaşık iki saat boyunca cep telefonundan herhangi bir sinyal alınmadığının anlaşılması, sanığın suç ortağı olduğu iddia edilen inceleme dışı sanık ... ile aralarında herhangi bir telefon görüşmesinin bulunmaması, katılanın kolluktaki odada tek başına bulunan sanık ...’ın sesini kapı aralığından dinleyip, ardından yemekhanede birden çok kişinin arasından şahıslar konuşturulmadığı hâlde ses, boy ve kalıp olarak sanığı tanıdığını beyan ettiğine ilişkin teşhisin başka delillerle desteklenmediği de gözetildiğinde sanığın üzerine atılı nitelikli yağma suçunu işlediğine dair mahkûmiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilmediğinin kabul edilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire düzeltilerek onama kararının sanık ... yönünden kaldırılmasına, Yerel Mahkeme kararının sanık ... açısından nitelikli yağma suçunun sanık tarafından işlendiğine dair mahkûmiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilmediğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilerek sanık ... hakkında hükmolunan Özel Daire düzeltilerek onama kararının kaldırılıp Yerel Mahkeme hükmünün sanık ... yönünden bozulmasına karar verilmesi nedeniyle, sanığın bu suça ilişkin cezasının infazının durdurulmasına ve tahliyesine, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için yazı yazılmasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; nitelikli yağma suçunun sanık tarafından işlediğinin sabit olduğu görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 29.05.2018 tarih ve 5226-4231 sayılı düzeltilerek onama kararının sanık ... yönünden KALDIRILMASINA,
3- Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.05.2014 tarihli ve 11-168 sayılı kararının sanık ... yönünden nitelikli yağma suçunun sanık tarafından işlendiğine dair mahkûmiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilmediğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilip sanık ... hakkında hükmolunan Özel Daire düzeltilerek onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle, sanığın bu suça ilişkin cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA ve TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
5- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 17.09.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.