Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/9121
Karar No: 2008/11328
Karar Tarihi: 6.11.2008

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/9121 Esas 2008/11328 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, miras bırakanları H.T.’a ait 10 parça taşınmazın hile ile vekaletname kullanılarak davalı V.’e satıldığını iddia ederek 468,143,460,810,811 parsellerin tapularının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini ve 1612 parsel yönünden de 750 YTL’nin tahsili istemiyle dava açmışlardır. Ancak mahkeme, miras bırakanın sağlığında açılmış bir dava olmadığından mirasçıların böyle bir davayı açamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar vermişti. Davacıların temyiz itirazları üzerine yapılan incelemede, vekalet sözleşmesinin tarafların karşılıklı güvenine dayandığı ve vekilin vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme yükümlülüğü olduğu belirtilmiştir. Üçüncü kişi vekil ile işbirliği içinde veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmayacağı ve dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Mahkeme tarafından yeterli bir inceleme yapılmadan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet bağıtı olan 390/2 madd
1. Hukuk Dairesi         2008/9121 E.  ,  2008/11328 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : GEBZE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 25/01/2008
    NUMARASI : 2007/380-2008/15

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakanları H. T.’a ait 10 parça taşınmazın muristen hile ile alınan vekaletname ile davalı V.’e satıldığını ileri sürerek 468,143,460,810,811 parsellerin tapularının iptali ile miras payları oranında adlarına tescili,1612 parsel yönünden de 750 YTL’nin tahsili isteklerinde bulunmuşlardır.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, sözleşmenin tarafı olan miras bırakanın sağlığında açılmış bir dava olmadığından mirasçılarının muris adına böyle bir davayı açamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Toplanan deliler ve tüm dosya içeriğinden, miras bırakan H.T.maliki ve paydaşı olduğu dava konusu 468, 143, 460, 810,811 ve 1612 parsel sayılı taşınmazların vekil H. A. tarafından 18.5.1984 ve 15.10.1993 tarihli akitlerle murisin oğlu Davalı V.’e satış suretiyle temlik edildiği görülmektedir.1621 parsel sayılı taşınmazın ise V.sonra dava dışı üçüncü kişilere satıldığı anlaşılmaktadır.
    Davacılar miras bırakanları H.’den hile ile alınan vekâletname kullanılmak suretiyle temliklerin gerçekleştirildiği iddiası ile eldeki davayı açmışlardır.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere,Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur. Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Nevarki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Oysa mahkemece; yukarıda değinilen ilkeler uyarınca bir inceleme ve araştırma yapılmamış, bu tür bir iddia ile davayı miras bırakanın açabileceği gerekçesiyle dava ret edilmiştir.
    Hal böyle olunca, iddianın yukarıdaki ilkeler gözetilmek suretiyle araştırılması, bu yönde tarafların bildirecekleri tüm delilerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik tahkikatla yetinilerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. md. gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 6.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi