1. Hukuk Dairesi Esas No: 2008/7572 Karar No: 2008/9551 Karar Tarihi: 22.9.2008
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/7572 Esas 2008/9551 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, ortak miras bırakanları H.e'nin 8 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 paylı 2 nolu meskeni mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini ileri sürerek temliki tasarrufun iptali olmadığı takdirde miras payına tecavüz oranında tenkis isteğinde bulunmuştur. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir ancak davacının temyiz itirazları kabul edilmiştir. Tapu kaydının iptali işleminin tescil istemini kapsamayacağı gözetilerek davacıya tescil davası açması için önel verilmesine karar verilmiş ve yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda hükme yeterli bir araştırma yapılmak üzere karar bozulmuştur. Kararda, Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinin muvazaalı temlik durumlarında uygulanacak hükümlere yer verilmiştir.
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, ortak miras bırakanları H.e"nin 8 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 paylı 2 nolu meskeni mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini ileri sürerek temliki tasarrufun iptali olmadığı takdirde miras payına tecavüz oranında tenkis isteğinde bulunmuştur. Davlı; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı iddiası sabit görülmeyerek davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir. Dosya içeriğinden toplanan delillerden dava konusu 8 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 paylı 2 nolu meskenin H. T. tarafından 24.8.1998 tarihli akittle Ö. Ö."e satış suretiyle temlik edildiği, davacınında anılan taşınmazın temlikinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmişse de, hükme yeterli bir araştırmanın yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Hal böyle olunca; öncelikle tapu kaydının iptali işleminin tescil istemini kapsamayacağı gözetilerek davacıya tescil davası açması için önel verilmesi, açıldığı takdirde davanın eldeki dava ile birleştirilmesi, taraf delillerinin toplanarak yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda hükme yeterli bir araştırma yapılması ondan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.9.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.