Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı (bir. dosya davalı); davalılar adına kayıtlı olan 157 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yaklaşık 20 yıl önce yapılan ve o tarihten beri S.ve K. köylerinin arazilerinin sulanması amaçlı kullanılan pompaj binasının bulunduğunu belirtip, pompaj binası yeri ve yolunun tapusunun iptali ile muhik tazminat karşılığı adına tescilini istemiş, birleşen davanın reddini savunmuştur.
Davalılar (bir.dosya davacılar); pompaj binasının davacı tarafından yaptırılmadığını, davacı kooperatifin köylüler arasında sulama işinin imece usulü ile yapılmasını temin için kurulmuş olup, davada taraf olamayacağını, taşınmaz çaplı yer olduğundan iyiniyet iddiasında da bulunamayacağını belirterek, davanın reddini istemişler, birleşen davalarında; kayden maliki oldukları 157 parsel sayılı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve kooperatife ait binanın yıkımı isteğinde bulunmuşlardır.
Mahkemece, Türk Medeni Kanununun 724 ve 725 maddelerinde öngörülen koşulların gerçekleştiği gerekçesiyle; asıl davanın kabulü ile su pompa binası ve arsası ile birlikte toplam 435.96 m2 kısım yönünden tapu iptali ve tescile; 955.91 m2 kısmın tescil edilen taşınmaz lehine yol olarak geçit hakkı tesisine depo edilen 6.000.-YTL"nın karar kesinleştiğinde davalılara hisseler oranında ödenmesine, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davalılar (bir.dosya davacılar) vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, temliken tescil, birleşen dava ise çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiş, hüküm yalnızca birleştirilen dosya davacıları tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; dava konusu binanın kayıt malikinin onayı ve rızası ile yapıldığı ve gerek işlevi gerekse ekonomik değeri gözetildiğinde yıkımın aşırı zarar doğuracağı, sonuç olarak Türk Medeni Kanununun 724.maddesinde öngörülen koşulların iptal-tescil davacısı yararına oluştuğu saptanmak suretiyle asıl davanın kabulüne ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiş olması kural olarak doğrudur. Bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, fenni bilirkişi rapor ve krokisinde izlendiği üzere, 157 sayılı parselin batı sınırında kuzeyden güneye doğru yol olarak kullanılmak amacıyla iptal ve tescil istemi yerine mahkemece geçit hakkı tesisine karar verilmiş ise de, bu geçit hakkının 157 parsel sayılı taşınmazla sınırlı olarak kurulduğu, 157 sayılı parselin güneyinde ana yola kadar başka parsellerin de bulunduğu görülmektedir. Anılan parseller içinden geçit hakkı tesis edilmediği takdirde, sadece 157 parsel sayılı taşınmazda kurulan geçit hakkının bir anlamı olmayacağı açıktır. Zira, geçit hakkı tesis edilen yolun ana yola bağlanması zorunludur.
O halde; iptal-tescil davacısına ana yola çıkışı sağlamak üzere güney sınırındaki taşınmaz malikleri aleyhine bu konuda dava açması için önel verilmesi ve açtığı takdirde eldeki dava ile birleştirilerek görülmesi gerekir.
Diğer yandan, temliken tescil ve geçit hakkı tesisi kararı üzerine, kayıt malikleri lehine takdir edilen haklı tazminatın zirai bilirkişinin bilimsel verilere dayanmayan ve denetime elverişli olmayan raporu esas alınmak suretiyle hüküm tesisinin de doğru olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca; asıl davacı kooperatife komşu parseller hakkında geçit hakkı tesisi için dava açması hususunda önel verilmesi, açtığı takdirde eldeki dava ile birleştirilerek görülmesi, ayrıca temlike ve geçit hakkına konu bölümler yönünden değerlerinin, taşınmazın niteliğine uygun atanacak bilirkişiler aracılığı ile objektif kriterler esas alınarak belirlenmesi, gerektiğinde emsal karşılaştırması da yapılmak suretiyle denetime elverişli şekilde tespiti, bu arada taşınmazda meydana gelen zarar ve değer düşüklüğünün de nazara alınması, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesinin gözönünde tutulması, saptanacak bedelin mahkeme veznesine depo ettirilmesi, ondan sonra sonucana göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalıların, (birleşen dosya davacılarının) değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 6.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.