Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2011/3828 Esas 2011/3489 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3828
Karar No: 2011/3489
Karar Tarihi: 31.03.2011

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2011/3828 Esas 2011/3489 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2011/3828 E.  ,  2011/3489 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve diğeri aleyhine 12/10/2009 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; Davalılardan ... aleyhine açılan davanın vazgeçme sebebiyle reddine, diğer davalı ... aleyhine açılan davanın husumetten reddine dair verilen 25/11/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, trafik kazası nedeniyle yaralanmadan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davalılardan ... hakkındaki istem vazgeçme nedeniyle; diğer davalı ... hakkındaki istem pasif husumet ehliyeti yöneltilemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiş; karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
    Zarara yol açan araç trafikte davalılardan ... adına kayıtlıdır. Davacı, bu kayda dayanarak davasını işleten sıfatıyla ona yöneltmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası’nın 3. ve 19. maddelerine göre trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin üçüncü kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasal düzenleme de yoktur. İşletenlik trafik kaydı adına olan kişiden mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süre ile kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişiye geçmiş olur. Bu bakımdan işletenliğin kayda rağmen başkasına geçmiş bulunduğu her zaman kanıtlanabilir. Fakat bu konuda getirilecek kanıtların üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını ortadan kaldıracak bir sonuç yaratmaması gerekir.
    Öte yandan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 299. maddesindeki düzenlemeler birbiriyle hiç bağlantısı bulunmayan, birbirine karşı tam anlamıyla üçüncü kişi durumunda bulunan kişiler hakkında uygulama alanı bulamaz. Çünkü haksız eylemden zarar gören kişi, üzerinde işletenlik niteliği bulunmayan kişinin yasal ardılı değildir. Ancak özellikle trafik olaylarına karışan araçların oluşturdukları zararların ödetilmesini olanaksızlaştırmak için olaydan sonra danışıklı (muvazaalı) olarak eski tarihle düzenlenen sözleşmelerden bu sözleşmelerde üçüncü kişi durumunda bulunan zarar görenlerin zarara uğramasını önlemek amacıyla bu gibi belgelerin onlara karşı sonuç doğurabilmesi için sözü edilen maddede öngörülen koşulların kıyasen aranması hakkaniyete uygun düşmektedir. Nitekim Yargıtay’ın uzun yıllardan beri uygulaması bu doğrultudadır.
    Davaya konu olayda davalı ... başka bir kişinin aracını kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğini ve araç üzerinde fiili tasarrufta bulunduğunu geçerli kanıtlarla kanıtlamış değildir. Bu yönün dosyaya sunulan 10.08.2008 günlü oto satış sözleşmesi ile doğrulanması yukarıda anılan ilke karşısında davacının hukukunu etkilemez. O halde davacının yaralanmasına yol açan aracın kayıt maliki olan davalı ...’ın tazminattan sorumlu tutulması gerekir.
    Yerel mahkemece açıklanan yön gözetilmeden davalı ...’a yönelik davanın husumet yönünden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 31/03/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.