20. Hukuk Dairesi 2015/626 E. , 2015/6028 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde hudutlarını bildirdiği ...... köyü .... mevkiinde bulunan ve annesi adına tesbiti yapılan 43 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğindeki taşınmazının tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece açılan davanın kısmen kabulüyle, 43 parsel sayılı taşınmazın devamında bulunan taşınmazın 28/02/2011 tarihli teknik bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfiyle işaretli 3760,65 m²"lik bölümünün davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 01/10/2012 gün ve 2012/3708 E. - 10867 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan kararında özetle: [Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece TMK’nın 713/4. maddesi uyarınca yapılması gereken ilânlar yapılmamış, çekişmeli taşınmaz, 1956 yılında yapılan tapulamada fundalık niteliğiyle tesbit harici bırakılmış olmasına rağmen orman araştırması yapılmamış, taşınmazın eğimi belirlenmemiş, zilyetlik araştırmasında ise mahallî bilirkişi ve tanıkların soyut beyanları ile yetinilmiştir.
Mahkemece, öncelikle TMK’nın 713/4. maddesinde belirtilen ilânlar yapılıp, kanunî süre beklendikten sonra orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği, en eski tarihli memleket haritası ile elde edildiği hava fotoğrafı bulunduğu yerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen ....... ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri veya orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazın eski tarihli belgelerde ve kesinleşen tahditte orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, taşınmaz tapulamada fundalık niteliğiyle tesbit harici bırakıldığından 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesi uyarınca orman sayılan yerlerden olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma (Medenî Kanunun 713. maddesi, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki) koşulların araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak, yapılacak keşifte 1980 - 1990"lı yıllara ait hava fotoğrafları ve memleket haritası ve fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orjinal renkli örneği uygulanarak, taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, zilyet ve tasarruf edilen yerlerden ve zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip çekişmeli taşınmazın fiilî durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar, ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.] denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra; davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Yörede 1949 yılında yapılan ve orman kadastro çalışması ile 1976 yılında kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının ..."a yükletilmesine 18/06/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.