Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3496 Esas 2012/5936 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3496
Karar No: 2012/5936
Karar Tarihi: 11.10.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3496 Esas 2012/5936 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin ortağı olduğunu, genel kurul kararına dayalı aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibinin haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Ancak, davalının daireyi peşin bedelle satın aldığını savunması nedeniyle, davalının borçlu olup olmadığı ve borcun miktarı, ortaklık statüsü belirlendikten sonra tespit edilecektir. Görev hususunun parasal değere göre belirlenmesi mümkün değildir ve böyle bir düzenleme mevcut olmadığından, davaya bakmanın asıl görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevine girdiği kabul edilerek, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. Kanun maddeleri ise HUMK’nun 1/1, 8. ve son fıkrasında yer alan düzenlemelerdir. Ayrıca, 5236 sayılı Kanunun 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2012 yılı için duruşma için öngörülen parasal sınırın 17.220,00 TL olduğu belirtilmiştir.
23. Hukuk Dairesi         2012/3496 E.  ,  2012/5936 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nun 438/I. maddesinde Yargıtay"da duruşma için öngörülen parasal sınır, 5236 sayılı Kanunun 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2012 yılı için 17.220,00 TL’dir.
    Temyize konu 31.02.2012 tarihli kararda reddine karar verilen miktarın 4.435,01TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin ortağı olduğunu, genel kurul kararına dayalı aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibinin haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, dava dışı... ve kooperatifin eski yönetiminden daireyi peşin olarak satın aldığını, kooperatife bu nedenle borçlu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalının peşin ödemeli üye olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1) Dava, aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürülükte olan HUMK’nun 1/1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Anılan kanunun 8. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemesi"nde hangi dava ve işlerin görüleceği düzenlenmiş olup, son fıkrada ise bu ve diğer kanunların Sulh Mahkemesi veya hâkimlerini görevlendirdiği dava ve işlere de Sulh Hukuk Mahkemesi"nce bakılacağı öngörülmüştür. Buna göre, bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerekmektedir.
    Somut olayda ise, davalının daireyi peşin bedelle satın aldığını savunması, bilirkişi raporunda buna ilişkin genel kurul kararlarının varlığına değinilmesine göre davalının borçlu olup olmadığı ve borcun miktarı, ortaklık statüsü belirlenerek yani davalının normal statülü ortak mı, yoksa peşin ödemeli ortak mı olduğu kararından sonra tespit edilecektir. Hukuki durumun belirlenmesine yönelik bu dava, malvarlığı hukukuna ilişkin bir dava kapsamında görülemeyeceğinden görev hususunun parasal değere göre belirlenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Buna göre, davanın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, davaya bakmanın asıl görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi"nin görevine girdiğinin kabulü ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    2) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.