16. Hukuk Dairesi 2014/18284 E. , 2015/7463 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ..., ... Beldesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın vazgeçme nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
1- 1086 sayılı Mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda “davanın atiye bırakılması” veya “davanın atiye terki” olarak adlandırılan kavramlara yer verilmemiştir. Davanın atiye bırakılması, somut uyuşmazlıkta olduğu gibi, çoğunlukla davanın geri alınması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Davacı, değişik şekillerde davasını takipten vazgeçebilir ancak, bunların her birinin sonuçları farklıdır. Bunlardan birisi olan, “davanın geri alınması”nda davacı hakkından feragat etmemekte, ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak, şimdilik davayı takip etmeyerek, geri almaktadır. Davanın geri alınması ile, dava baştan itibaren açılmamış sayılır ve sonuçları ortadan kalkar. Davanın geri alınabilmesinin koşulları 6100 sayılı HMK’nın 123. maddesinde belirtilmiştir. Anılan madde uyarınca, “Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir”. Davalının açık rızası dışında, davayı geri alma yasağı bulunmaktadır. Davalının açık muvafakatinin bulunması halinde ise, davanın esası hakkında bir karar verilmez. Hal böyle olunca, davacı vekilinin açtıkları davayı takipten sarfınazar etmesi karşısında, mahkemece, “esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” hükmedilmesi gerekirken "davacının davasının vazgeçme nedeniyle reddine” biçiminde hüküm kurulması isabetsizdir.
2- Davalı ... vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 425. maddesinde; “İki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi bir sebeple hükme iktiran etmeyen davalara mütaallik masarifi muhakeme tahkikat hakimi tarafından takdir ve hükmolunur.” denilmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 331. maddesinde ise; “(1) Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. (2) Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder. (3) Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hâllerde yargılama giderleri davacıya yükletilir” hükmü yer almaktadır. Bununla birlikte, 14.4.1954 gün, 4/14 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da; iki taraftan birinin ölümü, davanın terki gibi bir sebeple hükme bağlanamayan davalarda yargılama giderinin tahkikat hakimi tarafından takdir ve hükmolunacağı düzenlenmiştir. Hal böyle olunca; davalı ... lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş olması isabetsizdir.
3- Davalı ... vekilinin harca yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, TMK"nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Davanın niteliği gereği, davalı ... yasal hasım durumunda bulunduğundan yargılama gideri ve harçtan sorumlu tutulamayacağı gözetilmeden davalılar aleyhine harç giderine hükmedilmesi isabetsizdir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.