MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, 1959/1964 yılları arasındaki sigortalılık hizmet sürelerinin tespiti ile sigortalılık süresince doğum tarihinin 1941 olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, davalı şirket işyerinde 1959-1962 yıllarında ...-... Karayolu çalışması yapımında geçen hizmetleri ile 1963 ve 1964 yıllarında Devlet Su İşleri bünyesinde geçen hizmetlerinin tespitini,sigortalılık işlemlerinde 1944 olarak geçen doğum tarihinin 1941 olarak düzeltilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacının 17.12.2013 hakim havale tarihli bilirkişi raporunda belirlenen 24.09.1959-01.01.1964 dönemleri arasında davalılar ...8.Bölge Müdürlüğü, ..... ve... bünyesinde aralıksız olarak çalıştığı,kuruma bildirilmeyen 1535 gün hizmet süresinin mevcut olduğu ve sigortalı çalışma olduğunun tespitine,davacının ...kayıtlarında 1944 olarak geçen doğum tarihinin ... Asliye Hukuk Mahkemesindeki yaş tashihi davasına istinaden 1941 olarak düzeltilmesi isteminin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; ... adına... Müessesesi-.... ve....unvanlı ... sicil numaralı işyerlerinden 24.09.1959, 26.06.1961, 30.05.1960, 21.08.1962 tarihli işe giriş bildirgeleri verildiği, 16.04.1963 tarihli işe giriş bildirgesinde işverenin ...Başmühendisliği unvanlı .... sicil numaralı işyeri olarak gözüktüğü,hizmet cetvelinde bu dönemde kuruma bildirilen hizmet bulunmadığı,dönem bordrolarının dosyada olmadığı,askerlik süresinin araştırılmadığı, Karayolları Bölge Müdürlüğüne ve ...ye yazılan müzekkere cevaplarında arşiv kayıtlarının bekletme süresi dolduğundan ulaşılamadığı,resmi kayıt bulunmadığı şeklinde cevap verildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK"nın 297/son maddesindeki: “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü uyarınca hüküm fıkrasının infaza elverişli ve açık olması gerekmektedir.
Somut olayda ; mahkemece hüküm fıkrasında davacının 24.09.1959-01.01.1964 tarihleri arasında davalı şirketlerde çalıştığının tespitine karar verilmiş, ancak tespitine karar verilen çalışmanın hangi dönemde hangi işveren nezdinde geçtiği belirtilmemiştir. Bu haliyle hüküm infaza elverişli olmadığından yapılacak iş; davacının ... ve.... ve ... nezdinde geçen çalışmalarını infazda tereddüt yaratmayacak şekilde ayırarak göstermektir. Ayrıca davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 30/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.