Esas No: 2017/1338
Karar No: 2021/838
Karar Tarihi: 24.06.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1338 Esas 2021/838 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacı ile davalılar ... ve ... Sanayi Ticaret ve Turizm Limited Şirketi vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; 12.08.2006 tarihinde davalı ...’nun sevk ve idaresindeki kamyonun müvekkiline çarpması sonucunda müvekkilinin yaralandığını, araç sürücüsünün kazada tam kusurlu olduğunu ileri sürerek davalılardan sigorta şirketinin poliçede yazılı limitlerle sınırlı sorumlu olması kaydıyla 30.000TL maddi ve 70.000TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5.1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin sigorta poliçesi kapsamında olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
5.2. Davalılar ... ve ... Sanayi Ticaret ve Turizm Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davaya konu trafik kazasında kusurun davacıda olduğunu, kusurun tespiti için açılan ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, kaza sonrası müvekkillerinin davacıya yardımcı olduklarını, uzlaşma teklifinde bulunduklarını ancak davacının kötüniyetli olarak fahiş bedeller istediğini, davacının kaza sonrası hayatında herhangi bir değişiklik olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.09.2011 tarihli ve 2007/217 E., 2011/316 K. sayılı kararı ile; davalılardan ..."nun yönetimindeki diğer davalı ... Sanayi Ticaret ve Turizm Limited Şirketi’ne ait ve davalı ... tarafından sigortalanan kamyon
ile davacıya çarpması neticesinde maluliyetine sebebiyet verdiği, davacının bu yaralanma nedeniyle oluşan zararının 91.636,21TL olduğu ancak dava açarken 30.000TL maddi tazminat isteminde bulunduğu, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmadığından ıslah yoluyla veya ek dava yoluyla fazlaya ilişkin maddi tazminat miktarını istemesinin mümkün olmadığı, buna göre de davacının maddi zararına ilişkin 30.000TL isteyebileceği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kazanın oluş biçimi, davacıdaki yaralanmanın derecesi ve kusur durumu dikkate alındığında da 10.000TL manevi tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olacağı, davalı ... şirketinin sadece maddi tazminattan sorumlu tutulduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılardan ... ile ... Ticaret ve Turizm Limited Şirketi vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 13.05.2013 tarihli ve 2012/10024 E., 2013/8606 K. sayılı kararı ile; davalılar ... ile ... Sanayi Ticaret ve Turizm Limited Şirketi vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile, “2-… Islah müessesesi, 6100 sayılı HMK"nın 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın taraflarından her biri, tahkikatın sona ermesine kadar, yapmış olduğu usulü işlemlerini bir kereliğine, kısmen veya tamamen ıslah edebilir.
Davacı, yargılamanın devamı sırasında düzenlenen bilirkişi raporunda zararın daha fazla olduğunun belirlenmesi üzerine 28/07/2010 günlü ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki talep sonucunu artırarak bilirkişi raporunda belirlenen miktara yükseltmiştir. Davacının ıslah dilekçesiyle ileri sürdüğü istem, yeni bir dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesindeki istek sonucunun arttırılması biçimindedir.
Şu durumda, davacının usulüne uygun ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini artırdığına göre mahkemece ıslah edilen miktarın reddedilmiş olması doğru olmayıp kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile karar oy çokluğuyla bozulmuştur.
9. Davalılar ... ile ... Sanayi Ticaret ve Turizm Limited Şirketi vekilinin karar düzeltme isteminin oy çokluğuyla reddine karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
10. Bozma sonrası dosyanın tevzi edildiği Ortaca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.12.2014 tarihli ve 2014/217 E., 2014/532 K. sayılı kararı ile; davacının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun/ HUMK) yürürlükte olduğu dönemde açtığı maddi ve manevi tazminat istemli davasında fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmadığı, mahkemenin kararını verdiği tarih itibari ile de 1086 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı HMK/ HMK) 448. maddesinde ""bu kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır"" şeklinde düzenlenme bulunduğu, bu hükme göre yeni kanun hükümlerinin kanunda aksine düzenleme getirmediği takdirde tamamlanmış usul işlemlerine bir etkisi olmayacağının, önceki kanuna göre yapılmış ve tamamlanmış olan işlemlerin geçerliliğini muhafaza edeceğinin öngörüldüğü, 1086 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde davacının bu konuda bir beyanda bulunmaksızın açtığı davasının “tam dava” olduğu, fazlaya ilişkin hakların saklı tutmadığından geriye kalan haktan zımnen feragat etmiş sayıldığı, kararın verildiği tarih itibari ile de bitmiş bir usulü işlem olduğu gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu döneminde “fazlaya ilişkin haklar” saklı tutulmaksızın açılan ve davacı tarafından 28.07.2010 tarihinde ıslah dilekçesi sunulan eldeki davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ıslaha ilişkin hükümlerinin uygulanmasının ve buna göre davacının maddi tazminat miktarını arttırmak suretiyle ıslah etmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
13. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; usulüne uygun bir direnme kararı bulunup bulunmadığı ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
14. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümler, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
15. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddesinin 3. fıkrasında ise “Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur”. düzenlemesine yer verilmiştir.
16. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilâflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
17. Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
18. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
19. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3. maddesi ile bu yönde düzenleme içeren HMK hükümleri, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
20. Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukukî ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesi ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında tereddüde yol açacak çelişkiler bulunmaması ile mümkündür.
21. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun somut olay bakımından uygulanmasına devam olunan 429. maddesine göre, bozma kararı üzerine kendiliğinden tarafları duruşmaya davet eden mahkeme, tarafları dinledikten sonra bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.
22. Mahkeme bozma kararına uyduktan sonra bu karardan dönemeyeceği gibi direnme kararı verdikten sonra da ilk karardan farklı bir karar vermesi mümkün değildir. Gerekçe genişletilebilir ise de, verilen hükmün ilk karardan farklı olmaması gerekir.
23. Mahkemece düzenlenecek kısa ve gerekçeli kararlara ilişkin hüküm fıkralarında, bozma kararına hangi açılardan uyulup hangi açılardan uyulmadığının hüküm fıkrasını oluşturacak kalemler yönünden tek tek ve anlaşılır biçimde kaleme alınması, varsa hükmedilen miktarların doğru ve çelişki oluşturmayacak biçimde ortaya konulması; kararın gerekçe bölümünde de bunların nedenlerinin ne olduğu ve bozmanın niçin yerinde bulunmadığı ve dolayısıyla mahkemenin bozulan önceki kararının hangi yönleriyle hukuka uygun olduğunun açıklanması, kararın yargısal denetimi açısından aranan ön koşullardır.
24. Nihayet direnme kararları, yapıları gereği, kanunun hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay Dairesinin denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir mahkeme kararı aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde içermelidir.
25. Nitekim, aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.10.2009 tarihli ve 2009/9-397 E., 2009/453 K.; 07.05.2014 tarihli ve 2013/4-1121 E., 2014/626 K., 23.05.2018 tarihli ve 2015/22-2213 E., 2018/1129 K. ile 16.12.2020 tarihli ve 2020/23-112 E., 2020/1046 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
26. Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince,
Mahkemece ilk kararda;
“2- Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2376,00-TL nispi karar ilam harcının davalı ... 1782,00- TL sinden sorumlu olmak koşuluyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden AAÜT ne göre hesaplanan 3520,00-TL nispi vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden AAÜT ne göre hesaplanan 1.200,00-TL nispi vekâlet ücretinin davalılar ... ve ... Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4- Reddedilen maddi tazminat miktarı ( 61.636,21-TL ) üzerinden AAÜT ne göre hesaplanan 6800,90-TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5- Reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden AAÜT"nin 10/3. maddesi uyarınca belirlenen 1.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar ... ve ... San. Tic. ve Tur. Ltd. Şirketine verilmesine..” karar verildiği,
Direnme kararında ise;
“…2- Kabul edilen miktar üzerinden alınması gerekli 2.732,40 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
3- Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ...Ü.T.uyarınca maddi tazminat yönünden 3.600,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ...Ü.T.uyarınca manevi tazminat yönünden takdir olunan 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ...Ü.T.uyarınca maddi tazminat yönünden 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6- Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ...Ü.T.uyarınca manevi tazminat yönünden 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine…” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
27. Bu şekilde ilk karardan farklı olarak Hür Sigorta Anonim Şirketinin davacı lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin harçtan ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulduğu ve yine ilk kararda reddedilen maddi tazminat miktarına yönelik davalılar lehine nisbi vekâlet ücretine hükmedilmesine rağmen direnme kararında maktu vekâlet ücretine hükmedildiği görülmüştür.
28. Bu durumda ortada usulüne uygun bir direnme kararının bulunduğundan söz etmek mümkün değildir. Mahkemece yapılması gereken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 294 ve 297. maddelerine uygun şekilde ilk karardaki gibi bir hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmaktır.
29. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca usulüne uygun direnme kararından bahsetme imkânı olmadığı ve ön sorunun bulunduğu kabul edilmiştir.
30. O hâlde usule uygun olmayan direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının usulden BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Bozma nedenine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.