15. Hukuk Dairesi 2020/1623 E. , 2020/2638 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı ... ve vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan dört ayrı icra takibine vaki itirazın iptâli, takiplerin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında 05.08.2014 tarihinde “E-fatura yazılım lisansı ve işbirliği sözleşmesi” imzalanmıştır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı dava dilekçesinde, sözleşme uyarınca öngörülen platform ve donanım üzerinde gerekli sistem ve yazılımın kullanım lisansının davalı şirkete verildiğini ve dava dışı Süperonline İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin adresindeki ... veri merkezi bünyesinde bulunan sunuculara (server’lara) kurulumun eksiksiz olarak yapıldığını, akabinde sunucuların davalının kullanımına açıldığını, davalı şirketin sözleşme çerçevesinde kullanım lisansına sahip olduğu bu yazılıma dayanarak Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan “Özel Entegratörlük” yetkisi aldığını ve bu yetkinin 21.11.2014 de Gelir İdaresi Başkanlığının internet sayfasında yayınlandığını, davacı tarafından yazılımın serverlara yüklenerek kullanıma hazır hale getirilmesine, kurumsal kimlik uygulamaları yapılmasına ve sözleşme çerçevesinde davalıya lisans verilmesine rağmen davalının faturaları iade ettiğini ve sözleşmede yer alan ve davacıya ödenmesi gereken bedelleri ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine dört ayrı icra takibi başlattıklarını, davalının takiplere haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek icra takiplerine yapılan itirazın iptâline ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabında davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacının edimini eksiksiz ifa etmiş olması ve sözleşmenin 10. maddesinde öngörülen bedellere hak kazanması için 5. maddede öngörülen unsurların tamamını yerine getirmesi gerektiğini oysa davacının yüklenicinin yükümlülüklerinin yazılı olduğu 5. maddedeki edimlerin hiçbirini yerine
getirmediğini, eğer davacı bunların tamamını yerine getirdiğini ileri sürüyorsa, bu iddiasını somut delillerle ispat etmek zorunda olduğunu, davacının yükümlülüğünün eseri Turkcell Süperonline sistemine kurmaktan ibaret olmadığını, kurduğu sistemin davalıya çalışır olarak sözleşmede kararlaştırılan diğer özelliklerle birlikte teslim etmek olduğunu savunmuştur.
Mahkemece hükme esas alınan 19.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda “davacı tarafın iddialarında teknik yönden haklı bulunmadığından söz edilmesinin güç göründüğü” belirtilerek davacının asıl alacak ve işlemiş faiz dahil 1.445.201,78 TL alacaklı olduğu sonucuna varılmıştır.
Eser sözleşmesinde yüklenicinin iş bedeline hak kazanabilmesi için eseri sözleşme ve ekleri, fen ve tekniği ile iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak yapması ve teslim etmesi gerekir. Yüklenicinin sözleşme hükümlerine göre işi tamamlayıp bedeline hak kazanıp kazanmadığının tespiti ve miktarı ihtilaf teknik içerikli olduğundan teknik bilirkişi incelemesine bağlıdır. Mahkemece de bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi kurulundan 19.12.2017 tarihli rapor alınmıştır. Davalı vekili tarafından alınan bilirkişi raporuna ayrıntılı ve gerekçeli olarak itiraz edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 266/1 maddesinde; “Mahkeme çözümü hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” denildikten sonra devam eden maddelerde bilirkişi incelemesi ile ilgili prosedür düzenlenmiş, bilirkişi raporuna itiraz başlıklı 281. maddesinde bilirkişi raporuna itiraz üzerine yapılacak işlemler gösterilmiştir. Söz konusu maddenin 2. bendinde itiraz üzerine veya kendiliğinden mahkemenin, bilirkişi raporundaki eksiklik veya belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da isteyebileceği, 3. bendinde de mahkemenin, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği belirtilmiştir. Mahkemece yukarıda da değinildiği gibi bilirkişi raporuna davalı vekili tarafından itiraz edilmesine rağmen ek rapor veya yeniden rapor alınması yönüne gidilmemiştir.
Bu durumda mahkemece davalı iş sahibi tarafından, yüklenicinin edimini sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmediği özellikle sözleşmenin 5. maddesinde gösterilen yükümlülüklerin hiçbirinin ifa edilmediği bu nedenle bedele hak kazanılmadığı ve alınan bilirkişi kurulu raporunda bu hususun incelenmediği savunulduğundan ve davacı vekilince, düzenlenen bilirkişi raporuna ayrıntılı ve teknik içerikli olarak itiraz edildiğinden 6100 sayılı HMK’nın 281/2. maddesi hükmünce itirazları karşılayacak biçimde ve delil olarak dosyaya sunulan tespit dosyaları ile e-mail yazışmaları da incelenip değerlendirilerek gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, sözleşmenin 10.5 maddesinde davalının kendisine faturaların ulaşmasından itibaren 10 gün içerisinde davacıya ödeme yapacağı, yine 10.10 maddesinde ise sözleşme ile belirlenen ödemelerin gecikmesi halinde, ödenmesi gereken bedel üzerinden aylık %1 gecikme faizi uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 10.10 maddesinde akdi faiz kararlaştırılmış olup, fatura tarihlerinden önce miktarı belirtilmiş bir alacağı içerir ihtarname gönderilerek davalı temerrüde düşürülmemiştir. Bu durumda sözleşmenin 10.5
maddesi uyarınca davalıya faturaların ulaştığı tarihler araştırılıp bu tarihlere ilave edilecek 10 günlük sürenin sonundan (faturaların davalıya ulaştığı tarihin belirlenememesi halinde davalının faturaları iade ettiği yazı veya ihtarname tarihinin en geç faturaların davalıya ulaştığı tarih kabul edilerek yazı veya ihtarname tarihine eklenecek 10 günlük sürenin sonundan) itibaren kabul edilecek alacak miktarı üzerinden takip tarihine kadar sözleşmenin 10.10 maddesi uyarınca, bilirkişilerden alınacak ek raporla bilirkişilere işlemiş faiz hesabı yaptırılarak işlemiş faiz yönünden karar verilmesi gerekirken “faturanın davalı tarafa tebliğ edildiğinin tartışmasız olduğu, bu kapsamda davacı tarafın faiz talebinin yerinde olduğu” gerekçesiyle eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi de yanlış olmuştur.
Bunların dışında; itirazın iptâli davasında İcra İflas Kanunu"nun 67/II maddesi hükmünce borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için alacağın likit ve borçlunun itirazının da haksız olması gerekir. Somut olayda davalı işlemiş faize itirazında haklı olduğu gibi asıl alacağın varlığı ile miktarı yapılacak yargılama ve alınacak bilirkişi raporu ile saptanacağından alacak likit de değildir. Bu halde, koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteminin reddi yerine kabulü de usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Kararın belirtilen sebeplerle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2.540,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 176,60 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davalıya iadesine,
karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 01.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.