3. Hukuk Dairesi 2017/9856 E. , 2017/12553 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet eşyalarının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarafların 2009 yılında evlendiklerini, davalının birlikte yaşadıkları dönemde müvekkilini sürekli aşağılayıp kötü davrandığını, davalının fiziki şiddet uyguladığını, son olarak 07.07.2010 gecesi davalının davacıyı dövdüğü, davacının evden ayrılmak zorunda kaldığını, davacının 45 günlük devlet hastanesi raporu alarak ..."a ailesinin yanına döndüğünü, davacının can güvenliği olmaması nedeniyle ortak konuta dönemediğini, düğünde takılan ziynet eşyalarının davalıya ait kasada tutulduğunu belirterek; ziynet eşyalarının aynen veya bedelleri tutarı 72.000- TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacıya ait devlet hastanesi raporunun darpa ilişkin olmadığını, düğünde takılan takıları davacının evden ayrılırken yanında götürdüğünü belirterek, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; 20/11/2014 tarihli ilamla boşanma davasındaki davacının aile konutundan davalının baskı sonucu ayrılmış olduğu gerekçesi yüksek mahkeme tarafından da kabul edildiğine göre davacının düğünde nişanda takılan ziynet eşyalarını beraberinde getirmesi söz konusu olmadığı, ancak; bilirkişi raporunda tespit edilen ziynet eşyalarından 1 adet kolye ve künyenin taşınması çok kolay olduğundan ve davacının bunu taşıması söz konusu olabileceğinden bunların davalı-karşı davacıda kaldığının kabulü mümkün görülmemiş, davacının kendisi tarafından götürülmüş olduğu sonucuna varıldığı, 49 adet tam altın, 74 adet yarım altın, 113 adet çeyrek altının ise günümüz ekonomik koşulları ve gelenek ve göreneklerde meydana gelen değişiklikler nedeniyle kadınlar tarafından ziynet eşyası olarak kullanılmasının söz konusu olmadığı, özellikle altın sektöründe meydana gelen hızlı değişim altının tasarımı konusunda ortaya çıkan ve ziynet konusunun dünya çapında geliştiren Türkiyenin altın ticareti birlikte değerlendirildiğinde bahse konu tam, yarım ve çeyrek altınların ziynet olarak kullanılması söz konusu olmayıp bunların yatırım aracı olarak kullanıldıkları ve yatırım aracına dönüşen bu altınların ziynet sayılamayacağı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 66 adet bilezik, her biri 11 gr. 1 adet ... burma bilezik, 30 gr. İki adet 3 lü burma bilezik her biri 20 gr. 40 gr. 3 adet kalın bilezik her biri 15 gr. dan 45 gr. İki adet tam altından oluşan 5 şi bir yerde 70 gr. 16 adet kelle altın toplam 285,71 gr. 3 adet toplam 100 gr. Set , olmak üzere 22 ayar olan bu altınların aynen davalı tarafından davacıya iadesine, olmadığında ödeme tarihindeki altın alışı üzerinden bedelinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın temyiz incelemesi Dairemizce yapılmış, 02.05.2016 tarih, 2015/13112 E.; 2016/6918 K. sayılı ilamla; "Somut olayda; mahkemenin davayı kısmen kabul kısmen ret kararı gerekçesinde davacının aile konutundan davalının baskısı sonucu ayrılmış olduğu ve davacının düğünde nişanda takılan ziynet eşyalarını beraberinde getirmesi söz konusu olmadığı belirtilmiş, böylece mahkeme dava konusu takıların davalı tarafta kaldığının davacı tarafından ispat edildiğini kabul etmiştir. Ancak, mahkemece reddedilen birkısım ziynet eşyaları yönünden ise; kolye ve künyenin taşınması çok kolay olduğundan ve davacının bunu taşıması söz konusu olabileceğinden bunların davalıda kaldığının kabulü mümkün görülmediği ve 49 adet tam altın, 74 adet yarım altın, 113 adet çeyrek altının ise günün ekonomik koşulları ve gelenek ve göreneklerde meydana gelen değişiklikler nedeniyle kadınlar tarafından ziynet eşyası olarak kullanılmasının söz konusu olmadığı, özellikle altın sektöründe meydana gelen hızlı değişim altının tasarımı konusunda ortaya çıkan ve ziynet konusunun dünya çapında geliştiren Türkiyenin altın ticareti birlikte değerlendirildiğinde bahse konu tam, yarım ve çeyrek altınların ziynet olarak kullanılması söz konusu olmayıp bunların yatırım aracı olarak kullanıldıkları ve yatırım aracına dönüşen bu altınların ziynet sayılamayacağı gerekçesiyle dairemizin yerleşik kararları ve mahkemenin kendi gerekçesi ile de çelişkili olarak ret kararı verilmesi doğru görülmemiş, bilirkişi raporunda tespit edilen ve mahkemece de davacının beraberinde götürmediği kabul edilen diğer ziynet eşyaları yönünden de aynen iade, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ise nakden belirlenecek olan bedelinin iadesine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; 49 tam altın, 74 yarım altın, 113 çeyrek altının ise ekonomik ve sosyal hayattaki değişim, kırsel kesimdeki nüfusun azalması, dövizin serbest bırakılması üzerine gelişen piyasa ekonomisi, altının yatırım aracı olarak kullanılmasını yaygın hale getirmiş olması , düğünlerde takılan ve bildirilen tam altın, yarım altın ve çeyrek altını ziynet olarak kullanılmaması ve yatırım aracına dönüşmüş olması nedeniyle bunlarla ilgili talebin reddine dair bölüm ile ilgili davanın mahkememizce başka bir dosyada direnme kararı verilmiş olduğundan bu dosyadan ayrılarak ayrı bir esas üzerinden yürütülmesine,
1 adet kolya 14 ayar 20gr, bir adet künye 14 ayar, 16,66 gr. Miktarındaki ziynetlerle ilgili istemin reddine, her yerde taşınmazı mümkün bulunduğından bu ziynetlerle ilgili davacı tarafından alınıp götürülmüş olduğu, davalıda kalması hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı gerekçesiyle bozma ilâmına uyulmayarak önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir, hüküm yine davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
02.12.2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373. maddesinin 5.fıkrası “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir” hükmünü içermektedir.
Aynı Yasanın 45. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununa eklenen geçici 4. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan dosyalar, kararına direnilen daireye gönderilir.”, 4. fıkrasında ise “ Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.” hükmü getirilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.
Hayat deneylerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
Anılan Yasa maddeleri gereğince, yerel mahkemece verilen direnme kararına yönelik olarak yeniden inceleme yapılması neticesinde; kolye ve künyenin taşınması çok kolay olduğundan ve davacının bunu taşıması söz konusu olabileceğinden, kolye ve künyenin davacı kadında olduğu anlaşılmakla, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün 6763 sayılı Kanun"un 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK"na eklenen geçici 4/4. maddesi uyarınca ONANMASINA, 19.80.TL fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/09/2017 günü oybirliğiyle karar verildi.