Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2018/415
Karar No: 2021/850
Karar Tarihi: 24.06.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/415 Esas 2021/850 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2018/415 E.  ,  2021/850 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 15. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2002-2007 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı olarak görev yaptığını, hâlen 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu (5434 sayılı Kanun) kapsamında emekli eski kamu görevlisi olduğunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) 43. ve geçici 4. maddelerindeki hükümler uyarınca Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin %40’ı esas alınarak Cumhurbaşkanına bağlanacak yaşlılık aylığının %75’i oranında yaşlılık aylığı bağlanması ve bu suretle emekli aylığının yeniden tespit edilmesi gerektiğini, zira sözü edilen 43. maddede eski-yeni TBMM başkanı ayrımı yapılmadığı gibi, hükmün kanunun yürürlüğünden önce emekli olanlara uygulanmayacağına ilişkin düzenleme de bulunmadığını ileri sürerek, müvekkilinin emekli aylığının 01.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere 5510 sayılı Kanun’un 43 ve geçici 4/9. maddelerindeki hükümlere göre yeniden tespitine ve ödemelerin bu tespit gibi yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... (.../Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davanın idari yargının görev alanına girdiğini, öte yandan 5434 sayılı Kanun’un 42. ve Ek 69. maddeleri ile Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık görevinde bulunduktan sonra herhangi bir sebeple görevden ayrılanlara bağlanacak emekli aylıklarının yükseltilme oranlarının düzenlendiğini, TBMM Başkanlığı görevinde bulunanlar ile ilgili özel bir yükseltme hükmüne yer verilmediğini, 5510 sayılı Kanun’un 43. maddesi ile TBMM Başkanlığı görevinde bulunanların da Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık görevinde bulunanlar ile birlikte kanun kapsamına alınarak haklarında yaşlılık aylığı oranlarına ilişkin özel düzenleme getirildiğini, ancak 5510 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesinin 1. fıkrası gereğince TBMM Başkanlığı görevinde bulunup hâlen 5434 sayılı Kanun’a göre aylık alanlar hakkında 5434 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı yönünde açık düzenleme bulunması ayrıca geçici 4. maddenin 4. ve 5. fıkralarında 5434 sayılı Kanun’a göre bağlanan aylıkların arttırılması ile ilgili hükümlerin yer alması karşısında hâlen 5434 sayılı Kanun’a göre aylık alan TBMM eski Başkanlarının aylıklarının 5510 sayılı Kanun’un 43. maddesi esas alınarak yükseltilebilmesi için kanun değişikliği gerektiğini, 5510 sayılı Kanun’da bu Kanun’un yürürlüğünden önce emekli olanların 43. maddeden yararlandırılmalarına yönelik geçici bir madde de bulunmadığını, nitekim ...tarafından davalı Kurum aleyhine ... 1. İdare Mahkemesinde açılan davada Kurumca tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek davanın reddine karar verildiğini, kararın Danıştay tarafından onandığını, davacısının karar düzeltme yoluna başvurduğunu, keza ... tarafından ... 15. İdare Mahkemesinde; Necmettin Karaduman tarafından ... 3. İdare Mahkemesinde açılan davaların da reddedildiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemenin Birinci Kararı:
    6. ... 15. İş Mahkemesinin 30.03.2011 tarihli ve 2010/1204 E., 2011/170 K. sayılı kararı ile; idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine ve dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
    Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
    7. ... 15. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 22.11.2011 tarihli ve 2011/5763 E., 2011/15812 K. sayılı kararı ile; 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesindeki düzenleme gözetildiğinde; bu Kanun’da yer alan kuralın uygulanması isteminden kaynaklanan uyuşmazlığın esasına girilerek yapılacak inceleme sonucu hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği; kabule göre de yargı yolu yanlışlığı nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek karar bozulmuştur.
