(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2021/4402 E. , 2021/5247 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 116 ada 9 parsel sayılı 575,16 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, ölü olduğu belirtilmek suretiyle ... oğlu ... ... adına tespit ve tescil edilmiş, davacı ...; taşınmaz, babası ... "ya ait olduğu halde dedesi ... oğlu ... ... adına tespit edildiğini öne sürerek, davalılar adına oluşan tapu kaydının iptali ile murisi ... ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın usulden reddine karar verilmiş; davacı kararın bozulması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 22.01.2019 tarih 2018/2631-2019/36 Esas, Karar sayılı ilamıyla yerel mahkemece verilen hükmün kesin olması nedeniyle, istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinin HMK"nın 341/2. ve 352/1. maddesi gereğince reddine karar verilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 20.08.2019 tarih 2019/61978 sayılı yazısı ile; kadastro tespitinin 01.07.2008 tarihinde kesinleştiği, HMK"nın 118/(1) maddesinde, dava dilekçesinin kaydedildiği tarih itibariyle davanın açılmış sayılacağının düzenlenmesi karşısında, dava dilekçesi üzerine hakim havalesinin yapıldığı, 29.06.2018 tarihi esas alındığında dava tarihi itibarıyla 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 13/2. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediği, kaldı ki; 10 yıllık hak düşürücü sürenin son gününün 01.07.2018 pazar gününe denk geldiği, yasa gereği sürenin 02.07.2018 gününe uzayacağı ve davanın yine süresinde açıldığının kabulü gerektiği, bu nedenle mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek, Mahkemenin 31.10.2018 tarih 2018/112-218 Esas, Karar sayılı kararının HMK"nın 363/1. maddesi gereğince kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Dairemizin, 24.12.2009 tarih, 2019/5302-8832 Esas, Karar sayılı ilamıyla; 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde; bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı; 6100 sayılı HMK"nın 93.maddesinde ise, resmî tatil günlerinin, süreye dâhil olduğu, sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, sürenin tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biteceği düzenlendiği, somut dosya kapsamına göre, çekişmeli 116 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 2007 yılında tespitinin yapıldığı, 30.05.2008-30.06.2008 tarihleri arasında askı ilanına çıkarıldığı ve askı ilan süresi içinde dava açılmadığından 01.07.2008 günü kesinleştiği davanın, kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olarak açılmış olması nedeniyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu 01.07.2018 tarihine kadar (01.07.2018 günü de dahil) açılması gerektiği, sürenin son günü olan 01.07.2018 tarihinin resmi tatil günü olan pazar gününe denk gelmesi nedeniyle sürenin tatili takip eden ilk iş günü olan 02.07.2018 günü mesai bitiminde sona ereceği, dosyanın 02.07.2018 günü tevzii formu düzenlenmek suretiyle UYAP sistemine kaydedildiği ve aynı gün başvuru harcının yatırıldığı anlaşılmakta olup, bu haliyle davanın süresinde açıldığının kabulü gereceği belirtilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulüne, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.10.2018 tarih 2018/112 Esas, 2018/218 Karar sayılı hükmünün sonuca etkili olmamak ve hükmünün hukuki sonuçları saklı kalmak üzere kanun yararına bozulmasına, gereği yapılmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak üzere bozma kararının bir örneği ile dosyanın Yüksek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine karar verilmiştir.
Dairemizce, hükmün kanun yararına bozulmasından sonra, dosyanın iade edildiği yerel mahkemece bozma üzerine 2020/28 Esasına kaydolunmuş, 04.11.2020 tarihli ilk duruşmada, sehven verilen esasın kapatılmasına, bu nedenle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, verilen bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen önceki günlü 31.10.2018 tarih 2018/112 Esas, 2018/218 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 363. maddesine dayalı olarak; sonuca etkili olmamak ve hükmünün hukuki sonuçları saklı kalmak üzere kanun yararına bozulmasına karar verilmiş olup, bu bozma kararı üzerine mahkemece hiçbir işlem yapılamayacağı tartışmasızdır. Nitekim bu husus yerel mahkemenin de kabulünde olup dosyanın sehven esasa kaydolunduğu açıklanmıştır.
Hal böyle olunca; yerel mahkemenin 31.10.2018 tarihli hükmünün kanun yararına bozulmasının, davanın yeniden görülebilir hale getirmeyeceği, 31.10.2018 tarihli hükmün kesinleşmiş olduğuna göre davacılar vekilinin temyiz inceleme isteminin REDDİNE, 10.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.