12. Hukuk Dairesi 2015/23038 E. , 2016/320 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçluların İİK"nun 168/5. maddesinde öngörülen yasal sürede icra mahkemesine yaptıkları başvuruda senette .... Mahkemeleri’nin yetkili kılındığını ileri sürerek ... İcra Dairesinin yetkisine itiraz ettikleri, mahkemece yetki itirazının kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı HUMK.nun 22. maddesinde, tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri belirtilmişti. Buna göre, tüzel kişilerin yanında gerçek kişiler de yetki sözleşmesi yapabilmekteydi.
6100 sayılı HMK"nun 17/1. maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan maddede belirtildiği üzere tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yetki sözleşmesi yapılması halinde dava sadece yetki sözleşmesi ile belirlenen yerde açılabilir. Madde gerekçesine göre bu düzenleme ile gerçek kişilerin tacirler ve kamu tüzel kişileri karşısında korunmaları amaçlanmıştır. Öte yandan yetki sözleşmesi yapabilecek olanlar kanunla sınırlandırılmıştır. Yetki sözleşmesine ilişkin anılan maddede tacirden anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşme konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir. Bu sebeplerle borçlu ... hakkında yetki sözleşmesi uygulanamayacağından genel yetki hükümleri uyarınca itirazın değerlendirilmesi gerekir.
İİK"nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK"nun 447/2. maddesi atfıyla aynı Kanun"un yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Ayrıca, takip dayanağı akdin yapıldığı yer icra dairesi de yetkilidir.
Buna göre, bonoya dayalı takip, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. 6. md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde (6102 sayılı TTK"nun 777/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, ödeme yeri olarak tanzim yeri kabul edilir) (HMK. 10. md.) ve ayrıca İİK"nun 50/1. maddesi uyarınca bononun tanzim edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabilir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; alacaklının bonoya dayalı olarak 29.05.2015 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başladığı, takip dayanağı bonoda tanzim edildiği yer gösterilmemiş olup; anılan senedi tanzim edenin adresinin ise ... olduğu görülmektedir. Ayrıca, borçlu ...’un adresinin ... olduğu, ödeme emrinin de bu adreste sözü edilen borçluya tebliğ edildiği açıktır.
Buna göre senette tanzim yerinin .... olması ve borçlu ...’un .... adresinde ikamet etmesi nedeniyle .... İcra Müdürlüğü yetkili olup mahkemece borçlu ... yönünden yetki itirazının reddi gerekirken, bu borçluyu da kapsar şekilde yetki itirazının tümden kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.