3. Hukuk Dairesi 2017/11812 E. , 2017/12549 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen yoksulluk nakafasının kaldırılması/indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıya boşanma ilamı ile 500-TL yoksulluk nafakası bağlandığını, yoksulluk nafakasının her yıl %25 oranında artırılmasına karar verildiğini, boşanma konusu protokol ile davalıya kooperatif hissesini devir edip, bu hisseye karşılık daire tahsis edildiğini ve davalının bu gayrimenkulden kira geliri elde edip, çalışmaya da başladığını, davalı ile evliliklerinden olan müşterek iki çocuklarının kendi yanında kaldığını, %4 hissedar olduğu şirketin zarar ettiğini ileri sürerek boşanma kararı ile birlikte hükmedilen 500-TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, olmadığı taktirde indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması /indirilmesi talebine ilişkindir.
TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Davacı; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir.
Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Somut olayda; tarafların 23/02/2006 tarihinde anlaşmalı boşandıkları,davalı lehine 500-TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, tarafların müşterek çocuklarının davacı yanında kaldığı, davalı kadının geçici de olsa işe girip çalıştığı, boşanma konusu protokol ile davacının davalıya kooperatif hissesini devir ettiği, davalının bu şekilde daire devir aldığı anlaşılmıştır.
O halde, mahkemece yapılacak işin; davacının gelir durumu, tarafların belirttiği plastik doğrama fabrikasında hissesi olup olmadığının araştırılması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK"nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince nafakanın indirilmesi şartlarının oluşup oluşmadan tartışılarak hasıl olacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.