    Mahkemenin İkinci Kararı:
    9. ... 15. İş Mahkemesinin 20.06.2014 tarihli ve 2011/1089 E., 2014/519 K. sayılı kararı ile bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu; 5510 sayılı Kanun’un 43. maddesinin 3. fıkrasındaki hüküm ile TBMM Başkanlığından emekli olanların yaşlılık aylığı oranlarının arttırılarak Cumhurbaşkanına bağlanacak aylığın %75’i oranına çıkarıldığı, yapılan düzenlemenin sigortalı lehine olduğu, aynı Kanun’un geçici 4. maddesinde de 5434 sayılı Kanun’a göre çalışmaya başlamış ya da aylık almakta olanların aylıklarının anılan Kanun hükümlerine göre hesaplanıp ödeneceğinin hükme bağlandığı, bu hükümle ne eşitlik sağlamak ne de intibak amacı güdüldüğü, bu hükmün amacının kazanılmış hakların korunması olduğu, zira 5434 sayılı Kanun gereğince bağlanacak aylıkların mülga 506 ve 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre bağlanacak aylıklardan fazla olduğu, bu durumda da davacı lehine düzenleme getiren 43. maddedeki hükmün yürürlük tarihinden itibaren uygulanması gerektiği, aksi hâlde 01.10.2008 tarihinden önce aynı görevden emekli olanların daha az, sonra emekli olanların ise daha fazla emekli aylığı alacakları, bu durumun ise adalet ve eşitlik ilkeleri ile bağdaşmayacağı, 6270 sayılı Kanun ile eklenen geçici 38. madde ile 43. maddenin 3. fıkrasında sayılanlardan başka maddede belirtilen meclis ve senato başkanlarının maddenin yürürlük tarihinden itibaren 43. maddeden yararlanmalarının öngörüldüğünü, davacının zaten 43. maddenin yürürlük tarihinden itibaren bu hükümden yararlanma hakkı olduğundan geçici 38. maddedeki düzenlemenin davacıyı etkilemeyeceği, geriye dönük ödeme yapılamayacağına ilişkin geçici 38. maddedeki kuralın ise bu madde ile hak tanınan meclis ve senato başkanlarını kapsadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

    Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
    10. ... 15. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    11. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 09.09.2014 tarihli ve 2014/19318 E., 2014/16841 K. sayılı kararı ile; "...5434 sayılı Kanun kapsamında emekli aylığı almakta olan davacı, 2002-2007 yılları arasındaki dönemde “TBMM Başkanı” olarak görev yaptığı gözetilerek, 01.10.2008 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun 43’üncü maddesine göre emekli aylığının yeniden belirlenmesine karar verilmesini istemiştir.
    5510 sayılı Kanunun Geçici 4’üncü maddesinde; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir.
    Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçiliği sona erenlerden tahsis talebinde bulunacaklar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis talebinde bulunanlardan işlemleri devam edenler hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.
    Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır. (Ek cümle:16.06.2010 - 5997 S.K./10.mad) Ancak, ... Akademisinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin yetim aylıkları bu öğrenimleri süresince kesilmeksizin ödenmeye devam edilir.
    5434 sayılı Kanuna göre ödenen aylıklar ile bu madde kapsamında bağlanacak aylıklar, memur maaş katsayılarındaki artışlara göre yükseltilir. Ayrıca 5434 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlar ile aynı rütbe, kadro ve sair kanunlarda yapılacak değişiklikler sonucunda aylık tutarlarında meydana gelecek yükselmeler, aynı rütbe, kadro unvanı ve dereceden bağlanmış bulunan emeklilik, malûllük ve vazife malûllüğü aylıkları ile dul ve yetim aylıkları hakkında da uygulanır...”düzenlemesi yer almaktadır. Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere, 5434 sayılı Kanun kapsamında bağlanan aylıkların artırılması ve azaltılması hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Ancak barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlarda yapılan değişiklik sonucunda, sigortalının emeklilik öncesi dönemde bulunduğu rütbe, kadro ve sair konumlarına ilişkin değişiklikler emeklilere yansıtılabilir.
    5510 sayılı Kanunun 43’üncü maddesinin üç ve dördüncü fıkralarında ise; “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat tarihini takip eden aybaşından itibaren, istek tarihindeki Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40"ı esas alınarak Cumhurbaşkanına bağlanacak yaşlılık aylığının % 75"i oranında yaşlılık aylığı bağlanır.
