13. Ceza Dairesi 2015/11488 E. , 2016/16118 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Beraat
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
1-Olay günü, katılan Kuruma ait beş adet direk arasından 200 metre havai iletişim kablosunun çalındığı, 17.11.2011 tarihli olay ve teslim tesellüm tutanağı içeriğine göre; sanıklar ile suça sürüklenen çocuğunun ikamet ettikleri mahallede devriye gezen polis ekiplerinin olaydan bir gün sonra yoğun şekilde dumanların yükseldiğini görmeleri üzerine çevreyi kontrol ettiklerinde yüklü miktarda telefon kablosunun yakıldığını gördükleri, mahalle sakinlerinin olay yerinde toplu halde bulunmaları ve ekip yetersizliğinden dolayı olaya müdahale edilmediği, İlçe Jandarma Komutanlığı ile yapılan görüşmeler sonucunda Jandarmanın sorumluluk alanında telefon kablosu hırsızlığı olduğunun öğrenildiği, tekrardan olay yerine gelindiğinde açık alanda 20 metre uzunluğunda telefon kablosunun kesilerek yere atılmış vaziyette olduğunun, suça sürüklenen çocuk ..."ın da atılı vaziyette bulunan kabloların yanında olduğunun, bir kablonun da elinde olduğunun, suça sürüklenen çocuğun elindeki telefon kablosunu yere atarak olay yerinden ayrıldığının belirtildiği, 19.11.2011 tarihli fezleke içeriğinde; suça sürüklenen çocuğun kablo yakarken görüldüğünün yazılı olduğu, 17.11.2011 tarihli tutanak içeriğine göre de; suça sürüklenen çocuktan alınan kabloların 150 metresinin yakılmış olduğu, 50 metresinin ise yanmamış olduğu, katılan Kurumda işletme şefi olarak çalışan ..."e gösterildiğinde bu kabloların olay günü çalınan katılan Kuruma ait kablolar olduğunu teşhis ettiğinin belirtildiğinin anlaşılması karşısında; özellikle 17.11.2011 tarihli olay ve teslim tesellüm tutanağı içeriği ile teşhis tutanağında imzası bulunan kolluk kuvvetlerinin tanık olarak dinlenmeleri ile delillerin Yargıtay denetimine olanak sağlayacak şekilde sebep sonuç ilişkisi kurularak açıklanmasından sonra tüm deliller çerçevesinde sanıkların ve suça sürüklenen çocuğun hukuksal durumlarının değerlendirilmesi gerekirken, sanıkların ve suça sürüklenen çocuğun hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında vermiş oldukları yetersiz ve içerik itibariyle de şekilsel savunmalarına itibar edilerek eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Kabule göre de;
a-Anayasanın 141 ve 5271 sayılı CMK"nın 34, 230 ve 289 maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının denetimine imkan verecek şekilde açık ve gerekçeli olması, gerekçe bölümünde mevcut delillerin tartışılması, değerlendirilmesi, reddedilen veya kanıtlama yönünden üstün tutulan delillerin neler olduğu ve nedenlerinin gösterilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması, bir başka deyişle eldeki delillerle neden bu sonuca varıldığının anlatılması gerektiği, tüm bunların ışığında ulaşılan kanaat, eylemin yasal unsurları ve nitelendirmesi, uygulanacak kanun maddesi ve CMK’nın 230. maddesinde belirtilen diğer unsurların bulunması gerektiği gözetilmeden gerekçesiz hüküm kurulması,
b-Suç tarihinde 12-15 arası yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk ... hakkında 5237 sayılı TCK"nın 31/2. maddesi uyarınca işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişip gelişmediği hususunda soruşturma aşamasında da uzman hekim raporu alınmadığı gözetildiğinde, anılan rapor alınmadan karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan Kurum vekilinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 06.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.