Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 1621 ada 6 nolu imar parselinin maliki olduğunu, davalının da komşu 7 nolu parselin maliki olup, davalının D.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/257-10 E.K. sayılı dava dışı K. A.aleyhine 2661 parsel sayılı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım yönünde verilen ve kesinleşen ilam gereğince icra takibi başlattığını, icra takibinin devamı sırasında kendisi aleyhine tespit davası açtığını ve tespit bilirkişi raporuna göre davaya konu 7 nolu parsele herhangi bir tecavüz olmadığının tespit edildiğini, çekişmeli taşınmazların imar uygulaması ile oluştuğunu ve tecavüzün imar uygulaması ile ortadan kalktığını, ancak imar uygulamasının da iptal edildiğini geri dönüşüm kararlarının alındığını henüz geri dönüşüm işlemleri yapılmadan ve müdahale edildiği iddia edilen kısım kendi adına kayıtlı iken davalının icra takibine devam ederek muaraza yattığını ileri sürerek, muarazanın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, imar uygulamasının iptal edildiğini ve belediye encümeni tarafından geri dönüşüm kararı alındığını davanın hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, elatmanın önlenmesi ve muarazanın giderilmesi isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1621 ada 6 parsel sayılı taşınmazda dava dışı paydaşlarla, davacının buna komşu 7 parsel sayılı taşınmazda da davalının paydaş oldukları, her iki taşınmazın sicil kayıtlarının imar uygulaması sonucu oluştuğu, imar uygulaması öncesinde davalının dava dışı K.A. aleyhine mülkiyet hakkına dayalı olarak açmış olduğu elatmanın önlenmesi ve yıkım istekli davanın Yenihisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/257-10 E.K sayılı kararı ile kabul edilerek kesinleştiği ve davalının anılan ilama dayalı olarak dava dışı K.A.ın 2661 nolu kadastral parsele yapmış olduğu taşkın yapı ile ilgili olarak kesinleşen karar gereğince ilamlı icra takibine giriştiği ve böylece davacı M. A.önünden muaraza yaratıldığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan çekişme konusu imar parsellerinin dayanağı olan idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek imar parsel kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düştüğü ve bunun üzerine Belediye Encümenince ittihaz edilen karar gereğince eski kadastral parsellere dönülmesinin kararlaştırıldığı görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, Belediye Encümeninin kadastral parselin geometrik ve mülkiyet durumunun yeniden ihyasına ilişkin kararın başlıbaşına taşınmazın mülkiyetinin naklinin sebebi olarak kabul edilemez. Bir başka ifade ile yolsuz tescil durumuna düşen imar parsellerinin açılacak dava sonucunda kadastral parsellere dönüşümü sağlanmadan taraflar arasındaki çekişmenin çözüme kavuşturulmasına olanak yoktur. Esasen kadastral mülkiyet ve geometrik duruma dönüş halinde ise davadaki tarafların sıfatının etkileneceği de kuşkusuzdur.
Öte yandan, kadastral parsellerin ihyasında davalının menfaatinin bulunduğu ve eldeki davanında ancak bu şekilde çözüme kavuşturulacağı tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, davalıya yolsuz tescil durumuna düşen sicil kaydı bakımından kadastral parselin yeniden ihyası konusunda dava açması için olanak tanınması, açıldığı takdirde eldeki dava yönünden bekletici mesele yapılması ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.