Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/377
Karar No: 2019/542

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/377 Esas 2019/542 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/377 E.  ,  2019/542 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 421-73

    Nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirmeden sanık ..."ın TCK’nın 38/1. maddesi delaletiyle aynı Kanun"un 82/1-a, 62/1, 53/1 ve 63/1. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Beyoğlu (Kapatılan) 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.05.2009 tarihli ve 371-164 sayılı resen temyize tabi olan hükmün sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.09.2010 tarih ve 1018-5877 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.07.2016 tarih ve 200493 sayı ile "sanık ..."ın maktul ..."ı öldürmeleri için sanıklar ..., ... ve ..."ı azmettirdiğine ve suça iştirak ettiğine dair mahkûmiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurması üzerine dosyayı yeniden ele alan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 26.09.2016 tarih ve 4780-3365 sayı ile;
    "...Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz gerekçeleri yerinde görüldüğünden itirazın kabulüne, Dairemizin 21.09.2010 tarihli ve 2010/1018 esas, 2010/5877 karar sayılı kararının sanık ... yönünden kaldırılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü;
    Dosya içeriğine göre; sanık ..."ın, maktul ..."ı öldürmeleri için sanıklar ..., ... ve ..."ı azmettirdiğine veya suça iştirak ettiğine dair mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla, hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken yetersiz gerekçeyle mahkûmiyetine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
    Daire Başkan Vekili M. Üstüner; "itirazın reddine karar verilmesi gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
    İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi ise 28.02.2017 tarih ve 421-73 sayı ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu resen temyize tabi olan bu hükmün sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.05.2018 tarihli ve 35856 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.05.2019 tarih, 3088-3044 sayı ve oy çokluğuyla, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanıklar ... ve ... hakkında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan verilen beraat kararları temyiz edilmeksizin; sanıklar ..., ... ... ve ... Zirek hakkında nitelikli kasten öldürme, sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme, resmî belgede sahtecilik, sanıklar ... ... ve ... ... hakkında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçları ile sanık Naci Koparan hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirmeden verilen mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş; sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan verilen mahkûmiyet kararı Özel Dairece bozulmuş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirmeden verilen mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire çoğunluğu ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirmenin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, hazır bulunduğu oturumda son söz sanığa verilmeden hüküm kurulmasının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Özel Dairenin bozma kararından sonra, Yerel Mahkemece 28.02.2017 tarihli oturumda, sanık ve müdafisine bozma ilamına karşı diyecekleri sorulduktan sonra Cumhuriyet savcısının bozma ilamına ilişkin görüşü alınıp hazır bulunan sanığa söz verilmeden duruşmanın bitirilerek direnme kararına konu hükmün kurulduğu anlaşılmaktadır.
    1412 sayılı CMUK"nın 251. maddesine benzer hükümler içeren 5271 sayılı CMK"nın "Delillerin tartışılması" başlıklı 216. maddesinin üçüncü fıkrasında; "hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir" düzenlemesi yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca katılmış olduğu takdirde son söz mutlaka sanığa verilerek duruşma bitirilecektir. Ceza muhakemesinde sanığın en önemli haklarından biri de savunma hakkı olup hazır bulunduğu oturumda son söz sanığa verilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracaktır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik arz eden çok sayıdaki kararlarında açıkça belirtildiği üzere, savunma hakkı ile yakından ilgili olan son sözün sanığa ait bulunduğuna ilişkin usul kuralı emredici nitelikte olup bu kurala uyulmaması kanuna mutlak aykırılık oluşturmaktadır.
    Bununla birlikte, yürürlükten kaldırılmış bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 251. maddesinin son fıkrasındaki; "Sanık namına müdafii tarafından müdafaada bulunulsa dahi müdafaaya ilave edecek bir şeyi olup olmadığı sanığa sorulur” şeklindeki düzenlemenin yeni usul kanununda yer almamasının nedeni, aynı yöntemin yeni yasada kabul edilmemesi değil, 216. maddenin son fıkrasındaki “Hükümden önce son söz hazır bulunan sanığa verilir.” ibaresinin bu anlamı da kapsamasıdır.
    Temyiz mercisince verilen bozma kararından sonra ilk derece mahkemeleri tarafından yargılamaya devam olunduğunda, dava henüz sonuçlanmamış bulunduğundan, ilk defa hüküm kurulurken "son sözün sanığa verilmesi" kuralı, bozmadan sonra başlayan yargılamalarda da "kamu davasının kesintisizliği ve sürekliliği" ilkesinin doğal bir sonucu olarak aynen geçerli olacaktır. Kovuşturmanın sona erdirilip hükmün tesis ve tefhimine geçilmesinden önce son söz alan tarafın sanık olması gerektiği şeklinde anlaşılması gereken "son sözün sanığa verilmesi" kuralına uyulmaması hâli, gerek "savunma hakkının sınırlandırılamayacağı" ilkesine, gerekse CMK"nın 216. maddesinin üçüncü fıkrasına açık aykırılık teşkil edecek ve bu durum, temyiz incelemesi aşamasında hükmün esasına geçilmeden önce bozma nedeni kabul edilecektir.
    Öğretide; "Son söz sanığındır. Son sözün sanığa verilmesi, müdafaa bakımından çok önemlidir. Bunun içindir ki son sözün hazır bulunan sanığa verilmemesi mutlak temyiz sebebi, hukuka kesin aykırılık ve dolayısıyla bozma sebebi sayılmaktadır." (Nurullah Kunter-Feridun Yenisey-Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 18. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul 2014, s. 1484.); "Hüküm safhasına geçmeden önce son söz hazır olan sanığa verilmek zorundadır. Bu hüküm silahların eşitliği ve suçsuzluk karinesi ilkelerinin gereği olarak düzenlenmiş, uyulması zorunlu ve emredici bir hükümdür. Son sözün sanığa verilmesi bozmadan sonraki yargılamada da uyulması zorunlu bir usul kuralıdır." (Yener Ünver-Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, 7. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2013, cilt: 2, s. 146–149.) şeklinde görüşler ileri sürülmek suretiyle, hükmün tesis ve tefhim edildiği duruşmada hazır bulunan sanığa mutlaka son sözün verilmesi gerektiği düşüncesi ittifakla benimsenmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
    Yerel Mahkemece bozmadan sonra yapılan oturumda, sırasıyla sanık ve müdafisine bozma ilamına karşı diyecekleri sorulduktan sonra Cumhuriyet savcısının bozma ilamına ilişkin görüşü alınıp hazır bulunan sanığa son sözü sorulmadan yargılama bitirilmek suretiyle hükmün tesis ve tefhim edilmesi, CMK"nın 216. maddesinin üçüncü fıkrasına açıkça aykırılık oluşturduğundan, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuran bu usule aykırılık nedeniyle Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.02.2017 tarihli ve 421-73 sayılı direnme kararına konu hükmünün, hükümden önce son sözün hazır bulunan sanığa verilmemesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 17.09.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi