Esas No: 2021/8840
Karar No: 2022/3581
Karar Tarihi: 28.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/8840 Esas 2022/3581 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/8840 E. , 2022/3581 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki davanın İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yukarıda sayı ve tarihi belirtilen kararın HMK 363. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının Adalet Bakanlığı tarafından istenilmesi üzerine, dava dosyası ve içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve diğer tüm dosya kapsamı delil ve belgeler incelendi. Gereği müzakere edilip düşünüldü.
Davacı vekili, mahkeme kararı ile müvekkili olan ...’nın, oğlu ...’ya yasal danışman olarak atandığını, dava dışı ...’ın davalıdan cep telefonu satın aldığını, bu işlem sebebiyle düzenlenen iki adet senete ...’nın yasal danışmanının bilgisi ve izni olmaksızın kefil sıfatıyla imza attığını ileri sürerek, ... hakkındaki tüm işlemlerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, derdestlik itirazında bulunmuştur.
Mahkemece, işbu dava ile İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/315 esas sayılı sayılı dosyasının taraflarının, sebeplerinin ve konusunun aynı olduğu, diğer dosyada açılmamış sayılma kararı verilmiş ise de, bahse konu kararın kesinleştirilmediği, ayrıca dava şartlarının davanın açıldığı tarih itibariyle değerlendirilmesi gerektiği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 29.04.2021 tarih ve 2020/5047 esas, 2021/4240 sayılı kararı), işbu dava açıldığında tarafları, konusu ve sebebi aynı olan İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/315 esas sayılı dosyasının derdest olduğu gerekçesiyle HMK'nun 114/1-ı ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma istemiyle dosya Dairemize gönderilmiştir.
HMK’nın 363.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek, hukukta birliğin sağlanması ve gelecekte benzer hataların önüne geçilmesi amacıyla ve kamu yararı mülahazasıyla, Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olağanüstü bir kanun yolu olan “kanun yararına temyiz” yoluna başvurulabilir. İncelemenin ileri sürülen temyiz sebepleriyle sınırlı olarak yapılması gerekir.
Derdestlik yani davanın görülmekte olması, 6100 sayılı HMK'nın 114/I-ı. maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiştir. Dava şartı olan derdestlik nedeni ile davanın reddi için üç koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bunlar; 1-davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olması, 2-birinci davanın görülmekte olması, 3-daha önce açılmış ve görülmekte olan dava ile ikinci davanın yani bu davanın aynı olması koşuludur. Bu dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için ise, maddi anlamda kesin hüküm gibi her iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Dava sebebinden maksat da (hukuki sebepler değil) davanın dayanağını teşkil eden vakıalardır (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. IV, B. 6, İstanbul 2001, s. 4217-4244). Usul hükümlerine göre davanın açılmamış sayılma kararı temyizi kabil bir karar ise de, derdestlik yönünden kararın kesinleşmesini aramaya gerek yoktur.
Dava şartları davanın açıldığı tarihe göre belirlenecek olup, işbu dava açıldığı tarihte derdest bir dava bulunduğundan, o dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilmesi dava tarihine göre yapılacak dava şartları incelemesini etkilemeyecek olup, mahkemece davanın derdestlik sebebiyle reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı dikkate alınarak, Adalet Bakanlığı'nın yerinde görülmeyen kanun yararına temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yer alan sebeplerle, mümeyyiz Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına temyiz isteminin REDDİNE, işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığı'na gönderilmesine, 28/04/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
İstanbul Anadolu 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/315 esas sayılı dosyasındaki dava, 21.08.2020 tarihinde açılmış, tensiben duruşma 13.10.2020 tarihine talik edilmiş, bu tarihte dava takip edilmemesi nedeniyle dosya işlemden kaldırılmış, 17.02.2021 tarihinde de HMK 150/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Eldeki dava ise, 06.10.2020 tarihinde, önceki davanın yasal danışman tarafından açılmadığı, davacı oğlu ...’un vesayet altında bulunması, nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan red edileceği, bu nedenle yasal danışman tarafından usulüne uygun dava açıldığı dava dilekçesinde belirtmek suretiyle dava açılmış, 10.09.2021 tarihinde HMK 114/1-ı ve 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
HMK 114/1-ı maddesinde “aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekle olmaması” dava şartları arasında sayılmıştır.
HMK 115/2 maddesinde de “mahkemenin, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği, ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre vereceği, bu süre içerisinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedeceği” düzenlenmiştir.
Dava şartları, dava açılmasından (HMK 118) hükmün verilmesine (HMK 294) kadar var olmalıdır.
Eldeki davayı açan yasal danışman, 2020/315 esas sayılı dosyadaki davanın usulüne uygun açılmadığını, usuli eksikliğin giderilerek eldeki davanın açıldığını dava dilekçesinde bildirmiş olup, 2020/315 esas sayılı dosyada hiçbir yargılama faaliyetinde bulunulmamış olmasına, bu davada açılmamış sayılma kararının verildiği 17.02.2021 tarihi itibariyle eldeki davanın derdest bulunmasına, 10.09.2021 karar tarihi itibariyle de artık HMK 114/1-ı maddesinde ifade edilen derdest bir davanın mevcut olmamasına göre, HMK 115/2 maddesinde ifade edilen dava şartı noksanlığı yargılama sırasında ortadan kalktığından ilk derece mahkemesince işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Bu halde kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiğinden sayın çoğunluğun talebin reddine ilişkin görüşüne karşıyım.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.