    Ancak herhangi bir nedenle görevden ayrılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan, 28 inci maddeye göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılamıyorsa üçüncü fıkraya göre bağlanan aylığın tümü, 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılıyor ve 29 uncu maddeye göre hesaplanan aylık, üçüncü fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark Hazineden tahsil edilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
    Bu kapsamda uyuşmazlığın çözümü, kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kuralların incelenmesini zorunlu kılmaktadır. Kanunlar, metinlerinde belirtilen tarihte yürürlüğe girer ve buna bağlı olarak hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Kanunların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkileyip etkilemeyecekleri, yani, geçmişe etkili olup olmadıkları ile ilgili mevzuatımızda genel bir hüküm yoktur. Ancak, “toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, gerek Özel Hukuk ve gerekse Kamu Hukuku alanında, kural olarak her Kanun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Baskı, Turhan Kitabevi, ..., 2000, sh:193-194; Prof. Dr. ..., Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18. Baskı , Turhan Kitabevi, ... 2003, sh:73).
    Hukuk devletinin hukuki güvenlik ilkesi, herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi, tutum ve davranışlarını buna göre güvenle düzenleyebilmesi anlamına gelir. Kişilerin davranışlarını düzenleyen kurallar onlara güvenlik sağlamalıdır. Bu güvenliğin sağlanabilmesi, her şeyden önce, devletin kendi koyduğu hukuk kurallarına kendisinin de uymasına bağlıdır. “Kanunları uygulama durumunda bulunanların da, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak yolda yorumlamamakla yükümlüdür.” (Yargıtay HGK; 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E. 1988/232 K; 13.10.2004 tarih ve 2004/10-528 E. 2004/533 K; 06.04.2005 tarih ve 2005/10-183 E. 2005/241 K; 14.03.2007 tarih ve 2007/3-121 E. 2007/128 K. sayılı kararları).
    Kanunların geriye yürümemesi kuralının istisnaları arasında; kazanılmış hakları ihlal etmemek kaydıyla kanunun yargılama hukukunu düzenlemesi, kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin olması ve beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar bulunmaktadır. Tamamlanmış hukuki durumları yeni kanun veya düzenleyici kuralın etkilememesi ve onlar üzerinde hukuki sonuç doğurmaması ise, kazanılmış hakları saklı tutma amacı gütmektedir. Anılan istisnalardan olmayan 5510 sayılı Kanunun 43’inci maddesi yayımı tarihi itibariyle geriye yürüyeceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı açıktır.
    Ancak, 26.01.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6270 sayılı Kanunun 20’nci maddesi uyarınca 01.01.2012 tarihinden geçerli olmak üzere 01.03.2012 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 16’ncı maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 38’inci madde ile 5510 sayılı Kanunun 43’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan görevlerde bulunmuş olanlardan herhangi bir sebeple bu görevleri sona erenler ile Büyük Millet Meclisi, Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu, Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi Başkanları da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren bu Kanunun 43 üncü maddesi hükmünden yararlanacakları düzenlenmiştir.
    Açıklanan maddi ve hukuki olgular çevresinde somut olay değerlendirildiğinde; 5434 sayılı Kanun kapsamında ve 01.10.2008 tarihinden önce kendisine emekli aylığı bağlanan ve 2002-2007 yılları arasında “TBMM Başkanı” olduğu çekişmesiz olan davacının; 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 38’inci madde uyarınca anılan Kanunun 43’üncü maddesindeki düzenlemeye göre aylığının hesaplanması gerekir. Ne var ki; geçici 38’inci maddesinde ayrıca düzenlemenin geçerli olacağı tarih açıkça belirtildiğinden, söz konusu hesaplama ancak geçici 38’inci maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren geçerli olacaktır. Zira barem, teşkilat, kadro ve sair Kanun değişikliği niteliğinde olmayan 5510 sayılı Kanunun 43’üncü maddesindeki aylık hesabına ilişkin lehe düzenlemenin geçici 38’inci maddenin öncesinde geriye yürütülerek, 5434 sayılı Kanun kapsamında hesaplanan aylığın artırılması geçiş hükümlerine ilişkin geçici 4’üncü maddedeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Bu nedenle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabulüne hükmedilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    12. ... 15. İş Mahkemesinin 11.03.2015 tarihli ve 2014/1261 E., 2015/309 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    13. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu (HGK) önüne gelen uyuşmazlık; 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamında 01.10.2008 tarihinden önce kendisine emekli aylığı bağlanan ve 2002-2007 yılları arasında TBMM Başkanı olduğu çekişmesiz olan davacının emekli aylığının 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 4. ve geçici 38. maddelerindeki düzenlemeler de dikkate alındığında aynı Kanun’un 43. maddesindeki hüküm gereğince 01.10.2008 tarihinden itibaren yeniden belirlenmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    15. Öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemeler üzerinde kısaca durmak gerekir.
