1. Hukuk Dairesi Esas No: 2008/9411 Karar No: 2008/11215 Karar Tarihi: 5.11.2008
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/9411 Esas 2008/11215 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2008/9411 E. , 2008/11215 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/07/2008 NUMARASI : 2008/197-2008/353
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakandan intikal eden 4 parseldeki payının emlak borcu olduğundan imza gerektiği söylenerek hata ve hile ile davalılar adına tescilinin sağlandığını ileri sürerek taşınmazdaki payının adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, hak düşürücü sürenin geçtiğini, ceviz ve kavak ağaçlarının davacının eşi tarafından izinsiz kesilip satılması nedeniyle şikayetçi olunmaması karşılığında 4 parseldeki payını kendi rızası ile tapuda devrettiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; çekişme konusu 4 parseldeki davacıya ait ¼ pay 2.5.2003 tarihinde eşit olarak davalılara satış suretiyle devredilmiş olup, davacı anılan işlemin hile ile gerçekleştirildiğini iddia etmiştir. Bilindiği gibi; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. Borçlar Kanununun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olaya gelince; davacı hileye düşürüldüğünü sonradan öğrendiğini ve öğrenme tarihine göre davanın süresinde açıldığını ileri sürmüştür. Ancak, mahkemece öğrenme tarihi konusunda taraf delillerinin toplanmasına imkan vermeden sonuca gidilmiştir. Hal böyle olunca, davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesi bakımından yanların gösterdiği ve gösterecekleri delillerin toplanıp değerlendirilmesi, davanın süresinde açıldığının anlaşılması halinde işin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, salt temlik tarihi ile dava tarihi karşılaştırılmak suretiyle hak düşürücü sürenin gerçekleştiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.