Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8515
Karar No: 2022/3645
Karar Tarihi: 09.05.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8515 Esas 2022/3645 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/8515 E.  ,  2022/3645 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27.06.2018 tarih ve 2018/426 E. - 2018/929 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce verilen 19.10.2020 tarih ve 2018/1923 E. - 2020/969 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacı şirketin davalılardan Özgür San. Tic. A.Ş.'den alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için Bursa 2. İcra Dairesi'nde başlatılmış iki ayrı takibin kesinleştiğini, bugüne kadar bir menfi tespit davası da açılmadığını, ancak diğer davalılar olan şirket yöneticilerinin şirketin aktiflerini muvazalı olarak satarak davacının alacağına ulaşmasını engellediğini, şirket özkaynakları ile yapılan inşaattan şirket adına tescili gereken taşınmazların davalılardan ... adına tescil edilerek haricen satıldığını, bu sebeple şirketten alacaklarını tahsil edemediklerini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 182.750,85 TL'nin davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, iddia edilen taşınmaz temlikleri ve tescillerinin 2005 yılında yapıldığını, alacağın 2008 yılında doğduğunu ve takibe konulduğunu, eldeki davanın 2018 yılında açıldığını, bu sebeple davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca tazminatın alacaklısı konumunda olması gereken şirketin hasım gösterilmesinin usule aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın anonim şirket yöneticisine üçüncü kişi tarafından açılan dolayla zarar sebebiyle açılan tazminat davası olduğu, temel olarak davalı ... San. A.Ş'nin yöneticisi durumunda bulunan diğer davalı gerçek kişilerin şirket mal varlığını azaltıcı işlemler yaparak yahut mal varlıklarını şirket adına kaydetmeksizin tasarruf ederek şirketten alacaklı olan üçüncü kişilerin alacaklarının tahsil kabiliyetini ortadan kaldırdığının ileri sürüldüğü, bu durum itibariyle davacı şirketin dolaylı zarar iddiasıyla tazminat isteyen üçüncü kişi alacaklı konumunda olduğu, temel olarak şirket yöneticilerinin şirketi zarara uğrattığını bunun da alacakların tahsil kabiliyetini ortadan kaldırdığını ispat külfetinin davacıda olduğu, tazminat alacağının alacaklısının da doğrudan Özgür San. A.Ş olması gerektiğinden bu şirketin hasım gösterilmesinin yanlış olduğu, ayrıca mer'i TTK'nın 560. maddesi gereğince sorumlulara karşı tazminat isteme hakkı davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halükarda fiilin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşamına uğrayacağı, somut olayda davalı müdürlerin şirket adına tescil edilmesi gereken bağımsız bölümleri kendi nam ve adlarına tescil ettirdikleri tarihin 2005 yılı olduğunu, davacı şirketin alacağının 2008 yılında doğduğu, eldeki davanın da 2018 yılında açıldığı, beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davalılar ... ve ... yönünden zamanaşımı sebebiyle davanın reddine, davalı ... San. İhr. İth. Taah. Tic. A.Ş. yönünden davalının taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu taşınmazların tescil tarihlerinin 2005 yılı olduğu, davacı şirketin alacağının 2008 yılında doğduğu gözetildiğinde, TTK'nın yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında 6103 sayılı Kanun'un 2./1-a madde fıkra cümlesi uyarınca "TTK'nın yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleşmiş hukuki fiiller, bağlayıcılıkları ve hukuki sonuçları itibariyle, bu tarihten sonra dahi gerçekleştikleri tarihte yürürlükte bulunan kanuna tabidir" hükmü ve aynı kanunun 6.1 fıkrası uyarınca" TTK'nın yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zaman aşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tabidir." hükmü gereği dava konusu olayda 6762 sayılı mülga TTK'nın uygulanması gerektiği, bu haliyle 6762 sayılı mülga TTK'nın 309. maddesinde"...mesul olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vuku tarihinden itibaren 5 yıl geçmekle müruruzamana uğrar" hükmü uyarınca dava tarihi itibariyle dava konusu edilen alacağın zaman aşımına uğramış olduğu, davanın yerel mahkemece zaman aşımı nedeniyle reddine dair kararı doğru olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, şirket alacaklılarınca şirket yöneticilerine karşı doğrudan zarar talebiyle açılan davanın haksız fiil temeli olmasına ve TBK’nın 72. maddesi uyarınca dava zamanaşımının 2-10 yıllık sürelere tabi olup dava tarihi itibariyle bu sürenin geçirilmiş olmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 09/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi