Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortak miras bırakan M.Y.dava konusu taşınmazları kendilerinden mal kaçırmak amacıyla 2.eşinden olan davalı çocuklarına muvazaalı biçimde temlik ettiğini ileri sürerek payları oranında iptal, tescil olmadığı takdirde tenkis ayrıca miras bırakanın yaptığı vasiyetnamenin de aynı amaçla düzenlenmesi nedeniyle iptalini, olmazsa tenkisini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlar; karşı davaları ile de miras bırakanın davacılara devrettiği taşınmazlar bakımından aynı hukuksal nedene dayanarak tapu iptali ve terekeye iade, olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
Mahkemece, davalılara yapılan temliklerin ve vasiyetnamenin muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne; kanıtlanamadığından bahisle karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tenkis ve vasiyetnamenin iptali, isteklerine ; karşı dava ise muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden, miras bırakan M.Y. 20.12.2002’de ölümüyle, geride mirasçıları olarak ilk eşinden olma davacılar ile ikinci eşinden olma davalıların kaldığı ; çekişmeli taşınmazlardan 79, 80, 81, 82 ve 83 sayılı parsellerin ilk eşten miras bırakana ve davacılara intikali üzerine, aralarında yaptıkları taksim sonucunda 79, 81 ve 83 parsellerin davacılar, 80 ve 82 parsellerin miras bırakan adlarına ; 45 sayılı parselin kadastro tespitinde miras bırakan adına ; 218, 219 ve 220 sayılı parsellerin, harici satın alma suretiyle miras bırakanın tasarrufunda iken hibe edildiklerinden bahisle kadastro tespitinde senetsizden 218 parselin davacılardan M. 219 parselin davalılardan N. ve 220 parselin de davalılardan N.adlarına tescil edildikleri ; miras bırakanın 80 ve 82 sayılı parsellerini 20.4.1995’de, 45 sayılı parselini de 4.1.2001’de davalılara satış yoluyla eşit paylarla devrettiği, 80 ve 82 sayılı parsellerde sonradan yapılan inşaat nedeniyle davalılar adına bağımsız bölümlerin oluştuğu ; 132 ada 8-9, 318 ada 14-17, 779 ada 1, 78 ada 1, 267 ada 1-23-24 sayılı parsellerde ise miras bırakan tarafından yapılmış bir temlik bulunmadığı ; öte yandan miras bırakanın, üzerinde kalan ve içlerinde çekişmeli 45 sayılı parselin de olduğu taşınmazlarının bir kısmını 27.11.1986 tarihli düzenleme şeklindeki vasiyetnamesiyle taraflara vasiyet ettiği görülmektedir.
Davacılar, 45, 80, 82, 219 ve 220 sayılı parseller ve vasiyetname hakkında asıl davayı; davalılar ise 79, 81, 83, 218, 132 ada 8-9, 318 ada 14-17, 779 ada 1, 78 ada 1 ve 267 ada 1-23-24 sayılı parseller hakkında karşı davayı açmışlar ve her iki taraf da muris muvazaası hukuksal nedenine dayanmışlardır.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, miras bırakanın 45, 80 ve 82 parsel sayılı taşınmazlarını davacılardan mal kaçırmak amacıyla davalılara temlik ettiği ; 218 sayılı parsel dışındaki karşı dava konusu taşınmazlarda ise miras bırakanın davacılara muvazaaya tabi olabilecek bir temlik yapmadığı anlaşıldığından, 45, 80, ve 82 sayılı parseller bakımından asıl davanın kabul edilmesinde ve 218 sayılı parsel dışındaki taşınmazlar bakımından karşı davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Ne var ki, tapusuz taşınmazlardaki zilyetliğin devrinden ibaret mülkiyetin nakline ilişkin sözleşmelerin hiçbir şekil şartına bağlı kalmadan geçerli olmaları nedeniyle, kadastro sırasında senetsizden tespit gören 219 ve 220 sayılı parseller hakkında 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, koşullarının varlığı halinde ancak tenkise tabi tutulabilecekleri gözetilmeksizin iptal-tescile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, aynı şekilde tespit gören 218 sayılı parsel bakımından da tenkis hususunun düşünülmemesi isabetsizdir.
Diğer taraftan, asıl davada T.M.K.’nun 557. maddesinde düzenlenen vasiyetnamenin iptali sonucunu doğuracak sebepler iddia ve ispat edilmediği halde kademeli isteklerden tenkis isteğinin değerlendirilmesi yerine vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi de doğru değildir.
Hal böyle olunca; 218, 219, 220 sayılı parseller ve vasiyetname yönlerinden hükme yeterli kapsamda tenkis incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Tarafların temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.