Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/10743
Karar No: 2015/5985

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/10743 Esas 2015/5985 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2014/10743 E.  ,  2015/5985 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı , birleştirilen dosya davacıları ile müdahil ... ve arkadaşları tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında ..... köyü 103 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, 2835 he 5151,47 m2 ve 101 ada 3 parsel sayılı taşınmaz, 73 he 9286,02 m2 yüzölçümü ve orman vasfıyla adına tespit edilmiştir.
    Davacı , 12.01.2007 havale tarihli dilekçesi ile, .... Yönetimine karşı açtığı davada; 101 ada 3 ve 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazların 2006 yılında 4342 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmalarda mera olarak belirlendiğini, taşınmazların mera vasfında olduğunu belirterek tespitlerinin iptalini ve mera olarak sınırlandırılmasını talep etmiştir.
    Birleştirilen kadastro mahkemesinin 2012/1 Esas sayılı dosyasında, davacı ..., kendi zilyetliğinde bulunan taşınmazın orman olarak belirlenen 101 ada 3 sayılı parsel içinde, birleştirilen kadastro mahkemesinin 2010/2 Esas sayılı dosyasında, davacı ... kendi zilyetliğinde bulunan taşınmazın orman olarak belirlenen 103 ada 1 parsel içinde, birleştirilen kadastro mahkemesinin 2007/3 Esas sayılı dosyasında, davacı ... ve arkadaşları, Mart 1949 tarih sayfa 62, 20, 21, 22, 23 ve 24 numaralı tapu kayıtları maliki oldukları ve 100 yılı aşkın süredir zilyetlikleri bulunan taşınmazlarının 103 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisinde, birleştirilen kadastro mahkemesinin 2012/3 Esas sayılı dosyasında, davacı ..., birleştirilen 2012/4 Esas esas sayılı dosyasında, davacı ..., birleştirilen kadastro mahkemesinin 2011/1 Esas sayılı dosyasında, davacı ..., birleştirilen kadastro mahkemesinin 2012/5 Esas sayılı dosyasında, davacı ..., kendi zilyetliklerinde bulunan taşınmazların orman olarak belirlenen 103 ada 1 parsel içinde kaldığını belirterek, taşınmazın tapu kaydının iptalini ve zilyetliklerinde olan taşınmazların adlarına tescilini talep ve dava etmişlerdir.
    Asli müdahil olarak davaya katılan ...., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve .... köyü tüzel kişiliği, dava konusu 101 ada 3 ve 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde kendilerine ait taşınmazlar olduğunu belirterek bu kısmların adlarına tescili talep etmişlerdir.
    ... ve arkadaşları vekili ise, davacı ..."nin dava ettiği taşınmazda kendilerinin de paylarının olduğunu belirterek, taşınmazın payları oranında adlarına tescili istemi ile davaya katılmışlardır.
    Mahkemece davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucu, ....nin, asli müdahillerin ve birleşen dosya davacılarının davalarının ayrı ayrı reddine, ... ve arkadaşlarının müdahale taleplerinin reddine, dava konusu 103 ada 1 ve 101 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi orman vasfıyla adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı , birleştirilen 2007/3 Esas, 2011/1 Esas, 2012/4 Esas, 2012/3 Esas ve 2010/2 Esas sayılı dosya davacıları ile müdahil olarak davaya katılan ... ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece davacıların ve müdahillerin davalarının reddine karar verilmişse de yeterli inceleme ve arştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur: Şöyle ki; bir kısım dava konusu taşınmazların konumu fotokopi olan eski tarihli memleket haritasında gösterilmiş olup, bilirkişi raporu, ekindeki memleket haritasının renksiz olması nedeniyle denetlemeye elverişli değildir. Diğer bir kısım taşınmazların gösterildiği renkli memleket haritasında ise, taşınmazlar açık renkli alanda kalmasına rağmen orman bilirkişi tarafından bu taşınmazların memleket haritasına göre orman sayılan yer olduğu açıklanmış, bu açıklamanın gerekçesi ise belirtilmemiştir.
    Ayrıca, bir kısım davacılar tapu kaydına dayandıkları halde, mahkemece bu tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte dosyaya getirtilmemiş ve keşifte yöntemince uygulanmamıştır.
    O halde; öncelikle, birleştirilen dosya davacıları ... ve arkadaşlarının dayandığı tapu kayıtlarının ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtilip ve kadastroda revizyon görüp görmediği, görmüşse bu parseller Tapu Müdürlüğünden sorularak ve eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen .... (......) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi, üç ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmelidir.
    Böylesine yapılan bir araştırma sonucu taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunun anlaşılması halinde, 13/07/1945 tarihinde yürürlüğü geçen 4785 sayılı Kanunun l. maddesi gereğince tapu kaydının yasal değerinin olmayacağı, ormanlar tevzii, iskan ve başka bir suretle kişiler adına özel mülk olarak tescil edilemeyeceği düşünülmelidir.
    Taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu sonucuna varılırsa, dayanak tapu kayıtları yerine uygulanmalı, sınırlar zeminde mahalli bilirkişi yardımıyla tek tek bulunarak ve fen bilirkişi krokisi üzerine yazılarak keşfi izleme olanağı sağlanmalı, sınırların doğruluğu komşu parsel malikleri ile bağ kurularak şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, tapu kaydı başka parsellere de revizyon görmüş ise nazara alınmalı, tapu kaydı 3402 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince zemine uygulanarak, zeminde tam ve kesin kapsamı belirlenmelidir.
    Tapu kaydına dayanan davacılar açısından tapu kaydının taşınmazlara uymadığının saptanması veya tapu miktar fazlasının bulunması halinde ve zilyetliğe dayalı olarak dava açan davacılar açısından yapılacak keşifte; dava konusu taşınmazların mera, yaylak niteliğinde olup olmadığı araştırılmalı, bu konuda komşu köylerden seçilecek mahalli bilirkişilerin beyanlarına başvurulmalı, ziraat bilirkişisinden taşınmazların üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği ve taşınmazların kullanım durumu, kaç yıldır ne şekilde kullanıldığı, imar ve ihyanın söz konusu olup olmadığı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile edinilip edinilemeyeceği hususlarında rapor alınmalı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmazlar başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmelidir.
    Tüm bu araştırmalar sonucu dava konusu taşınmazların evveliyatı ve fiilî durumu itibari ile orman sayılmayan, kadim ya da tahsisli mera, yaylak niteliğinde olmadığının belirlendiği takdirde, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile edildiğinin kabulü için, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları ve satın alınan kişiler yönünden aynı çalışma alanı içinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazların sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar , ... ve arkadaşları, ..., ..., ..., ..., ... ile asli müdahiller ...., ..., ..., ..., ..., ... ve arkadaşları, ..., ...,..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/06/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi