Esas No: 2020/7479
Karar No: 2022/3702
Karar Tarihi: 10.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7479 Esas 2022/3702 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7479 E. , 2022/3702 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04.07.2019 tarih ve 2019/90 E- 2019/708 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.06.2020 tarih ve 2019/2544 E- 2020/675 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 29/05/2002 tarihli distrübütörlük sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme gereğince davacıya ait ürünlerin Türkiye'deki tek ruhsat sahibinin davalı olduğunu, müvekkili şirketin ... 11. Noterliği'nin 31/10/2018 tarih ve 23434 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile Eyestil ürünleri bakımından sözleşmeyi fesih ettiğini, feshin davalıya 01/11/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, İtalya'dan da fesih ihtarı gönderdiklerini, kısmi feshin İtalya hukukuna göre geçerli olduğunu, sözleşme gereğince İtalyan hukukunun uygulanacağını, tespit kararını Sağlık Bakanlığı'na vereceklerini ileri sürerek TTK 18/3 md gereğince davacının Eyestil ürünleri bakımından sözleşmeyi fesih ettiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında 29/05/2002 tarihli distrübütörlük sözleşmesi olduğunu, davacının tespit istemekte hukuki yararı bulunmadığını, eda davası açabilecekken tespit isteyemeyeceğini, sözleşmenin 24. maddesi gereğince tahkimin kabul edildiğini, tahkim yerinin Katolonya- İtalya olduğunu bu nedenle tahkim ilk itirazında bulunduklarını, davacının bu sözleşme gereğince kısmi fesih yapamayacağını, TTK'da kısmi feshe ilişkin hüküm bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 29/05/2002 tarihli distrübütörlük sözleşmesinin Eyestil ürünleri yönünden fesih edildiğinin tespitini istediği, taraflar arasındaki 29/05/2002 tarihli distrübütörlük sözleşmesine göre davacının hakkına kavuşmak için tam eda davası açması gerektiği, HMK 106/3 maddesi gereğince, fesih ihtarının İtalya'dan ve Türkiye'den davalıya gönderildiği maddi vakıasının tespiti ise tek başına tespit davasının konusunu oluşturmayacağı, davacının tespit istemi HMK 107 mad gereğince kısmi eda davasınında konusu olmadığı, dolayısıyla 6100 sayılı HMK 114/1-h maddesi gereğince de davacının tespit istemekte hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın HMK 114/1-h maddesi gereğince hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulen reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının sözleşmenin davacı tarafça feshedildiğini tespit ettirmekte hukuki yararının bulunmadığı, fesih bildirimi tek taraflı bir irade beyanı olup muhataba ulaşması ile sonuç doğurduğu, feshin haklı olup olmadığı ileride açılacak olan eda davalarında değerlendirileceği, davacının amacının üreticisi olduğu ve sözleşme ile Türkiye'de ruhsat sahibi olarak yasal mevzuat gereğince davalı adına ruhsatlandırılan ürünün ruhsat sahibi değişikliği için Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği uyarınca gerekli olan ve davalı ruhsat sahibince rizai olarak (sözleşme ile) verilmeyen ruhsat sahibi değişikliği için gerekli mahkeme kararının temini olduğu, söz konusu yönetmelik gereğince gerekli olan mahkeme kararı eda davasının konusu olabileceğinden tespit kararı ile eda davası sonucuna ulaşılamayacağı, bu nedenlerle davacının tespit davası açmakta bir hukuki yararı bulunmadığından davacının istinaf isteminin yerinde görülmediği, davalının istinaf istemi yönünden ise; HMK'nın 329. maddesinin uygulanması için davanın kötü niyetle açılmış olması veya hiçbir hakkı olmadığı halde dava açılmış olması gerektiği, tespit davası açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedildiği, bu nedenle davacının davayı kötü niyetle açtığından bahsedilemeyeceğinden davalının istinaf istemlerinde yerinde görülmediği, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, Sözleşmenin kısmi fesih edildiğinin tespiti istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince davacının hakkına kavuşması için eda davası açması gerektiği bu nedenle tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, taraf vekillerinin istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HMK'nun 114/1-ı maddesinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) olmaması dava şartları arasında düzenlenmiştir. Derdestlik; dava açılmasının usul hukuku bakımından ortaya çıkardığı sonuçlardan biridir. Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılması mümkün değildir. Çünkü; aynı konuda iki dava açılmasında davacının korunmaya layık bir menfaati yoktur. Daha önce HUMK m.187/4'de bir ilk itiraz olarak nitelenen bu husus HMK m. 114/1-ı hükmü ile dava şartı haline getirilmiştir.
Aynı Yasa'nın 115. maddesi uyarınca, taraflar dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği gibi, mahkemece de davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilerek, dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, davalı vekilince istinaf dilekçesinde, davacı tarafından 31/01/2019 tarihinde konusu ve hukuki sebebi aynı olmak üzere İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2019/61 Esas sayılı dava açtığı şeklinde beyanda bulunmuştur.
Uyap üzerinden yapılan inceleme üzerine, tarafları, konusu ve hukuki sebebi aynı olan İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesine 31/01/2019 tarihinde dava açıldığı, aynı mahkemenin 04/02/2019 tarih 2019/ 61 Esas 2019/83 Karar sayılı ilamıyla davacının tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği, taraf vekillerinin istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce 30/12/2019 tarih 2019/2387 Esas-2019/1686 Karar sayılı ilamıyla taraf vekillerinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar verildiği, sonrasında tarafların temyizi üzerine Dairemizin 09/02/2021 tarih 2020/1590 Esas-2021/1006 Karar sayılı ilamıyla kararın onandığı görülmüştür.
Bu durumda, tarafları, konusu ve hukuki sebebi aynı olmak üzere davacı tarafından 31/01/2019 tarihinde İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2019/61 Esas sayılı davayı açmış olması nedeniyle mahkemece sonradan 19/02/2019 tarihinde açılan davanın HMK.'nun 114/1-ı ve 115. maddeleri uyarınca derdestlik ve kesinleşen karar nedeniyle re'sen gözönüne alınacak kesin hüküm oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re'sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davalı ve katılma yoluyla davacıya iadesine, 10/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.