10. Hukuk Dairesi 2020/6146 E. , 2021/4087 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak
ilamda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyizin kapsam ve nedenlerine göre; tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
Dosya kapsamından ilk derece mahkemesince verilen 23/06/2014 tarihli kararda 23/05/2014 tarihli bilirkişi hesap raporuna itibar edildiği, bu hesap raporunda davalının %100 kusurlu olduğu, davacının sürekli iş göremezlik oranının %38,00 olduğu kabulünden hareket edildiği, hesap raporunda Kurum ödemeleri tenzilatlarının yapılmadığı, sonuç olarak ilk kararda davacı lehine 108.750,72 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınmasına karar verildiği, bu ilk kararın yalnızca davalı tarafından temyiz edildiği, Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nce sürekli iş göremezlik oranı ve Kurum ödemelerinin tenzil edilmesi yönünden sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmasına karar verildiği, mahkemece bozmaya uyulmasından sonra kusur ve maluliyet oranlarının tespiti yönünde araştırma yapıldığı ve temyiz incelemesine konu son kararda davalının %100 kusurlu olduğu, davacının sürekli iş göremezlik oranının ise %66,00 olduğu dikkate alınarak davacı lehine 71.554,90 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Usuli kazanılmış hak davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
6100 sayılı HMK"nın 326. maddesine göre Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.
Somut olayda, davacı tarafın %38,00 sürekli iş göremezlik oranına karşı bozmadan önceki 02/12/2013 tarihli celsede „gelen rapora bir itirazımız yok“ şeklinde beyanda bulunması, davacının sürekli iş göremezlik oranını %38,00 olarak kabul eden ilk mahekeme kararının davacı tarafından temyiz edilmemiş olması, son olarak davacı vekilinin bozmadan sonra ibraz ettiği 19/06/2017 tarihli dilekçesi ile %38,00 sürekli iş göremezlik oranını açıkça kabul etmesi nedeniyle davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan mahkemece %38,00 oranını aşacak şekilde davacının sürekli iş göremezlik oranının %66,00 olduğundan bahisle sonuca varılması isabetsiz olduğu gibi tek davalı bulunmasına karşın gerekçeli karar başlığında davalının iki kez gösterilmesi de doğru olmamıştır. Diğer yandan manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına karşın davalı tarafından yapılan yargılama giderleri haklılık oranına göre paylaştırılmadan tamamının davalı üzerinde bırakılması ayrıca hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş, davacı tarafın 23/06/2014 tarihli kararı temyiz etmediğini, davalının iş kazasının meydana gelişinde %100 kusurlu olduğunu göz önüne alarak, 23/05/2014 havale tarihli bilirkişi hesap raporunda belirlenen zarar tutarından davacıya %38,00 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri ile ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin tamamını tenzil ederek davacının maddi tazminat alacağını belirlemek, gerekçeli karar başlığı ve yargılama giderleri noktasında HMK’nın 294. ve 326. maddelerini dikkate alarak oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla, yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harçlarının istek halinde yatıran taraflara iadesine, 26/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.