20. Hukuk Dairesi 2014/10566 E. , 2015/5977 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ..... köyü 101 ada 8, 11, 13, 14 ve 15 parsel sayılı sırasıyla 16460,04 m2, 15772,49 m2, 3902,57 m2, 6306,53 m2 ve 6427,10 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, tarla niteliği ile belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adına tespit edilmiştir.
Davacı , davalılar lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı, bu nedenle, davalı adına yapılan tespitin iptali ile adına tescili, taşınmazın yargılama sırasında orman olduğunun saptanması halinde ise orman niteliği ile adına tescili iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine, çekişmeli parsellerin tespit gibi davalılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 16/09/2010 tarih ve 2010/7575 - 10686 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Çekişmeli parselin etrafında bulunan 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113 ve 114 adalarda bulunan parsellerin tümü hakkında tarafından Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiası ile dava açıldığı, bir kısmının karara bağlanıp Yargıtayca bozulduğu, bir kısmı hakkındaki davaların halen devam ettiği, öncesi bütün olan küçük yüzölçümlü parsellerin ifrazen ayrıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bir dosyada dava konusu edilen küçük parsel bazında inceleme yapılarak sonuca varılamaz. Mahkemece yapılan keşif sonucu dosyaya ibraz edilen ziraat bilirkişi raporunda, taşınmazların kaç yıldır ne şekilde kullanıldığı bildirilmemiş, imar ve ihya tarihi saptanmamış, ayrıca hâkimin gözlemi de zabta geçirilmemiştir. Böylece taşınmazın niteliği ve zilyedliğin süresi konusundaki kuşkular aydınlatılmamıştır.
Dava konusu taşınmazların bulunduğu köyde, 1972 yılında yapılan ilk tesis kadastrosuna ait fotogrametrik yöntemle düzenlenen kadastro paftası Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek; dava konusu yerle birlikte 2006 yılında ek kadastrosu yapılan taşınmazların hangi sebeple yılında kadastrosunun yapılmadığı, o tarihteki niteliğinin ne olduğu kadastro müdürlüğünden sorulmalı ve alınacak cevapla birlikte orijinal kadastro pafta örneği dosyaya konulmalıdır.
2006 yılında ek kadastrosu yapılan ve öncesi bütün olan parselleri dıştan çevreleyen ve 1972 yılında yapılan ilk tesis kadastrosunda tapulaması yapılan parsellere ait tapulama tutanak örnekleri ile varsa dayanağı tapu ve vergi kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtilerek, doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yerel bilirkişi ve uzman üç kişilik ziraat bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden keşif icra edilmelidir. Keşifte taşınmazın konumu, toprak yapısı, üzerindeki bitki örtüsü ve çevre taşınmazlara göre arz ettiği özellikleri belirtir hâkimin gözlemi zapta yazılmalı, uzman ziraat mühendisleri kurulundan; .....nin dava dilekçesi ekindeki dayanağını oluşturan tespit tutanağındaki bulgular ile keşif sonucu dosyaya ibraz edilen ziraat bilirkişi raporundaki bulgular değerlendirilerek taşınmazın niteliği hususundaki çelişkiyi de giderecek şekilde, komşu parsellerin toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazın fotoğrafları çektirilerek rapora eklenmesi ve tüm deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra davanın kısmen kabulü ile dava konusu 101 ada 8 ve 13 sayılı parsellerin kadastro tespitlerinin iptali ile tarla niteliğiyle adına tapuya tesciline, 101 ada 11, 14 ve 15 sayılı parsellerin tespit gibi tesciline karar verilmiş, hükmün davalılar ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 27/12/2012 tarih ve 2012/8109 – 15107 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “...mahkemece, temyize konu 101 ada 8 ve 13 sayılı parseller, davalıların dayandığı Ağustos 1969 tarih 59 sayılı tapu kaydı kapsamında kalsa da, tapu kaydının genişletilebilir sınırlar içerdiği, ziraat bilirkişi raporuna göre de, bu taşınmazlarda imar ve ihyanın tamamlanmadığı gerekçesiyle bu parseller yönünden .....nin davasının kabulüne karar verilmiş ise de, delillerin takdirinde hataya düşülmüştür. ...veresesi ve kısmen .. .., .. .. veresesinden...., şimalen yol ve cenuben ..... sınırlı tapu kaydı, bu sınırları ile sabit sınırlı olup hiçbir sınırı mera, orman, cebel vs. gibi devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerleri okumadığından sınırlarının genişletilebilir olduğundan söz edilemez. 3402 sayılı Kanunun 20/B maddesine göre, “Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabilir ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.” Yapılan keşif, uygulama ve alınan fen bilirkişi raporuna göre, tapu kaydının taşınmazlara uyduğu ve taşınmazların davalılar tarafından kullanıldığı belirlenmiştir. Taşınmazlar tapu kapsamında kaldığına ve davalılar tarafından kullanıldığına göre, artık imar ve ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığına bakılamaz. Bu nedenle, .....nin davasının reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek kısmen kabul edilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın reddine, 101 ada 8 ve 13 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 25.04.1991 tarihinde ilânı yapılarak kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 18/06/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.