    16. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı geçici 4. maddesinin 1., 5. ve 9. fıkralarında;
    “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir.
    ...
    Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır. (Ek cümle: 16/6/2010-5997/10 md.) Ancak, ... Akademisinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin yetim aylıkları bu öğrenimleri süresince kesilmeksizin ödenmeye devam edilir.
    ...
    5434 sayılı Kanuna göre ödenen aylıklar ile bu madde kapsamında bağlanacak aylıklar, memur maaş katsayılarındaki artışlara göre yükseltilir. Ayrıca 5434 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlar ile aynı rütbe, kadro ve sair kanunlarda yapılacak değişiklikler sonucunda aylık tutarlarında meydana gelecek yükselmeler, aynı rütbe, kadro unvanı ve dereceden bağlanmış bulunan emeklilik, malullük ve vazife malullük aylıkları ile dul ve yetim aylıkları hakkında da uygulanır." hükümleri yer almaktadır.
    17. Öte yandan 5510 sayılı Kanun’un 43. maddesinin 1, 2, 3, 4 ve 5. fıkralarında;
    " Cumhurbaşkanı iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihinde Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40"ı oranında yaşlılık aylığı bağlanır.
    Ancak, herhangi bir nedenle görevden ayrılan Cumhurbaşkanı, 28 inci maddeye göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanamaması halinde birinci fıkraya göre bağlanan aylığın tümü, 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanması halinde ve 29 uncu maddeye göre hesaplanan aylık, birinci fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark, Hazineden tahsil edilir.
    Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihindeki Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40"ı esas alınarak Cumhurbaşkanına bağlanacak yaşlılık aylığının % 75"i oranında yaşlılık aylığı bağlanır.
    Ancak herhangi bir nedenle görevden ayrılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan, 28 inci maddeye göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılamıyorsa üçüncü fıkraya göre bağlanan aylığın tümü, 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılıyor ve 29 uncu maddeye göre hesaplanan aylık, üçüncü fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark Hazineden tahsil edilir.
    Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan iken veya bu görevlerden ayrıldıktan sonra ölenlerin hak sahiplerine, bu maddeye göre hesap edilen aylık 34 üncü madde hükümlerine göre ölüm aylığı olarak bağlanır." yönünde düzenlemeler bulunmaktadır.
    18. Sözü edilen 43. maddenin başlığı "Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık görevinde bulunanların aylıkları" iken 17.01.2012 tarihli ve 6270 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un (6270 sayılı Kanun) 5. maddesi ile "Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, Başbakanlık, Bakanlık ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği görevinde bulunanların aylıkları" olarak değiştirilmiş, 02.07.2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 203. maddesiyle de bu madde başlığında yer alan “Başbakanlık,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Cumhurbaşkanı yardımcılığı,” ibaresi eklenmiş, ayrıca maddeye Cumhurbaşkanı yardımcılığı, Bakanlık ve Türkiye Büyük Millet Meclisi görevinde bulunanlara bağlanacak aylıklarla ilgili eklenen fıkralar ile düzenlemeler yapılmıştır.
    19. 6270 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 16. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a ayrıca geçici 38. madde eklenmiş olup bu maddeye göre;
    “Bu Kanunun 43 üncü maddesindeki % 42 oranı yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar % 45 olarak uygulanır.
    Bu maddenin yürürlük tarihinden önce bu Kanunun 43 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan görevlerde bulunmuş olanlardan herhangi bir sebeple bu görevleri sona erenler ile Büyük Millet Meclisi, Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu, Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi Başkanları da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren bu Kanunun 43 üncü maddesi hükmünden yararlanır.
    Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği görevi devam edenler ile daha önce yasama organı üyeliği görevi sona ermiş olanlardan veya dışarıdan bakanlığa atanmış olanlardan halen milletvekilliği esas alınarak emekli aylığı ödenenlerin, bu Kanunun 43 üncü maddesine göre aylığa hak kazanabilmesinde, aynı maddenin altıncı fıkrasının birinci cümlesinde belirtilen 2 yıllık süre şartı aranmaz.
    Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği ile dışarıdan atandığı bakanlık görevi sona erdiği halde, malullük, yaşlılık veya emeklilik aylığı bağlanmasına hak kazanamayanlardan, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının © bendi kapsamında sigortalılık ilişkisi devam edenlerin veya bu kapsamda sigortalılık ilişkisi kurmaları gerekenlerin bu sigortalılık ilişkisinden kaynaklanan emekli kesenekleri ve kurum karşılıkları, bu Kanunun ek 7 nci maddesi ile belirlenmiş olan esas ve usuller çerçevesinde ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 60 gün içinde Kuruma başvurmaları halinde, başvurularını izleyen aybaşından başlayarak 4 yıl süreyle Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinden karşılanır.
    Bu madde esas alınarak geriye dönük herhangi bir ödeme yapılmaz ve geriye dönük hak talep edilemez”.
    20. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun geçici 38. maddesine 10.01.2013 tarihli ve 6385 sayılı Kanun"un 17. maddesi ile; "Bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği görevi devam edenlerden, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) veya (b) bentleri kapsamında aylık almakta iken aylıklarını kestirip 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalılık talebinde bulunanların, bu Kanunun 43 üncü maddesine göre aylığa hak kazanabilmesinde, 2 yıl süreyle bu görevlerde bulunmuş olma ve sigorta primi veya emekli keseneği ile kurum karşılığı ödenmesine ilişkin şartlar aranmaz. Bunların müracaatları halinde bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) veya (b) bentleri kapsamında olan ve kesilen aylıkları bu Kanunun 43 üncü maddesindeki aylık seviyesine yükseltilmek suretiyle yeniden bağlanır." hükmü eklenmiştir.
    21. 6270 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 20. maddesi ile geçici 38. maddenin 01.01.2012 tarihinden geçerli olmak üzere 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
    22. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun geçici 38. maddesinin 1. fıkrasındaki hüküm daha sonra 02.07.2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin (KHK) 16. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
    23. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 28. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde ise yaşlılık sigortasından sigortalıya sağlanan hakların yaşlılık aylığı bağlanması ve toptan ödeme yapılması olduğu belirtildikten sonra; 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun"un 16. maddesi ile değişik 2. fıkrasında; "İlk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara;
    a) Kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 9000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için prim gün sayısı şartı 7200 gün olarak uygulanır." hükmüne yer verilmiş, fıkranın devam eden bentlerinde de (a) bendinde öngörülen yaş şartının yerine getirileceği tarih aralığına göre yaşlılık aylığı bağlanması için doldurulması gereken yaş şartı kademeli olarak belirlenmiştir.
    24. Yine 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 29. maddesinde yaşlılık aylığının hesaplanmasına ilişkin hükümler yer almakta olup maddenin 1. fıkrasında "4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile aynı fıkranın (c) bendine göre bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylığı, aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda bulunan tutardır." şeklinde belirtilmiş, maddenin devam eden fıkralarında yaşlılık aylığının hangi esaslara göre hesaplanacağı hüküm altına alınmıştır.
    25. Gelinen bu noktada kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin konuya kısaca değinmekte fayda bulunmaktadır.
    26. Kanunların somut hukukî olay ve uyuşmazlıklara uygulanması aşamasında bazı sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu kapsamda kanunların uygulanması sırasında karşılaşılan bu sorunları üç temel başlık altında toplamak olanaklı olup bunlar; kanunların yer, zaman ve anlam yönünden uygulanmasıdır.
    27. Kanunların zaman itibariyle uygulanması, yeni yürürlüğe giren kanunların doğru, tereddüt edilmeden ve ülkenin her yerinde yeknesak olarak uygulanması bakımından son derece önemlidir.
