7. Hukuk Dairesi 2015/6049 E. , 2016/6197 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
I-Davacı, davalılardan asıl işveren üniversitede en sonuncusu davalı şirket olan çeşitli alt işverenler nezdinde temizlik işçisi olarak çalıştığını, emekli olmak üzere iş sözleşmesini feshettiğini belirterek kıdem tazminatının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Üniversite, temizlik işlerini her yıl yenilenen ihale ile temizlik şirketlerine yaptırdığını, yüklenici firmada çalışan işçiler ile aralarında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının işçilik haklarından kendilerinin sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket, davacının işe alınması, işten çıkarılması gibi hususların diğer davalı üniversitenin yetkisinde olduğunu, davacının emekli olacağına dair kendilerine herhangi bir bildirimde bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi olduğu gerekçesiyle davalılar müştereken ve müteselsilen sorumlu tutularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında, görülmekte olan davanın davacının çalıştığı önceki işverenlere ihbar edilip edilmeyeceği konusunda uyuşmazlık konusudur.
Davanın ihbarının düzenlediği 6100 sayılı HMK"nun 61"inci maddesinde “Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir.” hükmü getirilmiştir. İş davalarında özellikle işçinin aynı asıl işverene ait işyerinde aralıksız şekilde birden çok alt işveren nezdinde çalışması durumunda, davalı asıl veya alt işverenlerin dava sonunda ödemek durumunda kalacakları dava konusu alacakları diğer alt işverenlere rücu etme hakkı bulunduğundan ve özellikle uzun bir çalışma dönemine ilişkin davalarda birden çok alt işveren nezdinde çalışmalar mevcut olduğundan, bu çalışmalara ilişkin ödeme yapılmış olması ve bu ödemelere ilişkin evrakların bu alt işverenlerde bulunması ihtimaline karşı davanın alt işverenlere ihbarı ayrıca önem kazanmaktadır.
İhbar yazılı olarak yapılır. İhbar sebebinin gerekçeleriyle birlikte açıklanması ve yargılamanın hangi aşamada bulunduğunun belirtilmesi gerekir.
Somut olayda davalı alt işveren ..... kendisinden önce alt işveren olarak çalışan şirketlere davanın ihbarını talep ettiği halde bu hususun yerine getirilmemesi ve bu konuda bir karar verilmemesi isabetsiz olup bozma sebebidir.
II- Kabule göre de;
1-Taraflar arasında davacının çalışma süresi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Dosya içeriğinden davacının, davalı asıl işverenin alt işverenlerinde 17.03.1997 tarihinde işe başladığı açık olmasına rağmen daha önce başka bir kurumdaki işe başlama tarihinden itibaren çalışmış gibi hesaplama yapan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi hatalıdır.
2-Yaşlılık aylığına hak kazanma durumunda kıdem tazminatına uygulanması gereken faizin başlangıcı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. İş sözleşmesinin ölüm ya da diğer nedenlerle son bulması faiz başlangıcını değiştirmez. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarihtir.
Yaşlılık aylığına hak kazanma belgesi işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için faiz başlangıcı sayılmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin yapıldığı tarihtir.
Somut olayda, davacı işyerinden ayrıldıktan sonra ...." na başvurduğuna göre, davacının yaşlılık aylığına hak kazandığına dair belgenin işverene ibraz tarihi de araştırılarak işverene ibraz etmişse kıdem tazminatına bu tarihten itibaren, başvurmamışsa dava tarihinden itibaren faize hükmetmek gerekirken işten ayrılma tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de isabetsiz olmuştur.
3-Hüküm altına alınan miktarın net ya da brüt olduğunun yazılmaması infazda tereddüte yol açacağından doğru doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı şirkete iadesine, 14.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.