Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanları H.K. tarafından mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak çekişmeli 7 parsel sayılı taşınmazını davalı torununa temlik ettiğini ileri sürerek tapunun iptali ile mirasçılar adına tescili,tenkis olmadığı takdirde bedelin tahsili isteklerinde bulunmuşlardır.Dava esnasında taşınmazın el değiştirmesi üzerine HUMK’nun 186.md.uyarınca davacı davasını yeni malik H. N.K.’ya yöneltmiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine dair karar Dairece “… davada tereke adına tapu iptal ve tescil isteğinde bulunulduğu, davada dava dışı mirasçıların bulunduğu belirtilerek davaya katılmayan mirasçıların olurlarının alınması yada miras şirketine MK’nun 640. md. gereğince temsilci atanarak davanın sürdürülmesi gerektiği …” gerekçesiyle bozulmuştur. Bozmaya uyularak davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanamaması nedeniyle davalı H. N. K.ya yöneltilen davanın reddine, davacının davalı K.K. hakkında tazminat davası açma hakkının saklı tutulmasına karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteğinin değerden reddiyle gereği görüşülüp düşünüldü. - KARAR- Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan delilere, dosya kapsamına ve özellikle dinlenen tanık beyanlarına göre. davalı Kadir’in temlik tarihinde bu taşınmazı satın alabilecek ekonomik güce sahip olmadığı gibi taşınmazın muris tarafından onun ölümünden sonra da eşi E. tarafından ikametgâh olarak kullanıldığı diğer taraftan taşınmazın tapuda gösterilen satış bedeli ile gerçek bedeli arasındaki aşırı fark göz önüne alındığında devrin 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında belirtildiği gibi terekeden mal kaçırma amacı ile yapıldığı sabittir. Diğer davalı H.N. ile ilgili temyiz itirazına gelince; niza konusu taşınmaz dava açıldıktan bir gün sonra 27.1.2004 tarihinde davalı K. tarafından diğer davalı H. N.ye devredilmiş ve bu kişi HUMK’nun 186. md.ne göre davaya dahil edilmiş, davacı davasına tapu iptal tescil davası olarak devam edilmesini talep etmiştir.Mahkemece bu kişinin TMK’nun 1023 maddenin koruyuculuğunda olduğu benimsenerek hakkındaki davanın reddine karar verilmişse de bu kabul hükmünün dosya kapsamına uygun düştüğü söylenemez.Davalı K..hakkında dava açıldıktan bir gün sonra taşınmazın adı geçen davalıya devri hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi, bu kişinin taşınmazı görmeden satın almış olması ve halende içersinde murisin eşi E.’nin oturmaya devam etmesi, satış bedeli ile gerçek bedel arasında aşırı fark olması ve davalı K.ile yakınlığının bulunduğu göz önüne alındığında, davalı H. N.’nin muvazaalı işlemi bilebilecek durumda olduğu, bunun sonucu olarak ta TMK’nun 1023. md. koruyuculuğundan yaralanamayacağı kabul edilmeliHal böyle olunca, her iki davalı hakkındaki davanın kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. md. gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,25.9.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.