    28. Kanunlar, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve yönetmelikler ile diğer düzenlemeler, ayrıca bir yürürlük tarihi belirtilmemiş ise Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer (15.07.2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 10 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, m.7) Bu hükümden de anlaşılacağı üzere mevzuatın yayım tarihiyle yürürlüğe giriş tarihi farklı olabilir. Bu kapsamda örneğin kanunun yayım tarihinden itibaren 1 yıl sonra ya da takip eden yıl başından itibaren yürürlüğe gireceği kararlaştırılabilir.
    29. Ancak kanun koyucu yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapmamış ise; yeni hükümlerin zaman itibariyle uygulanmasının belirlenmesi gerekmektedir.
    30. Bu noktada belirtilmelidir ki; genel olarak hukuk kuralları, özelde ise kanunlar ilkesel olarak yürürlüğe girdikleri tarihten sonra gerçekleşen olaylar ve işlemlere uygulanır. Diğer bir anlatımla hukuk kuralları, yürürlüğe girmelerinden önceki dönemde meydana gelmiş olaylara ve işlemlere uygulanmaz. Buna, "kanunların geriye yürümezliği ilkesi" denir. Bu ilke ile güdülen amaç; hukukî güvenliği temin etmek, kişileri ancak işlemi yaptıkları sırada yürürlükte olan kurallara göre sorumlu tutmak, böylece kazanılmış haklara saygıyı ve kazanılmış hakların korunmasını sağlamaktır. Zira hukukî güvenlik; hukuk devletinin temel taşlarındandır.
    31. Anayasa Mahkemesi bir çok kararında “hukuki güvenlik ilkesi”nin hukuk devletinin unsurlarından biri olduğunu kabul etmiştir. Yüksek Mahkemeye göre hukuk devletinde hukuk güvenliğini sağlayan bir düzenin kurulması asıldır. Hukukî güvenlik ilkesi gereğince devletin, vatandaşların mevcut kanunlara olan güvenine saygılı davranması, bu güvenlerini boşa çıkaracak uygulamalardan kaçınması gerekir. Bu durum hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğu kadar Anayasa’nın 5. maddesiyle devlete yüklenen, vatandaşların refah, huzur ve mutluluk içinde yaşamalarını sağlama, maddi ve manevi varlıklarını geliştirmek için gerekli ortamı hazırlama ödevinin bir sonucudur. Bu yönüyle, hukuk devletinin önemli bir unsuru olarak hukukî güvenlik ilkesi, yalnızca hukuk düzeninin değil, aynı zamanda belirli sınırlar içinde bütün devlet faaliyetlerinin belirli oranda önceden öngörülebilir olması anlamını taşır. Hukukî güvenlik sadece bireylerin devlet faaliyetlerine duyduğu güveni değil, aynı zamanda yürürlükteki mevzuatın süreceğine duyulan güveni de içerir.
    32. Somut olayda; davacının 2002-2007 yılları arasındaki TBMM Başkanlığı görevinden ayrılması nedeniyle kendisine 5434 sayılı Kanun kapsamında emekli aylığı bağlandığı, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6270 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanun"a eklenen geçici 38. madde gereğince emekli aylığının 01.01.2012 tarihinden itibaren aynı Kanun"un 43. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin %75"ine yükseltildiği, davacının eldeki dava ile emekli aylığının 5510 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden itibaren sözü edilen 43. maddedeki hüküm kapsamında yeniden belirlenmesini talep ettiği görülmüştür.
    33. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde öncelikle belirtilmelidir ki; 5510 sayılı Kanun"un 43. maddesinde bu hükmün Kanun"un yürürlük tarihinden önce TBMM Başkanlığından dolayı yaşlılık aylığı bağlananlara da uygulanacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.
