21. Hukuk Dairesi 2018/5067 E. , 2019/4141 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan işverene ait iş yerinde geçen çalışmalarının tespitiyle işçilik alacaklarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dava, davacının davalı işveren yanında 20/04/2006-29/03/2007 ve 02/06/2008-24/09/2008 tarihleri arasında geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen hizmetlerinin tespiti ile bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının ...Plastik San Tic Ltdi Şti’ye ait işyerinde 02/06/2008-24/08/2008 tarihleri arasında 82 gün çalıştığının tespitine, 596,12 TL ihbar tazminatının 500 TL sinin dava tarihinden, 96,12 TL sinin ıslah tarihinden ,1.402,38 TL fazla çalışma ücretinin 1.000,00 TL sinin dava tarihinden, 402,38 TL ‘sinin ıslah tarihinden,350,60 TL hafta tatili ücretinin 300,00 TL ‘sinin dava tarihinden 50,60 TL sinin ıslah tarihinden, 21,29 TL Ulusal Bayram ve Genel Tatil alacağının dava tarihinden, 1.149,66 TL ücret alacağının 540,00 TL sinin dava tarihinden, 609,66 TL sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birikte davalı işverenden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 1. Maddesinde “Bu Kanunun, senetle ispat, istinaf ve temyiz ile temyizde duruşma yapılmasına ilişkin parasal sınırlarla ilgili hükümlerinin Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan dava ve işlerde uygulanmayacağı, geçici 3. Maddesinde ise Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete" de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı HUMK’ nun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı” düzenlenmiştir. Anılan düzenleme gereğince uygulanması gerekli olan HUMK"nun 427. maddesindeki 40,00-TL olan kesinlik sınırı ise parasal sınırları değiştiren 5219 sayılı yasanın 2/c maddesi ile 21.7.2004 tarihinden itibaren verilecek kararlarda 1.000,00 TL’ye çıkarılmıştır. Diğer bir deyişle 21.7.2004 tarihinden itibaren verilen kararların temyiz edilebilmesi için hüküm altına alınan miktarın 1.000,00-TL’yi geçmesi gerekir.
Öte yandan HUMK’na 5236 sayılı yasanın 19.maddesi ile eklenen Ek-4.maddeye göre ise “Görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz, Yargıtay’da duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on milyon lirayı (10,00-TL) aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” 2011 yılında bu parasal sınır 1.540,00TL.olarak uygulanmıştır.
Somut olayda, temyiz konusu dava değeri bu miktarın altındadır.
Bu durumda işçilik alacağı ile ilgili hüküm kesin nitelik taşıdığından, davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Davalı işverenin ve davalı SGK’nun hizmet tespitine ilişkin temyizine gelince;
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, Mahkemece davacının fiili çalışmasının varlığının yöntemince araştırılmadan, yetersiz tanık beyanları doğrultusunda sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davalı Kurumdan davalı işyerinin talep edilen döneme ilişkin bordroları getirtilerek bordro tanıklarının beyanlarına başvurmak gerekirse talep edilen dönemde çalışması bulunan komşu işyeri çalışanları zabıta marifetiyle veya Kurum"dan sorulup belirlenerek komşu işyeri tanıklarının da beyanları alınarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ...Plastik San.Ve Tic.Ltd.Şti."ye iadesine, 11/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.