17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/7287 Karar No: 2016/2937 Karar Tarihi: 08.03.2016
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/7287 Esas 2016/2937 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2014/7287 E. , 2016/2937 K. "İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacılar vekili; müvekkillerinin desteği ......... sürücüsü olduğu ve davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortalı araçla, 17.09.2009 tarihinde tam kusurlu olarak yaptığı tek taraflı kazada hayatını kaybettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilleri için 10.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsilini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili; davanın zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle reddini savunmuştur. Mahkemece; suç niteliğinde olmayan davada ceza zamanaşımının değil haksız fiillere ilişkin iki yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı, kaza tarihi ile dava tarihi arasında zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK."nun 109/2. maddesinde, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı KTK"nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya ...........) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK."nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK."nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 K ve HGK"nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198 Esas ve 2015/1495 Karar sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir). Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kazanın 16.09.2009 tarihinde gerçekleştiği, kaza sonucunda davacıların desteği Yaşar"ın vefat ettiği, 7 kişinin de yaralandığı anlaşılmaktadır. Buna göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK."da öngörülen ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresi dolmadığı halde zamanaşımı nedeniyle davanın reddi isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.