    34. Öte yandan 5510 sayılı Kanun"un 43. maddesinin 4. fıkrasında herhangi bir nedenle görevden ayrılan TBMM Başkanı veya Başbakanın 28. maddeye göre aylığa hak kazanması hâlinde 29. maddeye göre ayrıca hesaplanacak aylık ile 3. fıkra hükmü uyarınca belirlenecek aylıktan hangisi yüksek ise o aylığın bağlanması öngörülmüştür. Sigortalının 28. maddeye göre aylığa hak kazanmaması durumunda ise sadece 43. maddenin 3. fıkrasına göre hesap edilen aylık bağlanacaktır. Görüldüğü üzere 5510 sayılı Kanun"un 43. maddesinde aynı Kanun"un 28 ve 29. maddelerine atıf yapılmış olup sözü edilen maddelerde "İlk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlar"dan bahsedilmiştir. Bu nedenle 5510 sayılı Kanun"un 43. maddesi ile 28 ve 29. maddelerindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; 43. maddenin Kanun"un yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden sonra sigortalı olarak aylığa hak kazananları kapsadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
    35. Bundan başka 5510 sayılı Kanun"un geçici 4. maddesinin 1. ve 5. fıkraları gereğince 5434 sayılı Kanun kapsamında aylık bağlananlara yine 5434 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmekte; bu aylıkların arttırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri ile ilgili 5510 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılanlar dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılması söz konusu olmaktadır. Böyle olunca davacıya bağlanan aylığın arttırılması ve yeniden düzenlenmesinin anılan Kanun hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
    36. Bunlara ilaveten 5510 sayılı Kanun"un geçici 4. maddesinin 9. fıkrasındaki hüküm gereğince 5434 sayılı Kanun"a göre ödenen veya bağlanacak aylıklar memur maaş katsayılarındaki artışlara göre yükseltilecektir. Ayrıca 5434 sayılı Kanun"un yürürlük tarihinden sonra barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlar ile aynı rütbe, kadro ve sair kanunlarda yapılacak değişiklikler sonucunda aylık tutarlarında meydana gelecek yükseltmeler aynı rütbe, kadro unvanı ve dereceden bağlanan emeklilik, malullük ve vazife malullük aylıkları ile dul ve yetim aylıklarına da uygulanacaktır. Ancak 5510 sayılı Kanun"un 43. maddesindeki düzenlemeyi bu kapsamda bir barem, teşkilat ve sair kanun değişikliği olarak nitelendirmek de mümkün değildir. Hâl böyle olunca 5510 sayılı Kanun"un 43. maddesinin bu yönden de 01.10.2008 tarihinden itibaren davacı hakkında uygulanmasının olanaklı olmadığı sonucu çıkmaktadır.
    37. Son olarak belirtmek gerekir ki; 26.01.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak 01.01.2012 tarihinden geçerli olmak üzere 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6270 sayılı Kanun"un 16. maddesi ile 5510 sayılı Kanun"a eklenen geçici 38. maddenin 2. fıkrasında maddenin yürürlük tarihinden önce 43. maddenin 3. fıkrasında sayılan görevlerde bulunmuş olanlardan görevleri herhangi bir nedenle sona erenler ile Büyük Millet Meclisi, Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu, Temsilciler Meclisi ve Danışma Meclisi Başkanlarının da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren bu Kanun"un 43. maddesi hükmünden yararlanacakları belirtilmiş olmakla davacının 01.10.2008 tarihinden önce 5434 sayılı Kanun"a göre bağlanan emekli aylığı 01.01.2012 tarihinden itibaren 43. maddeye göre belirlenmelidir. Davalı Kurum da davacının aylığını 01.01.2012 tarihinden itibaren 43. maddenin 3. fıkrası kapsamında yükseltmiştir. Maddenin son fıkrasında "Bu madde esas alınarak geriye dönük herhangi bir ödeme yapılamaz ve geriye dönük hak talep edilemez" hükmü de 43. maddenin 01.10.2008 tarihinden itibaren davacı hakkında uygulanmasının olanaklı olmadığını göstermektedir.
    38. O hâlde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
    39. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 27.05.2015 tarihli ve 2013/10-1970 E., 2015/1448 K. sayılı kararı da aynı yöndedir.
    40. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    41. Direnme kararında dava tarihinin 31.12.2010 olmasına rağmen 23.09.2014 olarak yazılması ise, mahallinde her zaman düzeltilebilecek maddi hata kabul edilmiş ve esas etkili görülmeyerek bozma nedeni yapılmamıştır.
    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.06.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi