Taraflar arasında görülen davada;
 Davacı, kayden maliki olduğu 1479 ada 69 sayılı kadastral  parselin imar  uygulamasına tabi tutulması sonucunda oluşan 4434 ada 2 sayılı parselin belediye tarafından davalıya satıldığını, idari yargıda  görülen davada imar işleminin  iptal  edildiğini ileri sürerek, 2 sayılı parselin tapusunun iptali ile kadastral duruma dönülmek suretiyle 1479 ada 69 sayılı parselin adına tescilini istemiştir.
Davalı, taşınmazı belediyeden ihale ile  satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, imar işleminin davalı parseline yönelik kısmının idari yargıda  iptal edilip dayanaksız kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 2 sayılı parselin  davalı adına mevcut kaydının iptali ile imar öncesi kadastral hak durumuna  dönülmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı ve Belediye tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1479 ada 69 sayılı kadastral parselin davacı Kurum adına kayıtlı iken imar uygulamasına tabi tutulduğu, davalı adına oluşan 2 sayılı imar parseli yönünden davacının İdari Yargıda açtığı  2002/1221 esas sayılı dava sonucunda da imar işleminin 2 sayılı parsele ilişkin kısmının iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, eldeki davada herhangi bir uygulama yapılmaksızın, idare mahkemesi kararına dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki,  idare mahkemesinin iptal kararı ile, kararın kapsamındaki imar kayıtlarının hukuki dayanağı ortadan kalkar.Bu nedenle bu tür  kayıtların yolsuz tescil niteliğine dönüşecekleri kuşkusuzdur. Öyle ise, kadastral parsele dönülmesi isteğini içeren bu tür davalarda İdari Yargı kararının kapsamının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde keşfen saptanmasında zorunluluk vardır.
Hal böyle olunca, yerinde keşif yapılarak iptale konu 2 sayılı imar parseli ile ihyası istenen 69 sayılı kadastral parselin sınır ve konumlarının belirlenmesi suretiyle İdari Yargı iptal kararının kapsamının saptanması, uzman bilirkişilerden uygulamayı yansıtan içerikte, ayrıntılı krokili rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik uygulama ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  5.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.